Translation of "Amizade" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Amizade" in a sentence and their turkish translations:

Acredito na amizade.

Ben dostluğa inanıyorum.

À nossa amizade!

Dostluğumuza!

Fizemos amizade com Jane.

Biz Jane ile arkadaşlık kurduk.

Sua amizade é importante.

Senin arkadaşlığın önemli.

Sua amizade vale tudo.

Senin dostluğun her şeye değer.

Amizade verdadeira não existe.

Gerçek arkadaşlık yoktur.

- Tom fez amizade com todo mundo.
- Tom fez amizade com todos.

Tom herkesle arkadaş oldu.

- Sua amizade representa muito para mim.
- Sua amizade significa muito para mim.

Senin dostluğunun benim için büyük değeri var.

A nossa amizade não durou.

Arkadaşlığımız devam etmedi.

Que nossa amizade seja eterna.

Dostluğumuz ebedî olsun.

A amizade exige confiança mútua.

Dostluk karşılıklı güven gerektirir.

Eu fiz amizade com Tom.

Tom'la arkadaş oldum.

Ele fez amizade com Tom.

Tom'la arkadaş oldu.

O Esperanto conduz à amizade.

Esperanto dostluğa yol açar.

Amizade legítima vale mais que dinheiro.

Gerçek arkadaşlık paradan daha değerlidir.

Ela recusou minha solicitação de amizade.

O, arkadaşlık isteğimi reddetti.

Ele recusou minha solicitação de amizade.

Arkadaşlık isteğimi reddetti.

Tom tentou fazer amizade com Maria.

Tom, Mary'yle arkadaş olmaya çalıştı.

A gente fez amizade com Tom.

Biz Tom'la arkadaş olduk.

Sua amizade significa muito para mim.

Arkadaşlığın benim için çok şey anlamına geliyor.

Tom desfez sua amizade com Maria.

Tom, Maria ile arkadaşlığını bitirdi.

Não deixe isso arruinar sua amizade.

Bunun arkadaşlığını bozmasına izin verme.

- A sua amizade rapidamente se transformou em amor.
- A amizade deles rapidamente se transformou em amor.

Onların arkadaşlığı çabucak aşka dönüştü.

Sua amizade é muito importante para mim.

Senin dostluğun benim için çok önemli.

Nada é mais importante que a amizade.

Hiçbir şey arkadaşlıktan daha önemli değil.

Ela me enviou uma solicitação de amizade.

O bana bir arkadaşlık isteği gönderdi.

A amizade é uma questão de confiança.

Dostluk bir güven meselesidir.

Esta história é sobre amor e amizade.

Bu, aşk ve arkadaşlık hakkında bir hikâyedir.

Um sorriso envia um sinal de amizade.

Bir gülümseme dostluk işareti gönderir.

A suspeita é o veneno da amizade.

Şüphe, dostluğun zehiridir.

Valorizo sua amizade mais que qualquer coisa.

Senin dostluğuna herhangi bir şeyden daha çok değer veriyorum.

Eu fiz amizade com um aluno estrangeiro.

Yurt dışından bir öğrenci ile arkadaş oldum.

Nossa amizade é muito importante para mim.

Arkadaşlığımız benim için çok önemli.

A amizade é o sal da vida.

Dostluk yaşam tuzudur.

Não deixe que isso estrague sua amizade.

Bunun arkadaşlığını bozmasına izin verme.

Ela fez amizade com ele em Boston.

O, Boston'da onunla birlikte arkadaşlar edindi.

Entre homens e mulheres não há nenhuma possibilidade de amizade. Há paixão, inimizade, adoração, amor, mas não amizade.

Erkekler ve kadınlar arasında arkadaşlık olamaz. Tutku, düşmanlık, aşk, aşırı sevgi olabilir ama dostluk asla.

Se eu dissesse amizade com pessoas muito grandes

Arkadaşlık dediysem çok büyük insanlarla

Não há nada tão importante quanto a amizade.

Dostluk kadar önemli bir şey yoktur.

O que é melhor do que a amizade?

Dostluktan daha iyi olan nedir?

Fiz amizade com ele enquanto estava em Taiuã.

Tayvan'dayken onunla arkadaş oldum.

Espero que isso não afete a nossa amizade.

Bunun dostluğumuzu etkilemeyeceğini umuyorum.

Você pensa realmente que pode comprar minha amizade?

Gerçekten dostluğumu satın alabileceğini düşünüyor musun?

Nossa amizade é maior do que nossas brigas.

Dostluğumuz kavgalarımızdan büyük.

Eu prezo por nossa amizade mais do que tudo.

Dostluğumuza herhangi bir şeyden daha fazla değer veriyorum.

Eu invejo a amizade que Tom tem com Maria.

Tom ve Mary'nin sahip olduğu dostluğu kıskanıyorum.

Fazer amizade com gente de outros países é interessante.

Diğer ülkelerden insanlarla arkadaşlık yapmak ilginçtir.

Tom só queria amizade. Mas Mary queria muito mais.

Tom sadece arkadaş olmak istedi. Ancak, Mary çok daha fazlasını istedi.

- Estados Unidos tinha um tratado de amizade com o México.
- Os Estados Unidos tinham um tratado de amizade com o México.

Amerika Birleşik Devletleri'nin Meksika ile bir dostluk antlaşması vardı.

A amizade é uma planta que precisa ser regada frequentemente.

Dostluk sık sık sulanması gereken bir bitkidir.

Obrigado por aceitar a minha solicitação de amizade no Facebook.

Facebookdaki arkadaşlık isteğini kabul ettiğin için teşekkür ederim.

As crianças sempre encontram um motivo para travar uma amizade.

Çocuklar her zaman arkadaş olmak için bir neden bulur.

Nada, exceto a virtude, é mais vantajoso que a amizade.

Erdem haricinde hiçbir şey arkadaşlıktan daha mükemmel değildir.

- Nós éramos amigos de Tom.
- Nós tínhamos amizade com Tom.

Biz Tom'la arkadaştık.

A pior solidão é não contar com uma sincera amizade.

En kötü yalnızlık, samimi bir dosttan mahrum olmaktır.

Acho que isso é o começo de uma grande amizade.

Ben bunun güzel bir arkadaşlığın başlangıcı olduğunu düşünüyorum.

A profundeza da amizade não depende do tempo do conhecimento.

Arkadaşlığın derinliği tanışıklığın uzunluğuna bağlı değildir.

Sempre tive um pouco de ciúme da sua amizade com Tom.

Tom'la arkadaşlığını her zaman biraz kıskanıyorum.

A maioria das pessoas de hoje em dia não entende amizade.

Bu günlerde çoğu insan dostluğu anlamıyor.

Eu ouvi que leva algum tempo para fazer amizade com os ingleses.

Duydum ki İngiliz insanlarla arkadaşlık kurmak zaman alıyor.

Mas quem faz que tipo de amizade com quem não interessa a ninguém

ama kimin kimle nasıl bir dostluk yaptığı da kimseyi ilgilendirmez

Antes de o Tom e a Mary perceberem o que estava acontecendo, a amizade deles virou amor.

Tom ve Mary ne olduğunu fark etmeden önce onların arkadaşlığı aşka dönüştü.

Mesmo seus defeitos não diminuem o meu respeito por você. E na amizade é isso que conta.

Senin hataların bile sana olan saygımı azaltmaz ve arkadaşlıkta önemli olan budur.