Examples of using "Tyle" in a sentence and their turkish translations:
Ben onu çok biliyorum.
Tüm bu patırtı ne hakkında?
Sadece vermek.
Tehlikeli bölge geride kaldı.
Bugünlük bu kadar.
Yapabileceğim en az şey bu.
Yeterli.
O kadar uzun bekleyebilir misin?
İstediğin kadar ye.
Ben o kadar çalışmam.
Devam eden çok sayıda ilginç şey var.
Fakat yapabileceğiniz en iyi şey bu.
Zira insan pek çok şeyi yitiriyor.
- Lütfen çok fazla gürültü yapma.
- Lütfen bu kadar fazla ses yapma!
Bu kadar zamanı boşa harcamak istemedim.
Onun o kadar çok içtiğini bilmiyordum.
Burada bu kadar çok insan olacağına dair hiçbir fikrim yoktu.
pek çok çalışma aynı şeyi gösteriyor.
Ağzına olabildiğince çok şey tıkıştırmalı.
Neden bunca zahmete girelim?
- Başına bir sürü bela açtığım için üzgünüm.
- Sana bu kadar sıkıntı verdiğim için özür dilerim.
Ona ihtiyacı olduğu kadar çok ödünç para ver.
O, benim kazandığımdan üç katı daha fazla para kazanır.
Tom bu kadar çok yememeliydi.
Televizyon izlemeye çok fazla zaman harcama.
O bütün parasıyla bile mutsuz.
Yaygaranın ne hakkında olduğunu anlamıyorum.
Çok uzun sürdüğü için üzgünüm.
Tom, bu kadar çok para harcamamalıydı.
Tom'un o kadar çok yiyecek almasına gerek yoktu.
Ama yavruları koruyan bunca anne varken...
Yiyecek çok... ...zaman az.
O kadar çok yersen, şişmanlarsın.
- O, lüks bir hayat yaşamaya yetecek kadar para kazanır.
- O, lüks bir hayat yaşamak için yeterli para kazanır.
Tom sadece benim kadar yaşlı.
İstediğim kadar geç saatlere kadar yatmayabilirim.
Çok sayıda aptalca sorular sormayı durdurmanı öneriyorum.
Yeterli mi?
O, maaşımın iki katını kazanır.
Çok yalan söylememesi gerektiğini kendine söylemeye devam etti.
çünkü bugün konuştuğumuz mobil ödeme,
sonra istediğim kadar sıvı çıkartabilirim.
Kraliçe bizi davet etmek için yeterince nazikti.
Onun babası olacak kadar yaşlı.
Tom'un o kadar çok şeker yemesine izin vermemeliydim.
5 dakikalık bir aerobik çalışması, 10 dakikalık bir dans
Bütün bildiğim onun Çin'den geldiğidir.
Tom daha gençken çok televizyon izlemedi.
Kim böyle bir şeyi yapacak kadar aptal olurdu?
Bu ürün için bu kadar ücret almamız doğru mu?
Sarp kayalıklar biraz güvenlik sağlıyor. Ama bu kız geride kalıyor.
Doğadan o kadar çok şey almıştım ki artık geri verebiliyordum.
O, yaklaşık benimle aynı yaştadır.
Yapman gereken tek şey sormaktı ve istediğin kadar çok parayı sana ödünç verirdim.
Bu kutu taşınacak kadar hafif.
- Partime o kadar çok kişinin geleceğini asla düşünmedim.
- Partime pek çok sayıda insan geleceğini asla hayal etmedim.
O kadar çok işim var ki, bir saat daha kalacağım.
Her bir yarasa her gece vücut ağırlığı kadar kan içebilir.
Tom'u bunu yapmasını isteyecek kadar iyi tanıyor musun?
Her şeyi açıklamak istiyorum, ancak yeterli zamanımız olduğunu sanmıyorum.
Tom'un bunca yıldır Mary'ye nasıl katlandığını merak ediyorum.
Tom bir motosiklet almak için yeterli parası olmadığını söyledi.
- Böylesine büyük miktarda parayı nasıl aldın?
- Böyle büyük meblağda bir parayı nasıl aldın?
Tasarruflarım o kadar küçük ki onlar çok fazla dayanmayacak.
Hayır, bu asla olmazdı. Hayır. Asla o kadar param olmazdı, çoktan harcamış olurdum.
Olabildiğince fazla sayıda zehirli yaratık yakalamaya çalışacağız.
Sabahları kalkmak için sabırsızlanıyorsun. Her küçük işareti,
Hava çok iyi, kuruması için çamaşırlarımı dışarıya asmayı düşünüyorum.
Bu araba onun alması için yeterince ucuz.
Öpüşen iki bayan şarkıcının bir videosunun neden bu kadar ilgi çektiğini anlamıyorum.
O benim kazandığımdan üç kat daha fazla kazanır.
Tom yaptıkları hakkında konuşacak kadar aptal değildi.
O panzehrin yerine yenisini koymalıyız. Bu yüzden olabildiğince fazla sayıda zehirli yaratık yakalamaya çalışacağız.
O panzehrin yerine yenisini koymalıyız. Bu yüzden olabildiğince fazla sayıda zehirli yaratık yakalamaya çalışacağız.
Trene binmeden önce bir gazete almak için istasyona yeterince erken varacağımdan emin olmak istiyorum.
Anlaşılması yeterince basit bir evren onu anlayabilecek bir aklı üretemeyecek kadar çok basittir.
- Oraya gidecek ve içindeki her şeyi okuyacak zamanım olmasını dilemeden bir kütüphaneyi asla fark etmem.
- Bir kütüphane görünce, gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmayı dilemediğim olmamıştır.
- Ne zaman bir kütüphane görsem; gönlümden hep gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmak geçer.
- David'in o kadar çok kız arkadaşları var ki o onların isimlerinin hepsini hatırlayamıyor.
- David'in isimlerini aklında tutamayacağı kadar kız arkadaşı var.
Güzel bir bayanı öperken güvenle araba sürebilen bir sürücü öpücüğe hak ettiği ilgiyi vermiyordur.