Examples of using "Vermutete" in a sentence and their turkish translations:
Kolomb dünyanın yuvarlak olduğunu varsaydı.
Ben onun bir yalan söylediğinden şüpheleniyordum, ancak bana sürpriz olmadı.
Polis, terk edilmiş araba ile üç kilometre uzakta bulunan ceset arasında bir bağlantı olduğunu düşünüyor.
Tom, John'un seçimi kimin kazanacağını umduğunu Mary'nin bildiğini düşündüğünü söyledi.