Examples of using "Tinte" in a sentence and their turkish translations:
Mürekkeple yazmayın.
Mürekkeple mi yazmak zorundayım?
Mürekkep hala ıslak.
Bu mürekkep en iyisidir.
Mürekkebim bitti.
- Benim dövmem seninkinden daha iyi.
- Benim dövmem sizinkinden daha iyi.
Bu kağıt, mürekkebi emmez.
Bayım, mürekkeple yazmak zorunda mıyız?
Kalemimin mürekkebi bitti.
Of, dolma kalemimde hiç mürekkep kalmamış.
Yazıcımın mürekkebi az.
- Hapı yuttum.
- Ayvayı yedim.
mürekkep kuruduğunda bilgiyi değiştiremezdiniz.
Adını mürekkeple yazması istenildi.
Şişede mürekkep yerine bir tür garip bir sıvı vardı.
Çocuk mürekkebi döktü ama böyle olsun istemedi.
Şimdi başımız dertte.
"Kim kaptan?" "Tom." "Oh hayır, başımız belada."
Ama siyah mürekkep beyninizin boşlukta yiyecek var sanmasını sağlıyor.
Tom şimdi başının gerçek belada olduğunu biliyor.
Tarih kitapları Moğolların Bağdat'ı işgalinden sonra birçok kitabın Dicle Nehri'ne atıldığını ve bu yüzden nehrin renginin kitapların mürekkebiyle maviye döndüğünü yazıyor.