Translation of "Still" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Still" in a sentence and their turkish translations:

- Steht still!
- Stehen sie still!
- Stehe still!

Hareket etme.

- Halt still!
- Halten Sie still!
- Haltet still!

Kıpırdama.

- Sitz still.
- Sitzen Sie still.

Kıpırdamadan otur.

Sei still.

Sessiz ol.

Halt still!

Kıpırdama!

- Halte ganz still!
- Halten Sie ganz still!

Tamamen hareketsiz dur.

- Seid beide still!
- Seien Sie beide still!

İkinizde sessiz olun.

- Halte bitte kurz still!
- Halt bitte kurz still!
- Halten Sie bitte kurz still!

Bir süre kımıldama, lütfen.

- Der Junge blieb still.
- Der Junge war still.

Çocuk sessizdi.

- Das Haus war still.
- Es war still im Haus.
- Im Haus war es still.

Ev sessizdi.

Sei doch still!

- Niçin sakin olmuyorsun?
- Sessiz olsana.

Du, sei still!

Sen, sessiz ol!

Alle waren still.

Hepsi sessizdi.

Er ging still.

O sessizce yürüdü.

Sie ist still.

O sessizdir.

Sie blieb still.

O, sessiz kaldı.

Er blieb still.

O sessiz kaldı.

Liege bitte still!

Hareketsiz yatmanı istiyorum.

Tom ist still.

Tom sessiz.

Ach, sei still!

- Oh, kapa çeneni!
- Bir susun be!

Halt still, Tom.

Kımıldama, Tom.

Sei bitte still!

Lütfen sessiz ol.

Tom wurde still.

Tom sessiz oldu.

Tom blieb still.

Tom kıpırdamadı.

Tom war still.

Tom sessizdi.

Jetzt halt still.

Şimdi sakin dur.

- Du bist heute ungewöhnlich still.
- Ihr seid heute ungewöhnlich still.
- Sie sind heute ungewöhnlich still.

Bugün aşırı derecede sakinsin.

- Sei mal einen Augenblick still.
- Seid mal einen Augenblick still.
- Seien Sie mal einen Augenblick still.

Bir an için sakin olun.

- Sei still und hör zu.
- Seien Sie still und hören Sie zu.
- Seid still und hört zu.

Sessiz ol ve dinle.

Die Jungen blieben still.

Çocuklar sessiz kalmayı sürdürdü.

Wir waren alle still.

Hepimiz sessizdik.

Schweig still, du Narr!

Sessiz ol, seni aptal!

Tom ist sehr still.

Tom çok sakin.

„Sei still“, flüsterte er.

"Kapa çeneni." diye fısıldadı.

Du warst sehr still.

Çok sessizdin.

Der Verkehr stand still.

Trafik durmuştu.

Tom saß still da.

Tom sessizce oturdu.

Es ist so still.

Çok sessiz.

Sei einen Moment still.

Bir saniye sessiz ol.

Wir schwiegen alle still.

Hepimiz sessizdik.

Sei still und iss!

- Çeneni kapa ve yemek ye.
- Sus ve ye.

Er ist zu still.

O fazla sessizdir.

Es ist sehr still.

Çok sessiz.

- Ich verspreche, still zu sein.
- Ich verspreche, dass ich still bin.

Sakin olacağıma söz veriyorum.

- Ich bin im Unterricht sehr still.
- Im Unterricht bin ich sehr still.

Ben sınıfta çok sessizim.

Meine Welt ist vollständig still.

Dünyam tamamen sessiz.

Halt mal die Hände still.

Ellerinizi hareketsiz tutun.

Das Stadion war ganz still.

Stadyum oldukça sakindi.

Die Maschinen stehen jetzt still.

- Makineler artık atıl durumda.
- Makineler artık boşta.

Die Nacht war sehr still.

Gece çok sakindi.

Sei still und hör zu!

Kapa çeneni de dinle!

Sei still, solange wir essen!

Biz yemek yerken sessiz ol.

Schweig still und hör zu!

Sadece çeneni kapa ve dinle!

- Halt den Mund!
- Schweig still!

Ağzını kapalı tut.

Tom ist still, nicht wahr?

Tom sessiz, değil mi?

Er blieb eine Zeitlang still.

O, bir süre sessiz kaldı.

Es war still im Klassenzimmer.

Sınıf sessizdi.

Ihr seid alle sehr still.

Hepiniz çok sakinsiniz.

Der Junge blieb still stehen.

Oğlan sessiz kaldı.

Warum ist sie so still?

Niçin o öyle sessiz?

Tom scheint still zu sein.

Tom sakin görünüyor.

Warum bist du so still?

Neden çok sessizsin?

Tom blieb eine Zeitlang still.

Tom bir süre sessiz kaldı.

Du bist heute sehr still.

Bugün çok sakinsin.

Sei still während des Kurses.

Kurs sırasında sessiz olun.

Sei still und pass auf!

Kapa çeneni ve dikkat et.

Alles fließt, nichts steht still.

Her şey akıp gidiyor, hiçbir şey ayakta kalmıyor henüz.

Alles war still im Haus.

Evde herkes sessizdi.

Es war still im Zimmer.

Oda sessizdi.

Tom stand einen Augenblick still.

Tom bir süre için hareketsiz durdu.

In dem Zimmer war alles still.

Odada her şey sessizdi.

- Tom ist still.
- Tom ist ruhig.

Tom sakin.

Sie bat uns, still zu sein.

O bizim sessiz olmamızı istedi.

Lieg still und beweg dich nicht.

Hareketsiz yat.

Tom kann nicht gut still stehen.

Tom'un kıpırdamadan durma sorunu var.

Sei schon still, und küss mich!

Kapa çeneni ve öp beni!

Er bat uns, still zu sein.

O sessiz olmamızı rica etti.

Es wurde im ganzen Raum still.

Tüm oda sessizleşti.

Sei still und setz dich hin!

Çeneni kapat ve otur.

Tom bat uns, still zu sein.

- Tom sessiz olmamızı istedi.
- Tom sakin olmamızı istedi.

Setz dich dorthin und sei still!

Oraya otur ve çeneni kapa.

Tom bedeutete Maria, still zu sein.

Tom Mary'nin sessiz olması için elle işaret etti.

Halt still! Das tut nicht weh!

Kımıldama. Bu zarar vermeyecek.

Du musst nur still sitzen bleiben.

Sadece sessizce oturmalısın.

Die zwei Schwestern lebten sehr still.

İki kız kardeş çok barışçıl bir biçimde yaşadılar.

Es ist hier aber sehr still.

Burası çok sessiz, değil mi?

Sei still! Du redest zu viel!

Kapa çeneni! Çok fazla konuşuyorsun.

Ich bat Tom, still zu sein.

Tom'un uslu durmasını istedim.

Tom ging still durch den Wald.

Tom ormanın içinde sessizce yürüdü.

Tom bat Maria, still zu sein.

Tom Mary'den sakin olmasını rica etti.

Auf den Straßen war es still.

- Sokaklar sessizdi.
- Caddeler sessizdi.