Translation of "Schnappte" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Schnappte" in a sentence and their turkish translations:

Diana schnappte nach Luft.

- Diana nefesini tuttu.
- Diana zorlukla nefes alıyordu.
- Diana nefes nefese kaldı.

Tom schnappte sich seine Tasche.

Tom onun çantasını tuttu.

Maria schnappte sich ihre Handtasche.

Mary çantasını tuttu.

Der Hund schnappte nach mir.

Köpek beni ısırdı.

Der Läufer schnappte nach Luft.

Koşucu zorlukla nefes alıyordu.

- Tom schnappte nach Luft.
- Tom japste.

Tom nefes nefese kaldı.

- Tom drehte durch.
- Tom schnappte über.

- Tom keçileri kaçırdı.
- Tom kafayı sıyırdı.

Der junge Hund schnappte nach meiner Hand.

Yavru köpek elimi ısırdı.

Sie schnappte sich ihre Handtasche und ging.

O, çantasını aldı ve gitti.

Maria schnappte sich ihre Handtasche und ging.

Meryem, çantasını alıp gitti.

Tom schnappte sich seinen Rucksack und ging.

Tom sırt çantasını aldı ve gitti.

Tom schnappte sich einen Stuhl und setzte sich.

Tom bir sandalye aldı ve oturdu.

Der Schwimmer reckte den Kopf und schnappte nach Luft.

Yüzücü başını kaldırdı ve nefes nefese kaldı.

Tom schnappte sich seine Kamera und ging nach draußen.

Tom fotoğraf makinesini alıp dışarı çıktı.

Tom schnappte sich seine Ukulele und fing an zu singen.

Tom gitarını aldı ve şarkı söylemeye başladı.

Tom schnappte sich seine Gitarre und ging in Richtung Tür.

Tom gitarını aldı ve kapıya doğru gitti.

Tom schnappte sich seinen Mantel und ging in Richtung Tür.

Tom ceketini yakaladı ve kapıya yöneldi.

- Der Hund schnappte nach mir.
- Der Hund hat nach mir geschnappt.

Köpek beni ısırdı.

Tom schnappte sich eine Brechstange, um diese als Waffe zu gebrauchen.

Tom bir silah olarak kullanmak için bir levye aldı.

Tom schnappte sich seine Schlüssel und steckte sie in seine Tasche.

Tom anahtarlarını aldı ve onları cebine koydu.

Tom schnappte sich ein paar Papierhandtücher und wischte sich die Hände ab.

Tom birkaç kağıt havlu aldı ve ellerini sildi.

Sie schnappte sich ihr Handtuch und machte sich auf in Richtung Strand.

O havlusunu kaptı ve plaja gitti.

Ein kräftiger Mann mit dunklem Teint schnappte sich Marys Handtasche und verschwand in der Menge.

Esmer tenli tıknaz bir adam Mary'nin el çantasını kaptı ve kalabalığa doğru ortadan kayboldu.

Ich habe gehört, dass Tom, ehe man ihn schnappte, jahrelang Drogen nach Amerika geschmuggelt haben soll.

Ben, yakalanmadan önce Tom'un yıllardır Amerika'ya uyuşturucu ticareti yaptığını duydum.

- Ich rannte hinaus und die Tür fiel hinter mir ins Schloss. Es waren fast -40°C.
- Ich rannte nach draußen, und die Tür schnappte hinter mir zu. Es herrschten fast minus vierzig Grad.

Ben dışarıya koştum ve kapı benim arkamdan kendini kilitledi. Neredeyse -40 dereceydi.