Translation of "Sammeln" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Sammeln" in a sentence and their turkish translations:

Sie sammeln Nüsse.

Onlar fındık topluyorlar.

sammeln etwas davon ein

biraz su alıp bunu deliğin içine dökebilirim.

Zeit, sich zu sammeln.

Toplanma vakti geldi.

Sammeln Sie jetzt alle

Şimdi bunların hepsini bir toplayın

Wir müssen Informationen sammeln.

Biz bilgi toplamak zorundayız.

Okay, sammeln wir das Gift.

Tamam, zehri almak için

Manche Leute sammeln tatsächlich Steine.

Bazı insanlar aslında kayalar toplarlar.

Du musst mehr Informationen sammeln.

Daha fazla bilgi toplamalısın.

Wir sammeln Decken für Obdachlose.

Biz evsizler için battaniye topluyoruz.

Ihr Hobby ist Briefmarken sammeln.

Onun hobisi pul toplamaktır.

Mein Hobby ist Briefmarken sammeln.

Hobim pul toplamaktır.

Maria versuchte sich zu sammeln.

Mary kendini toparlamaya çalıştı.

Tom versuchte sich zu sammeln.

Tom kendini toparlamaya çalıştı.

Okay, um das Gift zu sammeln,

Tamam, zehri almak için

Ich kann meine Gedanken nicht sammeln.

Düşündüklerimi biriktiremem.

Sie sammeln Spenden für die Kirche.

Kilise için bağış topluyorlar.

Halt! Lass mich meine Gedanken sammeln.

Bekle. Sadece kafamı toplamama izin ver.

Mein Hobby ist, Briefmarken zu sammeln.

Hobim pul toplamadır.

Ich liebe es, Briefmarken zu sammeln.

Pul toplamayı seviyorum.

- Das Eichhörnchen war damit beschäftigt, Nüsse zu sammeln.
- Das Eichhörnchen war emsig dabei, Nüsse zu sammeln.

Sincap fındık toplamayla meşguldü.

Sammeln wir ihn mit dieser Wasserflasche ein.

Tamam, bu ufaklığı alıp onu bu su şişesine koymalıyız.

Mein Hobby ist das Sammeln von Armbanduhren.

Hobim, saat toplamaktır.

Mein Hobby ist das Sammeln alter Spielzeuge.

Benim hobim eski oyuncakları toplamaktır.

Mein Hobby ist das Sammeln alter Münzen.

Hobim eski para toplamaktır.

Wir müssen so viele Informationen sammeln wie möglich.

Mümkün olduğu kadar çok bilgi almalıyız.

Ihr einziges Hobby ist das Sammeln von Briefmarken.

Onun tek hobisi pul toplamaktır.

Mein Hobby ist es, alte Flaschen zu sammeln.

Benim hobim eski şişeleri toplamaktır.

Tom wollte Mary dabei helfen, Kastanien zu sammeln.

Tom Mary'nin kestaneleri toplamasına yardım etmek istedi.

Ihr Hobby war das Sammeln von alten Münzen.

Onun hobisi eski para toplamaktı.

Dass die wichtigsten und informativsten Daten, die wir sammeln,

en bilgilendirici verinin bu değişkenliği

Eines ihrer Hobbys ist das Sammeln von T-Shirts.

Onun hobilerinden biri tişört toplamaktır.

Wir sammeln Sätze und deren Übersetzungen in andere Sprachen.

Cümleleri ve bunların diğer dillere çevrilerini derliyoruz.

Wir sammeln Sätze und deren Übersetzungen in anderen Sprachen.

Cümleleri ve bunların diğer dillerdeki çevirilerini derliyoruz.

Die Kinder sammeln Samen in verschiedenen Formen und Farben.

Çocuklar çeşitli şekil ve renklerde tohum toplarlar.

Wir müssen uns beeilen und mehr von diesen Kriechtieren sammeln.

Acele edip birkaç böcek daha yakalamalıyız.

Wir sammeln ihn ein und stecken ihn in diese Wasserflasche.

Tamam, bu ufaklığı alıp onu bu su şişesine koymalıyız.

Lassen Sie uns dann ein wenig mit unserem Kopf sammeln?

o zamna kafamızla şöyle biraz toplayalım mı?

Er war damit beschäftigt, Material für seinen Bericht zu sammeln.

O, raporu için malzeme toplamakla meşguldü.

Sammeln wir die Larven ein und gehen runter an den See.

Pekâlâ, şimdi bunlardan toplayıp buz tutmuş göle gidelim.

Aber es wird eine Zeit dauern, zurückzugehen und Wasser zu sammeln.

ama geri dönüp suyu getirmek biraz zaman alacaktır.

Um dort in-situ-Daten zu sammeln, braucht man große Schiffe,

ve anlık veriyi toplamak için her biri milyonlarca dolar olan,

Ich möchte gerne, dass du mir hilfst, etwas Brennholz zu sammeln.

Biraz odun toplamama yardım etmeni istiyorum.

Tom und Maria gingen in den Wald, um Pilze zu sammeln.

Tom ve Maria, mantar toplamak için ormana gittiler.

Okay, sammeln wir einige davon ein und gehen runter zum zugefrorenen See.

Pekâlâ, şimdi bunlardan toplayıp buz tutmuş göle gidelim.

Okay, sammeln wir viele davon ein und gehen wir runter zum See.

Pekâlâ, şimdi bunlardan toplayıp buz tutmuş göle gidelim.

Ruhm ist die Summe aller Missverständnisse, die sich um einen Namen sammeln.

Şöhret bir isim etrafında toplanan tüm yanlış anlamaların toplamıdır.

Wir veröffentlichen alle Sätze, die wir sammeln, unter der Creative Commons Attributionslizenz.

Topladığımız tüm cümleleri Creative Commons Attribution lisansı altında serbest bırakıyoruz.

Seine Augen bestehen aus Tausenden winziger Linsen, die das letzte verfügbare Licht sammeln.

Binlerce ufak lensten oluşan gözleri ortamda bulunan en ufak ışığı bile süzer.

sammeln etwas davon ein, schütten es in das Loch und versuchen, sie so herauszuspülen.

biraz su aldıktan sonra deliğe dökerek dışarı çıkarıp o şekilde de alabilirim.

Wenn es das Wetter erlaubt, werden sie in den Wald gehen, um Pilze zu sammeln.

Hava güzel olursa, onlar mantar toplamak için ormana gidecek.

Das Staatsoberhaupt hat uns erklärt, dass die verdammten Yankees im ganzen Land biometrisches Material sammeln.

Devlet başkanı bize lanetli Yankeelerin ülke genelinde biyometrik malzemeyi toplamak olduğunu anlattı.

Die Sache ist die, ich müsste sehr, sehr viele davon sammeln, um genug Energie zu bekommen.

Şöyle ki bunlardan çok enerji alabilmem için avuç avuç toplamam gerekiyor.

Aber es wäre doch schade, all diese Sätze zu sammeln, um sie dann nur für uns zu behalten. Denn es gibt so viel, was man damit machen kann. Darum ist Tatoeba offen. Unser Quellcode ist offen. Unsere Daten sind offen.

Ama biliyorsunuz, tüm bu cümleleri toplamak ve kendimiz için saklamak hazin olacaktır. Ki Tatoeba'nın açık olmasının nedeni budur. Bizim kaynak kodumuz açıktır. Bizim bilgimiz açıktır.