Examples of using "Lebewesen" in a sentence and their turkish translations:
Öyle bir dünya ki, tuhaf yaratıklar...
Su, tüm canlılar için hayatidir.
Bir fare çekingen bir yaratıktır.
Buradaki yaşam çoğunlukla geceleri hareketleniyor.
Tüm canlılar bir gün ölür.
Burada yaşayan her canlı olacak.
Tüm gezegen çapında trilyonlarca yaratık yapar bunu.
- Yeryüzündeki tüm yaşayan şeyler karbon içerirler.
- Yeryüzündeki tüm canlılar karbon içerirler.
ve orada yaşayan ne varsa orada kalmayı artık istemeyecektir.
peki neredeyse bütün canlılar virüs taşıyabiliyor, üretebiliyor iken
tabi dünyada her canlının bir görevi var
canlılar arasında ekolojiyi bozan tek canlı ise
Eğer hava ve su olmasa canlı hiçbir şey var olmaz.
Eğer diğer gezegenlerde varlıklar olsaydı, neye benzerlerdi?
Bu, doğanın tüm canlıları donattığı sağlıklı bir bencillik.
Tüm yaşam kimyaya dayalıdır ve yaşayan her şey kimyasal bileşiklerden oluşur.
Bütün hayvanlar, insanın dışında, yaşamın asıl işinin ondan zevk almak olduğunu biliyor.
Çoğu takımyıldızı adlarını verdikleri yaratıklara ve karakterlere benzemez.
Neredeyse her canlının en içgüdüsel davranışı küçüklerini korumaktır, ve insanlarda bu müdahale hayat boyu sürer.