Examples of using "Sondern" in a sentence and their turkish translations:
Aynı zamanda kaygan.
Yırtıcılar ava çıkar.
amacım onu olması gereken hâle getirmek.
parasıyla.
minimize etmek olmalı.
Ben bir doktor değilim fakat bir öğretmenim.
Ben yalan söylemedim. Sen söyledin.
Jim bir avukat değil fakat bir doktordur.
40 yıl veya daha uzun bir süre.
Uzun vadeli değişim için olmalı
daha çok bütün hissetmekle alakalı.
belli anlatı yapıları için de geçerli.
Daha çok şiir gibi olmalı,
iş hayatının hassas, dağınık ortamında başladı.
matematik ve yazım testleri de dâhil.
Hayır, ben değil, ama sen!
O bir öğretmen değil ama bir öğrenci.
Şarkıcı değil, aktör.
Siz değil ben suçlanacağım.
Önemli olan miktar değil kalitedir.
İstediğim çay değil, kahve.
O bir yol değil fakat bir patika.
İhtiyacım olan şey para değil, senin tavsiyen.
Asıl sihir okuyucunun zihninde gerçekleşiyor.
çünkü entegrasyon sistematik olarak nefretle savaşıyor.
ancak bilinçli bir yanlış bilgilendirme olduğunu ispatladık.
O bir Amerikalı değil ama bir İngilizdir.
- Ben bir doktor değilim fakat bir öğretmenim.
- Ben bir doktor değil fakat bir öğretmenim.
Onun sempatiye değil ama desteğe ihtiyacı var.
O bir hemşire değil ama bir doktor.
Onlar düşman değiller fakat dostlar.
Balinalar balık değildir. Onlar memelilerdir.
Tom adalet istemiyor. İntikam istiyor.
Tom adalet istemiyor. O intikam istiyor.
O doktor değil, sadece bir hemşire.
O bir politikacı değil, fakat bir avukat.
Bu kan değil. Bu domates sosu.
O Alman değil ama Avusturyalı.
Balina balık değil memelidir.
O, bir öğretmen değil ama bir doktor.
Yarasalar kuş değil memelidirler.
- Sen düzgün vücutlu değilsin. Sen şişmansın.
- Sen kıvrımlı hatlara sahip değilsin. Sen şişmansın.
O bir Amerikalı değil ama bir Fransızdır.
Tom bölmek değil birleştirmek istedi.
Ben Liechtensteinlı değilim ancak İsviçreliyim.
Bunlar balık değil, memeliler.
Tom bir öğrenci değildir. O bir öğretmen.
- Kedilerin sahibi olmaz, hizmetçisi olur.
- Kedilerin sahibi yoktur, elemanı vardır.
Onlar bunu bir kez değil ama iki kez yaptılar.
Hata benim değil senin.
Ölümden korkmuyorum ama ölmekten korkuyorum.
gerçek bir iyileştirme anlamına geleceği bir gelecek tasavvur edebiliyorum.
ve bu benim gibi doktorların konusu hâline geliyor,
Burada yaşayan her canlı olacak.
Nefret dolu bir canavardım ben aslında.
Demokrasi ve toplum için de bir tehdit.
O, bir arkadaş değil ama bir tanıdıktır.
Sadece balık değil aynı zamanda et de ye.
Bu ev benim, senin değil.
O onun fikri değil, benimkidir.
- Ona aylık değil, günlük ödeme yapılıyor.
- Onun maaşı aylık değil, günlük.
Bir kez değil fakat iki kez gittim.
Paraya değil, tavsiyene ihtiyacım var.
Benim bir tane kız kardeşim yok, iki tane var.
Hayır, benim adım Maria değil. Benim adım Teresa'dır.
O bir çekirge değil, o bir ağustos böceği!
Aşk kör değildir, o engellidir.
Bizler tanrılar değiliz, ancak katıksız insanlarız.
Paraya değil, tavsiyene ihtiyacım var.
Hayır, benim adım Maria değildir. Benim adım Teresa'dır.
Bu sihir değil, Tom, bu bilim!
Sigara içmek bir alışkanlık değil ama bir bağımlılıktır.
Bu bir hakaret değil, bu bir yorum.
Bu Tom'un fikri değildi. O benimkiydi.
- Onlar benim kurallarım değil. Onlar Tom'un kuralları.
- Onlar benim kurallarım değil, Tom'un kuralları.
O karga değil kuzgun.
O bir emir değildi - sadece bir öneriydi.
Bu bir kedi değil, bu bir köpek.
Bu saat benimki değil ama seninki.
Bu inciler yapay değil, gerçek.
Amerika ülke değil kıtadır.
O bir fikir değil. O bir gerçek.
Ben bir ırkçı değilim. Sen ırkçısın.
Bu bir etek değil. Bu bir İskoç eteği.
Eğitim bir lüks değil, bu bir yatırım.
Babam İspanyol değil, Portekizli.
Beğenilmek değil, fark edilmek istiyorum sadece.
- Marko yalnızca İngilizce değil Almanca da okudu.
- Mariko sadece İngilizce değil aynı zamanda Almanca eğitimi de aldı.
Sadece ben değil, tüm işitme engelli insanlar bu engelle yüzleşiyor.
bu bir hakaret değil hastalığın ta kendisi