Translation of "überall" in Turkish

0.021 sec.

Examples of using "überall" in a sentence and their turkish translations:

Überall Bodensatz.

Yüzey tortusu her yere saçılmıştı.

Überall regnet's.

Her yerde yağmur yağıyor.

- Überall war Blut.
- Es war überall Blut.

Her yerde kan vardı.

- Wir haben überall nachgesehen.
- Wir haben überall gesucht.

Her yere baktık.

Gefahr lauert überall.

Tehlike her yönden gelebilir.

Gefahr... ...lauert überall.

Her köşede... ...tehlike kol geziyor.

Überall wird gereinigt.

Her yer temizlenecek.

Überall waren Blumen.

Her yerde çiçekler vardı.

Bakterien sind überall.

Bakteriler her yerdedir.

Gott ist überall.

Allah her yerde.

Überall sind Insekten.

Her yerde böcekler var.

Sie sind überall!

Onlar her yerdeler.

Überall waren Leute.

Her yerde insanlar vardı.

Überall war Müll.

- Çöp her yerdeydi.
- Her yerde çöp vardı.

Sie waren überall.

Onlar her yerdeydiler.

Überall war Blut.

Her yerde kan vardı.

Überall sind Katzenhaare.

Her yerde kedi kılı var.

Überall waren Kerzen.

Her yerde mumlar vardı.

- Überall waren leere Dosen verstreut.
- Überall lagen leere Dosen umher.

Her yere dağılmış boş teneke kutular vardı.

Überall auf der Welt

Dünya'nın dört bir yanında

Überall auf der Welt...

Dünyanın dört bir yanında...

Man kann überall hingehen.

İstediğiniz yere gidebilirsiniz.

Tom suchte Maria überall.

Tom her yerde Mary'yi aradı.

Ich kann überall schlafen.

Her yerde uyuyabilirim.

Ich habe überall nachgeguckt.

Ben her yere baktım.

Es könnte überall sein.

Her yerde olabilirdi.

Es juckt mich überall.

Her tarafım kaşınıyor.

Ich suchte Tom überall.

Tom için her yerde araştırma yaptım.

Wir haben überall gesucht.

Biz her yerde aradık.

Dort war überall Schutt.

Her yerde enkaz vardı.

Das Böse ist überall.

Kötülük her yerde.

Ich habe überall nachgesehen.

Her yeri kontrol ettim.

Niemand kann überall sein.

Hiç kimse her yerde olamaz.

Tom kann überall schlafen.

Tom her yerde uyuyabilir.

Überall gibt es Schnee!

Her yerde kar var.

Berühmtheiten gibt es überall.

Ünlüler her yerdeler.

- Misch dich nicht überall ein!
- Gib nicht überall deinen Senf dazu!

Lütfen her şeye maydanoz olma!

- Wir haben überall nach dir gesucht.
- Wir haben überall nach euch gesucht.
- Wir haben überall nach Ihnen gesucht.

Her yerde seni arıyoruz.

- Tom hat überall nach dir gesucht.
- Tom hat überall nach euch gesucht.
- Tom hat überall nach Ihnen gesucht.

Tom her yerde seni arıyor.

Denn Lärm ist überall verbreitet,

çünkü gürültü yaygın bir şey

Japanische Touristen findet man überall.

Japon turistlere her yerde rastlarsın.

Er wurde überall freundlich aufgenommen.

O, her yerde sıcak karşılandı.

Ich kann mich überall verstecken.

Her yerde saklanabilirim.

Leuchtende Schmetterlinge flogen überall umher.

Parlak kelebekler oradan oraya uçtu.

Wir haben dich überall gesucht.

Biz her yerde seni arıyoruz.

Gute Leute finden sich überall.

İyi insanlar her yerde bulunabilir.

Es gab überall bewaffnete Wachen.

Her yerde silahlı muhafızlar vardı.

Wir haben unsere Leute überall.

Her tarafta insanlar var.

Englisch wird fast überall gesprochen.

İngilizce neredeyse her yerde konuşulur.

Tom ist schon überall gewesen.

Tom her yerdeydi.

Tom hat überall Einsen bekommen.

Tom'un düz A' ları var.

Tom hat Mary überall hingefahren.

Tom Mary'yi her yere götürdü.

Tom ist überall gern gesehen.

Tom her yerde hoş karşılanır.

- Sie können diesen Artikel nicht überall bekommen.
- Du kannst diesen Artikel nicht überall bekommen.
- Ihr könnt diesen Artikel nicht überall bekommen.

- Bu makaleyi her yerde bulamazsın.
- Bu ürünü her yerde bulamazsın.

- Überall auf der Welt spricht man Englisch.
- Überall auf der Welt wird Englisch gesprochen.

Bütün dünya İngilizce konuşuyor.

Und dies geschieht überall im Gehirn.

ve bu tüm beyin boyunca meydana geliyor.

Fühlst du dich überall zu Hause?

Herhangi bir yerde evinizdeymiş gibi hisseder misiniz?

Der Hund folgt mir überall hin.

Her nereye gitsem köpek beni izler.

Ich habe schon überall danach gesucht.

Onu her yerde arıyorum.

Ich habe überall nach dir gesucht.

Her yerde seni arıyorum.

So etwas findet man nicht überall.

O tür şey her yerde bulunamaz.

Überall auf dem Boden war Blut.

Döşemenin her tarafında kan vardı.

Eine überall differenzierbare Funktion ist stetig.

Ayırdedilebilir bir işlev her yerde süreklidir.

Ich habe überall nach Tom gesucht.

Tom'u her yerde aradım.

Toms Stimme würde ich überall erkennen.

Tom'un sesini nerede olsa tanırım.

Ich werde überall mein Bestes tun.

Her şeyde elimden geleni yapacağım.

„Wo tut’s dir denn weh?“ – „Überall.“

"Neresi ağrıyor?" "Her yerim."

So etwas passiert auch nicht überall.

O hiçbir yerde olmaz.

Da ich mich sonst überall überfordert fühlte.

hayatımın diğer alanlarını kontrolüm dışında görüyordum.

Wir gehen irgendwohin und finden Weber -- überall.

Biz bir yere cup diye atladık ve her yerde örücüleri bulduk.

Billionen von Lebewesen, überall auf dem Planeten.

Tüm gezegen çapında trilyonlarca yaratık yapar bunu.

So läuft es eben, immer und überall.

Dünyanın düzeni böyle. Bu herhangi bir koşul altında olabilir.

Egal wohin wir sehen, Risiken sind überall:

Hangi yöne dönsek risk faktörü var:

Wir hören überall Google, Google, Google Yahu

Google,Google,Google yahu her yerde duyuyoruz

Überall schaut es im Frühling schön aus.

İlkbaharda her yer güzel görünüyor.

Englisch wird überall auf der Welt gesprochen.

İngilizce tüm dünyada konuşulmaktadır.

Er war überall willkommen, wo er hinging.

Gittiği her yerde karşılandı.

Ich habe schon überall nach Tom gesucht.

Ben her yerde Tom'u arıyorum.

Tom hatte überall am Körper blaue Flecken.

Tom'un vücudunun her yanında çürükleri vardı.

Er war überall mit weißer Farbe bekleckert.

Her tarafı beyaz boya ile kaplandı.

Bei Tom zu Hause ist überall Spielzeug.

Tom'un evi oyuncak dolu.

Überall backt man das Brot im Ofen.

Bütün yerlerde ekmeği fırında pişirirler.

Unglaublich, wo du dich überall herumgetrieben hast!

Vay canına, ne kadar çok yer gezmişsin!

Mein Hund geht überall mit mir hin.

Köpeğim benimle her yere gider.

Ich habe überall an den Füßen Blasen.

- Ayaklarımın her tarafında kabarcıklar var.
- Ayaklarımın her tarafı su topladı.

Tom hatte überall an den Füßen Blasen.

- Tom'un ayaklarının her tarafında kabarcıklar vardı.
- Tom'un ayaklarının her tarafı su topladı.

Das Rauchen ist überall im Restaurant verboten.

Sigara içmek, restoranın her bölümünde yasaktır.