Translation of "Ihrem" in Turkish

0.021 sec.

Examples of using "Ihrem" in a sentence and their turkish translations:

Sowohl mit Ihrem Gehirn als auch mit Ihrem Körper.

hem beyin hem de vücudunuz üzerinde.

Festgeklebt an ihrem Fell.

yapıştırdı.

Sondern mit ihrem Geld.

parasıyla.

Runter von Ihrem Pferd!

Atından in.

Klava vergibt ihrem Mann.

Klava kocasını affeder.

- Sie lebt mit ihrem Vater zusammen.
- Sie wohnt bei ihrem Vater.

Babasıyla yaşıyor.

- Ich wusste nichts von Ihrem Plan.
- Ich wusste nichts von Ihrem Vorhaben.

Planın hakkında hiçbir şey bilmiyordum.

Ich saß an ihrem Bett

Yatağının yanında oturmuş,

Die Leitkuh folgt ihrem Rüssel.

Dişi lider burnunu takip ediyor.

Maria gerät nach ihrem Vater.

- Mary babasına benzer.
- Mary babasına çekmiş.

Marie lernt in ihrem Zimmer.

Mary odasında çalışıyor.

Sie schreibt manchmal ihrem Sohn.

Bazen oğluna yazar.

Maria ist ihrem Land treu.

Mary ülkesine sadıktır.

Das ist zu Ihrem Schutz.

Bu sizi korumak için.

Frage sie nach ihrem Namen!

Ona adını sor.

Sie schläft mit ihrem Chef.

O, patronu ile sevişir.

Sie wohnt bei ihrem Freund.

O erkek arkadaşıyla yaşıyor.

Sie nippte an ihrem Kaffee.

Kahvesini yudumladı.

Er wich ihrem Blick aus.

O onun dik dik bakışından sakındı.

Er steht unter ihrem Pantoffel.

O, ona istediğini yaptırır.

In ihrem Garten wachsen Hortensien.

Bahçesinde ortancalar yetişiyordu.

Maria ist in ihrem Umkleideraum.

Mary ise soyunma odasında.

Maria ist in ihrem Zimmer.

Mary odasında.

Maria spricht mit ihrem Psychiater.

Mary psikiyatristiyle konuşur.

Sie gerät nach ihrem Vater.

O, babasına benziyor.

- Ich hörte, wie sie in ihrem Raum sang.
- Ich hörte sie in ihrem Zimmer singen.
- Ich hörte sie in ihrem Raum singen.

Onun, odasında şarkı söylediğini duydum.

- Sie verbringt ihre Abende vor ihrem Klapprechner.
- Sie verbringt ihre Abende vor ihrem Laptop.

O akşamlarını dizüstü bilgisayarının önünde geçirir.

- Eine Kuh vertreibt Fliegen mit ihrem Schwanz.
- Eine Kuh vertreibt mit ihrem Schwanze Fliegen.

Bir inek kuyruğu ile sinekleri kovar.

- Mary hat mit ihrem Freund Schluss gemacht.
- Mary hat sich von ihrem Freund getrennt.

Mary, erkek arkadaşından ayrıldı.

Oder jegliches Unglücklichsein in Ihrem Leben.

veya hayatınızdaki mutsuzluğu attığınızı.

Und erzählten Geschichten aus ihrem Leben,

Anne adayına onun hayatından hikâyeler anlattılar

Sie spüren es in ihrem Bauch.

Bunu hissedersiniz.

Sind die, die nach ihrem Rücktritt

görevden ayrılırken arkalarında

Sie tragen es zu ihrem Nest

yuvalarına taşıyorlar

Seltsame Dinge passierten an ihrem Geburtstag.

Onun doğum gününde tuhaf şeyler oldu.

Sie versöhnte sich mit ihrem Freund.

O, arkadaşıyla barıştı.

Sie säte Gemüse in ihrem Garten.

Bahçesine sebze ekti.

Sie züchtet Tomaten in ihrem Garten.

Bahçesinde domates yetiştirir.

Darf ich nach Ihrem Gewicht fragen?

Kaç kilo olduğunuzu sorabilir miyim?

Ich kann Ihrem Vorschlag nicht zustimmen.

Ben önerini kabul edemem.

Jane ging mit ihrem Hund Gassi.

- Jane köpeğini yürüyüşe götürdü.
- Jane köpeğini yürüyüşe çıkardı.

Sie wählten Peter zu ihrem Kapitän.

Onlar Peter'i kaptan olarak seçtiler.

Mary studiert gerade in ihrem Zimmer.

Mary şimdi odasında ders çalışıyor.

Sie fügen ihrem Album Bilder hinzu.

Onlar albümlerine resim eklerler.

Mary lernt jetzt in ihrem Zimmer.

Mary şu anda odasında ders çalışıyor.

Auf ihrem Hemd war ein Soßenfleck.

Onun gömleği sosla boyandı.

Wie sind Sie Ihrem Partner begegnet?

- Eşinle nasıl tanıştın?
- Eşinizle nasıl tanıştınız?

Ich will mich ihrem Team anschließen.

Takımına katılmak istiyorum.

Ich will mit Ihrem Vorgesetzten sprechen!

Ben amirinle konuşmak istiyorum.

Sie hat mit ihrem Chef geschlafen.

- Patronuyla uyudu.
- O, patronu ile yattı.

Sie ist aus ihrem Elternhaus ausgezogen.

O, ailesinin evinden taşındı.

Ich will mit Ihrem Vorgesetzten sprechen.

Patronunla konuşmak istiyorum.

Ihr Bad ist neben Ihrem Zimmer.

Banyo odanızın yanında.

Sie gab ihrem Vater eine Krawatte.

O babasına bir kravat verdi.

Sie erwägt, bei ihrem Liebsten einzuziehen.

Sevgilisi ile taşınmayı düşünüyor.

Sie hat mich ihrem Bruder vorgestellt.

O beni erkek kardeşi ile tanıştırdı.

Ich will mit Ihrem Geschäftsführer reden.

- Yöneticinle konuşmak istiyorum.
- Yöneticinizle konuşmak istiyorum.

Ich beglückwünsche Sie zu Ihrem Erfolg.

Ben, sizin başarınız için sizi tebrik ediyorum.

Sind Sie mit Ihrem Alltagsleben zufrieden?

Günlük yaşantından memnun musun?

Sie sind von ihrem Sohn enttäuscht.

Oğullarının hayal kırıklığına uğradılar.

Maria wurde von ihrem Mann missbraucht.

Mary'nin kocası onu suistimal etti.

Sie haben Probleme mit ihrem Budget.

Bütçeleriyle ilgili sorunlar yaşıyorlar.

Die Wissenschaftler arbeiteten an ihrem Versuch.

Bilim adamları deneyleri üzerinde çalıştı.

Maria reitet gern auf ihrem Pferd.

Mary atına binmeyi sever.

Ihr Familienname steht auf ihrem Briefkasten.

Onların soyadı posta kutusunda yazılıdır.

Die Bauarbeiten gehen ihrem Ende entgegen.

İnşaat çalışması sona eriyor.

Ich arbeite mit ihrem Freund zusammen.

Onun erkek arkadaşıyla çalışıyorum.

Sie ist führend auf ihrem Gebiet.

O, alanında bir liderdir.

Mit ihrem Plan bin ich einverstanden.

Ben onların planına katılıyorum.

Sie redet oft von ihrem Verlobten.

O sık sık nişanlısı hakkında konuşur.

Carola ist zu ihrem Hotel zurückgegangen.

Carol oteline döndü.

Mit Ihrem Plan bin ich einverstanden.

Planınızı kabul ediyorum.

Sie spricht oft mit ihrem Verlobten.

Nişanlısıyla sık sık konuşur.

Sie hat Angst vor ihrem Schatten.

O kendi gölgesinden korkuyor.

Die Katze ist in ihrem Korb.

Kedi, sepetinde.

Sie vertraut ihm mit ihrem Geld.

- O, parasını ona güveniyor.
- O parasını ona emanet eder.

Sie ist gerade in ihrem Hotel.

O şimdi otelinde.

Was hältst du von ihrem Vorschlag?

- Onun önerisi hakkında ne düşünüyorsun?
- Onun önerisini nasıl buldun?
- Önerisini nasıl buldun?
- Önerisi hakkında ne düşünüyorsun?

Tom beglückwünschte Mary zu ihrem Abschluss.

Tom, Mary'nin mezuniyetini kutladı.

Sie heiratete kurz nach ihrem Universitätsabschluss.

O, üniversiteden mezun olduktan hemen sonra evlendi.

Maria sprang von ihrem Platze auf.

Mary koltuğundan fırladı.

Tom sah Maria in ihrem Auto.

- Tom, Mary'nin arabasında Mary'yi gördü.
- Tom, Mary'yi arabasında gördü.

Maria zog bei ihrem Freund ein.

Mary erkek arkadaşıyla birlikte taşındı.

Sie ist jetzt in ihrem Zimmer.

O şimdi odasında.

Die Bäckerin spielt mit ihrem Sohn.

Fırıncı, oğluyla oyun oynuyor.

Machen Sie von Ihrem Wahlrecht Gebrauch!

- Sandığa sahip çıkın.
- Oyunuza sahip çıkın.

- Sie ließ sich von ihrem Mann scheiden.
- Sie hat sich von ihrem Mann scheiden lassen.

- O, kocasından boşandı.
- Ol öz yan yoldaşy bilen nikasyny bozdy.

- Ich zitiere einige Zeilen aus ihrem Brief.
- Ich werde einige Zeilen aus ihrem Brief zitieren.

Onun mektubundan birkaç satır alıntılayacağım.

- Sie hat ein Geschenk von ihrem Freund bekommen.
- Sie bekam ein Geschenk von ihrem Freund.

O, erkek arkadaşından bir hediye aldı.

- Jane ging mit ihrem Hund Gassi.
- Jane ist mit ihrem Hund Gassi gegangen.
- Jane führte ihren Hund spazieren.
- Johanna ging mit ihrem Hund spazieren.

Jane köpeğini yürüyüşe götürdü.

- Das würde ich gerne mit Ihrem Chef besprechen.
- Das würde ich gerne mit Ihrem Vorgesetzten besprechen.

Bunu patronunla görüşmek isterim.

- Man darf Menschen nicht nach ihrem Aussehen beurteilen.
- Man kann Menschen nicht nach ihrem Äußeren beurteilen.

İnsanları görünüşlerine göre yargılayamazsın.

- Du sollst Menschen nicht nach ihrem Aussehen beurteilen.
- Man darf Menschen nicht nach ihrem Äußeren beurteilen.

İnsanları dış görünüşlerine göre değerlendirmemelisiniz.

- Ihrem Gesichtsausdrucke nach zu urteilen, war sie besorgt.
- Ihrem Gesichtsausdruck nach zu urteilen, war sie besorgt.

Onun ifadesine bakılırsa o endişeli görünüyordu.

- Die alte Frau wurde von ihrem Enkel begleitet.
- Die alte Frau wurde von ihrem Enkelsohn begleitet.

Yaşlı kadına erkek torunu tarafından eşlik edildi.

Genau das passiert tatsächlich in Ihrem Gehirn.

Bu aslında beyninizde olandı.