Examples of using "Hoffnungen" in a sentence and their turkish translations:
Ümitlerimi öyle yükseltmeyin.
Tom'u umutlandırma.
Haber umutlarımızı yıktı.
aheste aheste bahsetmiş olmalı.
ve umutları ise ringo şaban
Onun için büyük umutlarım var.
- Seni hiç umutlandırmak istememiştim.
- Asla sana umut vermek istememiştim.
Tom için büyük umutlarımız var.
Çok fazla umutlanma.
Onun hastalığı onun tüm umutlarını boşa çıkardı.
Tom'un umutlarını çok fazla yükseltme.
Ben olsam fazla umutlanmazdım.
Ve bilgi ve barış için yeni umutlar var.
Sanırım baban üniversiteye gideceğini umuyordu.
Kaza başarı için tüm umutlarını yıktı.
O beni kandırdı.
çamur. Bu imkansız koşullarda, umutların hepsi bir atılımın yakında kaybolur.
umutların sadece loto toto piyango at yarışına kaldığından bahsedildi
Daima ümit et fakat asla beklenti içinde olma! O zaman belki harikalar yaşarsın fakat hayalkırıklığı asla!