Translation of "Regarda" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Regarda" in a sentence and their turkish translations:

- Elle regarda la photo.
- Elle regarda le tableau.

O resme baktı.

L'homme me regarda.

Adam bana baktı.

Elle me regarda tristement.

O, bana üzüntülü şekilde baktı.

Il regarda le ciel.

O, gökyüzüne baktı.

Elle regarda tout autour.

O bütün etrafına bakındı.

Elle regarda le ciel.

O gökyüzüne baktı.

Tom regarda son agenda.

Tom randevu defterine baktı.

Il regarda derrière lui.

O geriye baktı.

Jean regarda la vache.

Jean ineğe baktı.

Il la regarda avec colère.

O, kızgın bir şekilde ona baktı.

Il regarda attentivement les papiers.

Gazeteleri iyice okudu.

Il me regarda avec surprise.

O, şaşkınlıkla bana baktı.

Il regarda dans la boîte.

O kutuya baktı.

Il me regarda et aboya.

Bana baktı ve havladı.

- Tom a regardé.
- Tom regarda.

Tom baktı.

Tom regarda par la fenêtre.

Tom pencereden dışarı baktı.

Il regarda les garçons nager.

O, çocukların yüzüşünü izledi.

Elle se rassit et regarda.

Arkasına yaslandı ve izledi.

Elle le regarda d'en bas.

O ona baktı.

Il la regarda et rougit.

O ona baktı ve kızardı.

Tom le regarda avec méfiance.

Tom ona kuşkuyla baktı.

Tom regarda le ciel étoilé.

Tom yıldızla dolu olan gökyüzüne baktı.

Il regarda par la fenêtre.

Pencereden baktı.

Il regarda sa belle tulipe.

Güzel lalesine baktı.

Marie regarda par la fenêtre.

Mary pencereden dışarı baktı.

Tom regarda sa série préférée.

Tom en sevdiği televizyon programını izledi.

Le garçon regarda dans la pièce.

Çocuk odayı inceledi.

Mary se regarda dans le miroir.

Mary aynada kendine baktı.

Il me regarda dans les yeux.

O benim gözlerime baktı.

Il me regarda pour une explication.

Bir açıklama için bana baktı.

Tom regarda Mary dans les yeux.

Tom, Mary'nin gözüne baktı.

- Elle le regarda.
- Elle l'a regardé.

O ona baktı.

Il se regarda dans le miroir.

Aynada kendine bakıyordu.

Tom regarda à travers les jumelles.

Tom dürbünle baktı.

Il la regarda dans les yeux.

Onun gözlerinin içine baktı.

Il regarda par-dessus son épaule.

Omzunun üzerinden arkasına baktı.

Elle le regarda d'un air narquois.

O meraklı meraklı ona baktı.

Tom regarda ses petites-filles danser.

Tom kız torunlarının dansını izledi.

Elle regarda au dehors par le trou.

O, delikten dışarı baktı.

Le grand homme regarda Tom et sourit.

Uzun adam Tom'a baktı ve gülümsedi.

Il me regarda droit dans les yeux.

O, tam benim gözüme baktı.

Soudain, elle s'arrêta et regarda autour d'elle.

Birden, durdu ve etrafına baktı.

Il regarda le navire avec le télescope.

Teleskopla gemiye baktı.

Il la regarda droit dans les yeux.

Doğrudan doğruya onun gözlerine baktı.

Elle le regarda droit dans les yeux.

Doğrudan doğruya onun gözlerine baktı.

Tom regarda le tableau sur le mur.

Tom duvardaki tabloya baktı.

Il regarda dans les yeux du garçon.

O, çocuğun gözlerine baktı.

Il regarda les vaches dans les champs.

O, tarladaki ineklere baktı.

Tom regarda la nourriture de plus près.

Tom yemeğe yakından baktı.

Tom regarda par la fenêtre du passager.

Tom yolcu penceresinden dışarıya baktı.

- Elle regarda quelques robes et choisit la plus chère.
- Elle regarda quelques robes et choisit la plus onéreuse.

Birkaç elbiseye baktı ve en pahalı olanı seçti.

Il me regarda avec une drôle de mine.

Bana garip bir ifadeyle baktı.

Il la regarda de la tête aux pieds.

Tepeden tırnağa ona baktı.

- Tout le monde regardait.
- Tout le monde regarda.

Herkes baktı.

- Elle le regarda danser.
- Elle l'a regardé danser.

Onun dansını izledi.

- Elle le regarda nager.
- Elle l'a regardé nager.

O, onun yüzüşünü izledi.

- Tom regardait avec incrédulité.
- Tom regarda avec incrédulité.

Tom kuşku içinde baktı.

Tom déposa le livre et regarda vers le haut.

Tom kitabı bir kenara koydu ve yukarı baktı.

Tom regarda l'homme de grande taille en le soupçonnant.

Tom uzun adama kuşkuyla baktı.

Le vieil homme s'arrêta brusquement et regarda derrière lui.

Yaşlı adam aniden durdu ve geriye baktı.

- L'homme me regarda.
- L'homme m'a regardé.
- L'homme m'a regardée.

Adam bana baktı.

Maman me regarda avec des larmes dans les yeux.

Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.

- Tom les regarda attentivement.
- Tom les a regardés attentivement.

- Tom onları dikkatli bir şekilde izledi.
- Tom onları dikkatlice izledi.

- Tom regarda le sol.
- Tom a regardé le sol.

Tom yere baktı.

Elle regarda la photo pour se rafraîchir la mémoire.

O, hafızasını tazelemek için resme baktı.

Tom regarda Mary et lui fit un clin d'œil.

Tom Mary'ye baktı ve sonra ona göz kırptı.

Tom regarda avec consternation la tache sur sa chemise.

Tom gömleğindeki lekeye şaşkınlık içinde baktı.

- Tom a regardé à nouveau.
- Tom regarda à nouveau.

Tom tekrar baktı.

- Tom regarda en arrière.
- Tom a regardé en arrière.

Tom geriye baktı.

- Tom regarda de près.
- Tom a regardé de près.

Tom yakından izledi.

Il prit un miroir et se regarda la langue.

Bir ayna aldı ve diline baktı.

Tout le monde le regarda comme s'il était fou.

Herkes bir deli gibi ona baktı.

Elle le regarda et sut qu'il était en colère.

Ona baktı ve onun kızgın olduğunu biliyordu.

- Tom regarda Mary danser.
- Tom a regardé Mary danser.

Tom Mary'nin dans etmesini izledi.

Tom me regarda triomphant et dit : « Échec et mat. »

Tom bana zafer kazanmışçasına baktı ve "Şah ve Mat." dedi.

- Tom a regardé dans le frigo.
- Tom a regardé dans le frigidaire.
- Tom regarda dans le frigidaire.
- Tom regarda dans le réfrigérateur.

Tom buzdolabına baktı.

Mais une semaine après les funérailles, elle regarda sa photo

Ancak cenazeden bir hafta sonra bu resme baktı

- Papa a regardé maman l'air ébloui.
- Papa regarda maman timidement.

Baba, anneye utangaç bir şekilde baktı.

Elle me regarda avec des larmes coulant de ses joues.

Yanaklarından aşağı akan gözyaşlarıyla bana baktı.

Il regarda autour de lui, mais ne put voir personne.

Etrafına bakındı fakat hiç kimseyi göremedi.

Tom regarda autour de lui, mais Marie était déjà partie.

Tom etrafına baktı, ama Mary zaten gitmişti.

- Elle me regarda et rit.
- Elle m'a regardé et a ri.

O bana baktı ve güldü.

- Il regarda le ciel.
- Il leva les yeux vers le ciel.

O, gökyüzüne baktı.

- Il regarda le plafond.
- Il leva les yeux vers le plafond.

O, tavana baktı.

Jim regarda à droite et à gauche avant de traverser la rue.

Jim caddeyi geçmeden önce sağa ve sola baktı.

- Il m'a regardé d'un air suspicieux.
- Il me regarda d'un air suspicieux.

O bana şüpheyle baktı.

- Elle m'a regardé d'un air suspicieux.
- Elle me regarda d'un air suspicieux.

O bana kuşkuyla baktı.

- Tom le regarda de plus près.
- Tom l'a regardé de plus près.

Tom ona daha yakından baktı.

- Elle le regarda tracer un dessin.
- Elle l'a regardé tracer un dessin.

O, onun bir resim çekişini izledi.