Examples of using "Minuscule" in a sentence and their turkish translations:
Bu çok küçük.
Sadece biraz bahçemiz var.
Dünyamız evrenin sadece küçük bir parçasıdır.
Benim evim küçücük.
Doğuştan öfkeli, binlerce leşi olan, neredeyse görünmez, ufak bir gulyabani.
Bu ufak çekirge faresi, akrepten uzak dursa iyi eder.
Bu ufak, erkek tungara kurbağası sadece bir yüksük boyutunda.
yani aslında o küçücük ağızlarla tek tek üst üste konularak
Avustralya’yı ziyaret edene kadar, Japonya’nın ne kadar küçük olduğunu anladım.
Tüm Dünya'da aynı sorun var. Gözle görünmeyen küçücük virüs sonumuzu hazırlıyor.
iki adam rekor kıran ve meşakkatli bir şekilde 14 gün boyunca küçük bir uzay aracında Dünya'nın etrafında döndüler.