Examples of using "Seulement" in a sentence and their turkish translations:
Ama olay şu ki
Sadece bir yol.
sadece bir kısmını
Sadece yardım etmeye çalışıyordum.
- Yalnızca sana yardım etmek istiyorum.
- Size yalnızca yardım etmek istiyorum.
Sadece sana yardım etmeyi diliyorum.
Keşke daha fazla arkadaşım olsa.
Sadece sabırlı olmak zorundayız.
Sadece seninle konuşmak istedim.
Sadece mutlu olmak istiyorum.
Keşke biraz daha spontan olsam.
Sadece üç ilaçla
bu sadece suçlar için.
Daha iki nesil önce olmayan bu kasaba
Maliyeti sadece 10,00 dolar!
- Keşke yapabilsem.
- Keşke yapabilsem!
Sadece bakıyorum, teşekkür ederim.
Biz sadece arkadaştık.
Sadece yardım etmek istiyorum.
Sadece okumak istiyorum.
O sadece bir kitap.
Bu sadece onun hayal gücü.
Sadece beş bin yenim var.
Ben sadece bunu biliyorum.
Sadece biraz havaya ihtiyacım vardı.
Sadece arkadaş canlısı olmaya çalışıyordum.
Sadece kendim oluyorum.
Bu sadece senin hayal gücün.
Bu sadece bir telefon.
- Keşke bilsem.
- Keşke bilseydim!
Sadece pazartesi.
Keşke o doğru olsa!
Tom sadece bir başlangıç düzeyinde.
Sadece para hakkında mı?
Sadece çalışanlar.
Keşke tavsiyene uysaydım!
Keşke o şimdi seni görebilse.
Keşke o seni şimdi görebilse.
Ama neden ancak o zaman?
Profesyonel komedyenlik için
Sadece savunma yapıyorum,
Oğlan ancak üç yaşındaydı.
Keşke bilseydi!
Sadece on üç kişi mi? O kadar mı?
Şimdi sadece ısınıyorum.
Yalnızca kütüphanede çalışırım.
- Senin gerçekten yardıma ihtiyacın var.
- Sadece yardıma ihtiyacın var.
Bu kahve yalnızca ılıktır.
Ben sadece cevaplar istiyorum.
Sadece konsantre olman gerekiyor.
Sadece bir dakikaya ihtiyacım vardı.
Ben sadece Tom'a yardım etmek istedim.
Keşke o kadar kolay olsa.
Tom sadece kendisi oluyor.
Bu sadece benim kişisel görüşüm.
Tom'un yiyeceği tek şey meyvedir.
O sadece üç dolar değer.
Bu onay sadece geçici süreliğine.
Keşke daha genç olsam.
Sadece soruma cevap ver.
Bu sadece konuşma tarzı.
O sadece kişisel bir görüş.
Tom yalnızca otuz yaşında.
Ben sadece birkaç bozuk para çaldım.
- Sadece çok çalışmak zorundasın.
- Tek yapman gereken şey çok çalışmak.
Onun sadece 100 doları vardı.
Eve yalnızca kahve içer.
Sadece çay nasıl alınır?
Gidiş dönüş mü? Sadece tek yön.
Ben sadece gerçeği söylüyorum.
Ben sadece elma gördüm.
Sadece sana birkaç soru sormak istiyorum.
- Sadece onun mümkün olmasını diliyorum.
- Keşke o mümkün olsa.
Sadece bankaya kadar koşacaklar.
Sadece beni sevip sevmediğini bilmek istiyorum.
Sizinle ilgili soracak sadece bir şeyim var.
ve bu çadır sadece üç kişilikti.
Yani, çok hızlı bir şekilde etki göstermesinin yanında
Umut ancak o zaman ortaya çıkar.
bölge sadece hasta değil,
bizim tatmamızı sağladılar.
Harvard sadece dört kez kazandı.
Üstelik sadece 3 yaşındayken.
Buna sadece okuma testleri değil,
ancak sadece yirmi milyon öğrenci kayıtlı.
Ancak sadece o da değil! Bu hiyerarşik yapılar
Keşke tavsiyenizi dinleseydim.
Keşke bir bahçemiz olsaydı!
Keşke İngilizce konuşabilsem.
Keşke yağmur yağmasa.
Keşke Fransızca konuşabilsem.
- Sen bana sadece elli sent verdin.
- Sen bana yalnızca elli sent verdin.
Seni yalnızca on dakika bekleyebilirim.
Keşke o burada olsaydı.
Biz sadece doktorculuk oynadık.