Examples of using "M'empêcher" in a sentence and their turkish translations:
Hiç kimse beni oraya gitmekten alıkoyamaz.
Üzgünüm, ona yardım edemedim.
Gülümsemekten başka çarem yoktu.
- Ben kendimi gülmekten alamadım.
- Elimde olmadan güldüm.
- Gülmemek elimde değildi.
hayatımın böylesine önemli bir kısmını paylaşmamak
Yine de fark etmeden edemediğim şey
- Ağlamadan duramıyorum.
- Ağlamamak elimde değil.
Uykuya dalmak elimde değildi.
susamaktan kendimi alamıyorum
Onun hakkında düşünmeden edemiyorum.
Kendimi düşünmekten alamıyorum.
Kimse oraya gitmeme engel olamaz.
Kendimi gülmekten alamıyorum.
Kendimi esnemekten alamadım.
İster istemez bir parça sorumlu hissediyorum kendimi.
İster istemez biraz rahatladım.
Puding yemeye karşı koyamıyorum.
Kendimi ona gülmekten alamıyorum.
Ona gülmemek elimde değil.
Tom beni onu yapmaktan durduramaz.
- Kahkahayla gülmek elimde değildi.
- Elimde olmadan kahkahayla güldüm.
Onun yeteneğine hayran olmamak elimde değil.
Geleceği düşünmeden edemiyorum.
Yaptığın salaklık karşısında kendimi gülmekten alamıyorum.
Çılgınlığınıza gülmemek elimde değil.
Fıkraya gülmemek elimde değil.
Onun için üzülmekten kendimi alamadım.
Onunla alay etmemek elimde değil.
Onun saç tıraşına gülmekten kendimi alamadım.
- Yardım edemiyorum ama bir şeyi unutmuşum gibi hissediyorum.
- Elimde değil, sanki bir şeyi unutmuşum gibi hissediyorum.
Birçok hatalarına rağmen onu sevmekten kendimi alamıyorum.
O hikayeyi duyduğumda gülmekten kendimi alamadım.
Kız için üzülmemek elimde değil.
Bazen duyguları göstermemek elimde değil.
Onun şakalarına gülmeden edemiyorum.
Bir şeyin oldukça doğru olmadığını hissetmeden geçemeyeceğim.
Onun saç kesimine gülmemek için kendimi tutamadım.
Haberi duyduğumda hayal kırıklığına uğramaktan kendimi alamadım.
Sadece senin hakkında endişelenmemek elimde değil.
Babamın hâlâ sağ olduğunu düşünmeden edemiyorum.
- Oğlumun hâlâ hayatta olduğunu düşünmek elimde değil.
- Oğlumun hâlâ hayatta olduğunu düşünmeden edemiyorum.
Kazada ebeveynlerini kaybetmiş kıza başsağlığı bile dileyemedim.