Examples of using "Incapable" in a sentence and their turkish translations:
Önleyemedim.
O hareket edemedi.
O, onunla konuşamadı.
Ben onu yapamam.
bunalmış ve fonksiyonunu yitirmiş.
Piton gece göremediğinden...
Yemek pişirmeye yeteneğim yok.
O yüzemiyor gibi görünüyor.
ve doğrulamadım.
Görünüşe göre o yüzemiyor.
O bunu yapamaz.
Maalesef o onu yapamaz.
O bir araba satın alamaz.
Ben Tom'u kurtaramadım.
Tom onu yapamaz gibi görünüyor.
Bunu yapamam.
Konsantre olabilecek bir durumda değilim.
Zıtlıkları uzlaştıramam
O, araba kullanamaz.
Sen yüzebilirsin ama ben yüzemem.
İnsan ölümden kaçamaz.
Bir keresinde "Hıristiyanlık karşıtlarına" yani Katoliklere
O, onun ne söylediğini anlamayı olanaksız buldu.
Onun yüzüne bakamadım.
Tom bana ne yapacağımı söyleyemez.
Tom gözlerini Mary'den alamadı.
- O şarkının ismini hatırlayamamıştım.
- O şarkının ismini hatırlayamıyordum.
- O şarkının ismini hatırlayamadım.
Atın üzerinde dik duramadım,
O, gerilimle başa çıkamıyor.
Tom normal olarak diğer insanlarla geçinemiyor gibi görünüyor.
Duvarların içinden göremem.
O, onunla evlenme ümitlerinden tamamen vazgeçemedi.
Tom hiçbir yere tek başına gitmez.
Tom sorunun ne olduğunu düşünemedi.
Soruma cevap veremedi.
Ben çok yorgundum ama buna rağmen uyuyamadım.
İnsan, hayal edilmesi imkansız olan şeyleri yapabilir.
Bir bebek kendisine bakamaz.
O şarkı söyleyemez.
O, şarkı söyleyemez.
Şarkı söyleyemem.
Problemi henüz çözemedim.
O, akademik işlerine konsantre olamaz.
Tom sorunu halledemiyor gibi görünüyor.
Teknolojinin başaramadığı şeyi onların illüzyonları başarıyor.
Profesör ne demek istediğimi anlayamadı.
O, yalnız başına bir şey yapamaz.
Tom çok hata yapmadan Fransızca konuşamıyor.
O konuşamadığı için onu bir parça kağıda yazdı.
Ben dışarı gidemedim.
Tom kendini sakinleştiremediği için odasında dolanıyordu.
O, onu yapamaz.
Kedi bunu yapamaz.
Polis kadından bir şey alamadı.
- Windows ile birlikte eklentilere sahip olmak zorundasın yoksa senin dosyalarını okumaz.
- Windows'la birlikte eklentilere sahip olmak zorundasınız yoksa sizin dosyalarınızı okumayacaktır.
Ne olduğunu açıklayamaz.
O ne olduğunu açıklayamaz.
Tom, pahalı şarap ve ucuz şarap arasındaki farkı söyleyemez.
O, kendine bakamaz.
- Kahveyi şekersiz içemem.
- Kahvemde şeker olmadan yapamam.
- Ben şekersiz kahve içemem.
Tartışmaya katılamadı.
Tom asla tekrar yürüyemeyebilir.
Ne olduğunu açıklayamıyorum.
Sen ata binemezsin.
O, fikirlerini öğrencilere açıklayamadı.
Annem hasta olduğu için geçen cumartesi evden ayrılamadım.
Tom, 2.30'a raporu bitiremeyeceğini biliyordu.