Examples of using "Désespérément" in a sentence and their turkish translations:
Kaçmak konusunda umutsuzdu.
O, umutsuzca âşık.
Yardım için gerçekten umutsuzdum.
Umutsuzca paraya ihtiyacı vardı.
Bir arabaya son derece ihtiyacım var.
Ümitsizce sessiz bir yer arıyor.
Onun son derece paraya ihtiyacı vardı.
Tom ona umutsuzca âşık olmuştu.
Dan yardıma muhtaçtı.
Gönüllülere son derece ihtiyaç vardır.
Tom'un son derece bir tatile ihtiyacı var.
yapabileceğim her şeyi yaptım.
Fakat gittiğim yetimhanelerden biri, son derece fakirdi.
Onlar Avrupa'ya ulaşmak için umutsuzdu.
Ellili yaşlardaki bu baba can havliyle kaçmaya çalışıyor.
Tom Mary'nin söylediğinin doğru olduğuna umutsuzca inanmak istiyor.
Ancak Avusturyalılar, kırılgan köprüleri yıkmak için nehirden aşağıya engeller indirirken,
- çaresizce ihtiyaç duyduğu, ancak yetersiz kalan bir nitelik.
Peki virüslü marketlere mi gideceğiz? Yoksa paramız kalmadığı için çaresiz bir şekilde devletten medet mi umacağız?