Translation of "Avait" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Avait" in a sentence and their turkish translations:

avait une atmosphère, avait de l'eau

bir atmosferi vardı suyu vardı

Tenzing avait…

Tenzing...

- Ça avait l'air frais.
- Il avait l'air frais.
- Elle avait l'air fraîche.

Taze görünüyordu.

- Tom avait beaucoup d'amies.
- Tom avait beaucoup d'amis.

Tom'un birçok arkadaşı vardı.

- Il n'y avait personne.
- Il n’y avait personne.

Hiç kimse yoktu.

- Tom avait deux choix.
- Tom avait deux possibilités.

Tom'un iki seçeneği vardı.

- Ça avait l'air amusant.
- Ça avait l'air drôle.

O komik görünüyordu.

- Ton père avait raison.
- Votre père avait raison.

Baban haklıydı.

- Tout avait l'air joli.
- Tout avait l'air agréable.

Her şey güzel görünüyordu.

Il avait honte des notes qu'il avait obtenu.

Aldığı notlardan utandı.

L'adrénaline avait disparu.

Adrenalin gitmişti.

avait encore multiplié

tekrar çoğalmıştı

avait déjà dit

söylemişti bile çoktan

Il avait neigé.

Kar yağmıştı.

Il avait soif.

O susamıştı.

Tom avait raison.

Tom haklıydı.

Tom avait chaud.

Tom sıcaktı.

Mary avait peur.

Mary korkmuştu.

Elle avait sommeil.

O uykuluydu.

Il avait faim.

O açtı.

Tom avait peur.

Tom korkuyordu.

Susanne avait peur.

Susan dehşete kapılmıştı.

Elle avait raison.

Haklıydı.

- J'admis qu'il avait raison.
- J'ai admis qu'il avait raison.

Onun haklı olduğunu kabul ettim.

- J'admis qu'elle avait raison.
- J'ai admis qu'elle avait raison.

Onun haklı olduğunu itiraf ettim.

Il avait dit qu'il avait vu le film avant.

Resmi daha önce gördüğünü söyledi.

Il avait l'air de quelqu'un qui avait beaucoup d'argent.

Paraya çok ihtiyacı olan biri gibi görünüyor.

- Il avait l'air bien.
- Il avait l'air en bonne santé.

O iyi görünüyordu.

- Je pensais qu'il avait décédé.
- Je pensais qu'il avait péri.

Onun öldüğünü düşündüm.

- Il n'y avait rien.
- Il n'y avait rien là-bas.

Orada bir şey yoktu.

- J'ai remarqué qu'il avait arrêté.
- Je remarquai qu'il avait arrêté.

Onun durduğunu gördüm.

- Ça avait l'air de fonctionner.
- Ça avait l'air de marcher.

İşe yaramış gibiydi.

- Tom avait besoin de nourriture.
- Tom avait besoin de manger.

Tom'un yiyeceğe ihtiyacı vardı.

- Tom avait besoin de toi.
- Tom avait besoin de vous.

Tom'un size ihtiyacı vardı.

- Il y en avait assez.
- Il y en avait suffisamment.

Yeterince vardı.

- Il y avait des survivants.
- Il y avait des survivantes.

Yaşayanlar vardı.

- Il y avait un éclair.
- Il y avait des éclairs.

Şimşek çaktı.

- Qui avait-il en tête ?
- Il avait qui en tête ?

Onun aklında kim var?

On avait nos iPhone,

iPhone'larımız vardı,

Elle avait juste peur.

O sadece korktu.

Adam Smith avait raison.

Adam Smith haklıydı.

Le travail avait commencé

Çalışmalar başlamıştı

avait un pôle magnétique

manyetik kutbu vardı

Il en avait marre.

Bıkmıştı.

Tout l'argent avait disparu.

Tüm para bitti.

Il avait l'air honnête.

O dürüst görünüyordu.

Il avait d'étranges pensées.

O, garip düşünceleri düşünüyordu.

Tom avait probablement raison.

Tom büyük olasılıkla haklıydı.

Tom avait l'air surpris.

Tom şaşırmış görünüyordu.

Elle avait l'air triste.

- O, üzgün ​​görünüyordu.
- Üzgün görünüyordu.

Il avait le moral.

O iyi bir ruh hali içerisindeydi.

Elle avait mal partout.

Onun her tarafı ağrıyordu.

Il avait de l'ambition.

Onun hırsı vardı.

Tom avait l'air perplexe.

Tom şaşkın görünüyordu.

Malheureusement, Nancy avait raison.

Maalesef, Nancy haklıydı.

Cela avait l'air mauvais.

Bu kötü görünüyordu.

Tom avait l'air horrifié.

Tom dehşete kapılmış görünüyordu.

Il avait l'air furieux.

O kızgın görünüyordu.

Tom avait l'air dégoûté.

Tom iğrenmiş görünüyor.

Tom avait l'air contrarié.

Tom üzgün görünüyordu.

Tom avait l'air triste.

Tom üzgün görünüyordu.

Elle avait l'air folle.

O deli görünüyordu.

Il avait l'air sage.

O akıllı görünüyordu.

Elle avait du cœur.

O iyi kalpliydi.

Il n'y avait personne.

Görünürde kimseler yoktu.

Tom en avait trois.

Tom onlardan üçüne sahipti.

Tom avait l'air malheureux.

Tom mutsuz gibi görünüyordu.

Tom avait l'air intéressé.

Tom ilgili görünüyordu.

Elle avait l'air seule.

O yalnız görünüyordu.

Elle avait l'air ravissante.

O büyüleyici görünüyordu.

Il avait un chien.

Onun bir köpeği vardı.

Tom avait un chat.

Tom'un bir kedisi vardı.

Bref, il avait tort.

- Velhasıl, hatalıydı.
- Kısacası, hatalıydı.
- Velhasıl, hata yapmıştı.
- Kısacası, hata yapmıştı.

Tout avait été prévu.

Bunun hepsi planlandı.

Quel âge avait-il ?

O kaç yaşındaydı?

Avait-il des ennemis ?

Onun hiç düşmanı var mıydı?

Il avait une fille.

Onun bir kızı vardı.

Ça avait l'air réel.

O gerçek görünüyordu.

Marie avait un chat.

Marie'nin bir kedisi vardı.

Ça avait l'air atroce.

O korkunç görünüyordu.

Tom avait besoin d'espoir.

Tom'un umuda ihtiyacı vardı.

Tom avait besoin d'eau.

Tom'un suya ihtiyacı vardı.

Tom avait l'air inquiet.

Tom endişeli görünüyordu.

Tom avait trente ans.

Tom otuz yaşındaydı.

Tom n'en avait aucun.

Tom'un hiç yoktu.

Tom avait probablement faim.

Tom muhtemelen acıkmıştı.

Tom avait l'air embarrassé.

Tom mahcup görünüyordu.

Tom avait un couteau.

Tom'un bir bıçağı vardı.

Tom avait une arme.

Tom'un bir silahı vardı.

Tom avait l'air impressioné.

Tom etkilenmiş görünüyordu.

Il avait 50 dollars.

Onun elli doları vardı.

Il avait treize ans.

13 yaşındaydı.

Il avait l'air déconcerté.

Şaşkın görünüyordu.