Translation of "D'abord" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "D'abord" in a sentence and their turkish translations:

- Faisons ça d'abord.
- Faisons ceci d'abord.

Önce bunu yapalım.

Tout d'abord,

Şimdi, ilk olarak

D'abord, contextualisons.

Öncelikle biraz bağlam.

Mangeons d'abord.

Önce yemek yiyelim.

Toi d'abord.

Önce sen.

Réfléchis d'abord !

Önce düşün!

- Répondez-nous d'abord.
- Donnez-nous d'abord votre réponse.

Önce bize cevap ver.

- Buvons un verre d'abord.
- Prenons un verre d'abord.

Önce bir içki içelim.

Tout d'abord : arrêtez.

İlk olarak durun.

Mais descendons d'abord.

Ama önce aşağı inelim. Pekâlâ.

Vas-y d'abord.

Siz önce gidin.

Les femmes d'abord.

Önce bayanlar.

- Lis ça d'abord.
- Lisez ceci en premier.
- Lisez ceci d'abord.

Önce bunu okuyun.

- Lave-toi d'abord les mains.
- Lavez-vous d'abord les mains.

Önce ellerini yıka.

Un doit d'abord tomber,

birinin önce düşmesi gerek,

D'accord, mais dînons d'abord.

Tamam ama önce akşam yemeği yiyelim.

Où vas-tu, d'abord?

Nereye gidiyorsun?

D'abord, parlons de Tom.

Önce, Tom'dan bahsedelim.

Veuillez d'abord regarder cette vidéo

lütfen önce o videoyu izleyin

Vous oublierez d'abord votre date

önce tarihini unutturacaksın

D'abord regardons cette célèbre photo.

Önce şu ünlü fotoğrafa bakalım.

Veuillez d'abord remplir ce formulaire.

Öncelikle bu formu doldurun, lütfen.

Viens d'abord, on parlera après.

Önce gel, sonra konuş.

Je dois finir ça d'abord.

- Önce bunu bitirmeliyim.
- Önce bunu bitirmem gerekiyor.
- Önce bunu bitirmek zorundayım.

Laisse-moi lui parler d'abord.

Önce onunla konuşayım.

D'abord la France, puis l'Irak.

Önce Fransa, sonra Irak.

Laisse-moi tout d'abord l'inspecter.

Hele bir yoklayayım.

D'abord, il y a le cadre,

Öncelikle, bir kurgu,

D'abord nous devons repenser le problème.

İlk olarak, sorun hakkındaki anlayışımızı yeni bir çerçeveye oturtmalıyız.

D'abord, ma famille et mes amis.

Öncelikle ailem ve arkadaşlarım.

D'abord, on utilise une lampe UV.

İlki, basit bir UV ışığı kullanmak.

Mais je dois d'abord commencer l'histoire

Ama önce hikâyeye,

Il voulait d'abord conduire à Batoumi

Batum'a önce arabayla gitmek istedi

Commençons par la question environnementale d'abord

Önce çevre mevzusundan başlayalım isterseniz

Tout d'abord, je dois dire ceci.

Her şeyden önce, bunu sana söylemeliyim.

Je dois d'abord finir ce travail.

İlk önce bu işi bitirmeliyim.

Nous devons d'abord finir nos devoirs.

Önce ev ödevimizi bitirmeliyiz.

Je veux d'abord manger du gâteau.

Ben ilk önce biraz pasta yemek istiyorum.

Je veux d'abord laver la vaisselle.

İlk olarak yıkanmak istiyorum.

Il me faut d'abord un verre.

Önce bir içkiye ihtiyacım var.

Les femmes et les enfants d'abord !

İlk önce kadınlar ve çocuklar!

Il faut d'abord choisir le nom.

Önce isim seçmek zorunda.

Le travail d'abord, ensuite le réconfort.

Zevkten önce iş.

Prenons une tasse de thé d'abord.

Önce bir fincan çay alalım.

Mais voyons d'abord quel est le problème,

Ancak önce problemin ne olduğunu konuşalım.

Pourquoi tout d'abord nous nous comportons ainsi.

neden bu şekilde davrandığımız.

D'abord, rendez la couleur vive et lumineuse.

Pekala, öncelikle rengi parlak ve capcanlı yapın

Tout d'abord, l'augmentation du niveau des mers.

İlki deniz seviyesi yükselmesi.

D'abord, un système de noms de domaine,

İlk olarak, bir alan adı sunucusuna,

Tout d'abord, je suis allée sur OkCupid

Önce OkCupid'e girdim

Tout d'abord il faut que j'appelle Jim.

Her şeyden önce, Jim'i ziyaret etmek zorundayım.

D'abord, nous parlerons au docteur Benjamin Burns.

İlk olarak, Dr. Benjamin Burns ile konuşacağız.

Nous devons nous occuper de cela d'abord.

Önce onunla uğraşmak zorundayız.

Tout d'abord, je veux dire la réalité.

Her şeyden önce, gerçeği söylemek istiyorum.

Il ne le croyait pas tout d'abord.

O, ona ilk önce inanmadı.

Il faut d'abord que je lui demande.

Önce ona sormak zorundayım.

C'est ce que j'ai pensé tout d'abord.

Başlangıçta düşündüğüm şey bu.

Tout d'abord, nous devons finir les devoirs.

Her şeyden önce, ödevi bitirmek zorundayız.

Je dois d'abord faire quelque chose d'autre.

Önce başka bir şey yapmam lazım.

- Vas-y d'abord.
- Allez-y.
- Je vous en prie.
- Toi d'abord.
- Vous en premier.
- Je t'en prie.

Siz önce gidin.

Nous concentrons nos efforts d'abord sur les rouges.

Çabalarımızı önce kırmızıya odaklıyoruz.

On doit d'abord déterminer les éléments qui déclenchent

Her şeyden önce, bizi daha az hissettiren bu tetikleyicilerin

Si on ne ferme pas le robinet d'abord.

hiçbir anlamı olmaz.

Ou on essaie de trouver de l'eau d'abord ?

öncelikle suyumuzu mu tazeleyeceğiz?

Mais d'abord, je dois signaler que la crevasse

ama önce belirtmeliyim ki

Tu devrais d'abord en discuter avec tes parents.

Her şeyden önce onu ebeveynlerinle konuşmalısın.

D'abord, je veux manger un peu de gâteau.

Öncelikle biraz kek yemek istiyorum.

Tout d'abord, je voudrais annoncer quelques nouvelles réglementations.

İlk olarak birkaç yeni düzenlemeyi duyurmak istiyorum.

Je suggère que nous changions d'abord de vêtements.

Önce elbiseleri değiştirmemizi öneriyorum.

La Révolution Industrielle eut d'abord lieu en Angleterre.

Sanayi Devrimi ilk defa İngiltere'de ortaya çıkmıştır.

D'abord, les stagiaires sont maladroits dans cette société.

İlk olarak, bu şirketteki stajyerler tuhaflar.

- Ne le critique pas à moins de l'avoir d'abord essayé !
- Ne le critiquez pas à moins de l'avoir d'abord essayé !

Denemeden ahkâm kesme.

SY : Tout d'abord, on voudrait vous poser une question.

Scot Young: Size bir soru sorarak başlamak istiyoruz.

D'abord, un mot au sujet de mes roues fantaisies.

Öncelikle şık aracım hakkında birkaç söz.

Quelle que soit Sainte-Sophie. Mais d'abord, soyons calmes

Ayasofya ne olursa olsun. Ama önce biz bir sakin olalım

Ils ont d'abord torturé le prisonnier puis l'ont tué.

Onlar, tutukluya önce işkence ettiler ve sonra onu öldürdüler.

- D'abord, c'est trop cher.
- Pour commencer, c'est trop cher.

Öncelikle, o çok pahalı.

Oui, elles le peuvent, si on sauve nos écoles d'abord.

ve cevabımız "Evet, kurtarabilirler, eğer önce biz okullarımızı kurtarırsak."

Il nous faut trois choses. D'abord, un matelas au sol.

Üç şey lazım olacak: Öncelikle yeri biraz doldurmalıyız.

Consiste à d'abord veiller au bien-être de ses employés.

öncelikle çalışanlarınızla ilgilenmelisiniz.

Mais d'abord, nous devons nous concentrer sur les choses importantes.

fakat işe doğru şeye odaklanarak başlamamız lazım.

Tout cela étant d'abord apparu dans les esprits des humains.

Hepsi ilk olarak insanların akıllarında tasavvur edildi.

Nous irons d'abord à Hong Kong, et ensuite à Singapour.

Önce Hong Kong'a ve ardından Singapur'a gideceğiz.

D'abord je vais essayer de comprendre pourquoi il pense ainsi.

Öncelikle, onun niçin öyle düşündüğünü anlamaya çalışacağım.

Le capitaine, sa pute, les femmes et les enfants d'abord !

Önce kaptan, onun fahişesi, kadınlar ve çocuklar.

Pour nager, vous devez d'abord apprendre à piétiner dans l'eau.

Yüzme öğrenmek için öncelikle suda yürümeyi öğrenmelisin.

- Tu veux que je me lave d'abord les mains, n'est-ce pas ?
- Vous voulez que je me lave d'abord les mains, n'est-ce pas ?

Önce ellerimi yıkamamı istiyorsun, değil mi?

- Même si on pouvait vivre sur Mars, il faut d'abord y aller.
- Même si on pouvait vivre sur Mars, il faut d'abord s'y rendre.

Mars'ta yaşayabilsek bile, önce oraya ulaşmalıyız.

Je devais d'abord connaître le sujet de la pollution de l'air,

hava kirliliği hakkında bir şeyler öğrenmem gerektiğini biliyordum.

Tout d'abord, la fouille de la sécurité du tribunal les agace.

Öncelikle, adliye güvenliğinden geçerken yapılan aramadan bunalıyorlar.

D'abord ouvert le feu à la tribune puis à la foule

önce kürsüye, daha sonrasında ise kalabalığa yaylım ateşi açtı

Il faut d'abord comprendre comment notre galaxie en est arrivée là.

öncelikle galaksimizin bu hale nasıl geldiğini anlamalıyız.

- Faisons d'abord ceci.
- Faisons ceci en premier.
- Faisons avant tout ceci.

Her şeyden önce bunu yapalım.

D'abord, je vais faire un schéma de mon nouveau site internet.

Önce, yeni internet sitemin bir şemasını çizeceğim.

Nous critiquâmes le photographe de ne pas avoir d'abord sauvé l'enfant.

Fotoğrafçıyı ilk önce çocuğu kurtarmadığı için eleştirdik.