Examples of using "Commun" in a sentence and their turkish translations:
Ortak bir arkadaşımız var.
birlikte çalışmalı,
Burada ortak olan şey,
Tür ismi bayağı ahtapot.
Onun sağ duyusu yok.
sürücü koltuğundayız.
birlikte iklim değişikliğine karşı savaşmalı,
O, sağduyudan yoksundur.
Onların ortak bir şeyi yok.
Onun yaygın bir adı var.
Sağduyudan yoksundur.
Ortak hiçbir şeyimiz yok.
Ortak hiçbir noktamız yoktu.
Buna müştereken sahibiz.
O sağduyudan yoksundur.
O sade görünümlü bir kız.
Çok az ortak yanımız var.
Ortak bir şeyimiz var.
Onunla çok ortak yönüm var.
Bizim ortak çıkarlarımız var.
Sağduyu oldukça nadirdir.
Siz ikinizin çok ortak özelliği var.
Bizim gerçekten çok ortak yönümüz var.
Ortak arkadaşlarımız var.
Sen ve ben ortak bir şeye sahibiz.
Çoğu özelliğimiz ortak.
Tom ve benim ortak yanımız yok.
Fakat hiç ortak bir yönümüz yok.
Onunla ortak hiçbir şeyim yok.
Onunla ortak bir şeyim yok.
Bizim çok ortak yanımız yok.
Kurşun yaygın bir çevre kirleticidir.
Onlarla ortak bir şeyim yoktu.
Bizim ortak başka bir şeyimiz var.
Onun onunla ortak bir yanı yoktu.
Tom ve Mary'nin birçok ortak yanı var.
Ortak çok şeyimiz var.
Onların hepsinin ortak neyi olduğunu merak ediyorum.
tanıma göre doğru olmalı.
Bizim geleceğimiz onların elinde.
çok ortak yanları yokmuş gibi görünüyorlar.
Sanırım bir sürü ortak noktamız var.
Irkçılık birçok toplumda yaygındır.
Tom ve Mary'nin neredeyse ortak hiçbir şeyi yok.
Seninle çok ortak yanım var.
Unut gitsin. Sonuçta o bizim ortak arkadaşımız.
Biz bazen "sağduyu oldukça nadirdir" deriz.
Onunla çok ortak noktam yok.
Sanırım ortak yanımız var.
Ayrı hesapların mı yoksa ortak hesabın mı var?
- Bizim ulaşıma ihtiyacımız var.
- Bizim taşımacılığa ihtiyacımız var.
Nadir bir isim.
Bu ikisinin çok az ortak yanı var.
Tom ve Mary'nin gerçekten pek ortak noktası yoktur.
sadece hepinize güveniyorum.
İkiz olmalarına rağmen, onların çok az ortak ilgi alanları var.
Dünyadaki bütün insanlar ortak bir atanın soyundan gelirler.
toplu taşiıma yerine kendi arabanı kullanmak,
Buralarda hiç toplu taşıma yoktur.
Düşündüğümden daha fazla ortak yönlerimiz var.
Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.
kahkahayı ortak alanlar dışındaki yerlerde sıradan bir şey yapmaya başladık.
Ortak varlık satılamaz, başkasına verilemez
Teknoloji hızla değişir demek bilinen gerçeği dile getirmektir.
Ondan vazgeçtim. İrlandalı rahip ve Kongolu cadı doktorun ortak neyi var?
Senin ve benim ortak çok şeyimiz olduğuna dair içimde bir his var.
Aşağılık kompleksleri düşündüğümüzden daha yaygındır.
Ortak yönleri olmadığı için Tom ve Mary birbirleriyle geçinmiyor.
Havuz mahallede tüm çocuklar tarafından ortak kullanılır.
Onunla ortak hiçbir şeyi yok.
Biz maymunlardan evrim geçirmedik. Ortak bir atayı paylaşıyoruz.
Onların ortak amacı projeyi başarılı yapmaktı.
Sağ duyu çok yaygın değil.
o hâlde dünya genelindeki insanlarla ortak bir noktanız var.
tamamen olağandışı idi. Bugün , dünyanın şu anda bağımlı olduğu ve on yıllar önceki petrol keşif
Birçok insan işe gitmek için toplu taşıma araçlarına bağımlı.
Bugünlerde Amerika ile ortak gerçekten her şeyimiz var, elbette dil hariç.
Sanırım senin ve Tom'un senin kabul etmek istediğinden daha çok ortak yönünüz var.
Olgun insanlar fikirler hakkında konuşur, aydınlar gerçekler hakkında, ve sıradan insanlar da ne yedikleri hakkında konuşurlar.
Son zamanlarda, İsrail ve İran'ın ortak çok az şeyi var fakat Esperanto onlardan biridir.
Boşanmalar, boşanan çiftlerin ortak arkadaşlarını zor durumda bırakabilir, özellikle de ayrılık sert ve tantanalı olmuşsa.
Bir şeyi açıklığa kavuşturalım. Sen ve ben arkadaş değiliz. Biz ortak bir düşmana karşı müttefikiz.
Eğitim yaptığın okulda yazı yazmanın yanı sıra sağduyuyu öğretmediler mi?
Fil ve zürafanın ortak ataları olmasaydı biri onların boyunlarında tam eşit sayıdaki omurgaya sahip olduklarını muhtemelen nasıl fark edebilirdi?
Bütün harika liderlerin genelde tek bir karakteristik özelliği vardır: kendi zamanlarındaki halklarının en büyük endişesine açıkça karşı koymak. Daha fazlası değil, sadece bu, liderliğin esasıdır.