Translation of "Avenir" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Avenir" in a sentence and their turkish translations:

- Pense à ton avenir.
- Pensez à votre avenir.

Geleceğin hakkında düşün.

- Vous avez un avenir.
- Tu as un avenir.

Senin bir geleceğin var.

J’imaginais mon avenir.

Geleceğimi hayal ediyordum.

- Un brillant avenir vous attend.
- Un brillant avenir t'attend.

- Parlak bir gelecek sizi bekliyor.
- Parlak bir gelecek seni bekliyor.

- Parlons sérieusement de ton avenir.
- Parlons sérieusement de votre avenir.

Senin geleceğin hakkında ciddi bir konuşma yapalım.

- Tu as un brillant avenir.
- Vous avez un brillant avenir.

Parlak bir geleceğin var.

Leurs espoirs, leur avenir.

aheste aheste bahsetmiş olmalı.

Un grand avenir l'attend.

Onun önünde büyük bir gelecek uzanıyor.

Pense à ton avenir.

Geleceğin hakkında düşün.

Ton avenir commence aujourd'hui.

Senin geleceğin bugün başlıyor.

Un brillant avenir t'attend.

Parlak bir gelecek seni bekliyor.

- Tu devrais penser à ton avenir.
- Vous devriez penser à votre avenir.

Geleceğin hakkında düşünmelisin.

- Nous nous faisons du souci pour votre avenir.
- Nous nous inquiétons de votre avenir.
- Nous nous inquiétons de ton avenir.
- Nous nous faisons du souci pour ton avenir.

Biz geleceğin hakkında endişe duyuyoruz.

Nous façonnons notre avenir commun.

sürücü koltuğundayız.

à rêver de notre avenir.

ve geleceğimiz hakkında hayal kurmayı öğrettiği için.

Prêt à bâtir un avenir

bir gelecek inşa etmeye hazır olduğunuzu

Nous devons sauver notre avenir

Geleceğimizi kurtarmamız lazım

Changeant dramatiquement notre avenir climatique.

ve gelecekteki iklimimizi büyük ölçüde değiştirir.

Il a un avenir brillant.

O, parlak bir geleceğe sahiptir.

Elle s'inquiète pour son avenir.

Geleceği için endişelidir.

Je m'inquiète pour mon avenir.

Geleceğimden endişe ediyorum.

Un brillant avenir vous attend.

Parlak bir gelecek sizi bekliyor.

Les enfants sont notre avenir.

Çocuklar bizim geleceğimiz.

Tu dois préparer ton avenir.

Gelecek için hazırlanmalısın.

Tom a un brillant avenir.

Tom'un parlak bir geleceği var.

Tu as un brillant avenir.

Parlak bir geleceğin var.

Loin des sentiers battus sans avenir.

rahatlık alanınızdan çıkmanızı istiyorum.

Un brillant avenir s'offre devant lui.

O önünde parlak bir geleceğe sahip.

Tom est inquiet pour son avenir.

Tom geleceği hakkında endişeli.

Nous parlions souvent de notre avenir.

Sık sık geleceğimiz hakkında konuşurduk.

- Votre souhait se réalisera dans un proche avenir.
- Ton souhait se réalisera dans un proche avenir.

İsteğiniz yakın gelecekte gerçekleşecek.

Et ils sonnent l'alarme pour leur avenir.

ve bunlar gelecekleri için alarm sinyalleri veriyorlar.

Mais ils représentent 100% de notre avenir.

Ama geleceğimizin ise yüzde 100'ü onlar.

Notre objectif est de sauver notre avenir

Amacımız geleceğimizi kurtarmak

Elle est promise à un brillant avenir.

O parlak bir geleceğe sahiptir.

Décide-toi ! Il s'agit de ton avenir !

Sen karar veriyorsun! Senin geleceğin!

- Je suis vraiment concerné par votre avenir.
- Je me fais vraiment du souci à propos de ton avenir.

Geleceğin hakkında gerçekten endişeliyim.

- Avez-vous l'impression que votre avenir est sans espoir ?
- As-tu l'impression que ton avenir est sans espoir ?

Geleceğinize dair bir umudunuz yok mu?

Ce sont des investissements pour à notre avenir.

Bunlar, gelecek için yatırım.

Ils tiennent notre avenir commun entre leurs mains.

Bizim geleceğimiz onların elinde.

Tout est pour nous et pour notre avenir

Her şey onlar, bizim ve geleceğimiz için

Ces problèmes seront résolus dans un proche avenir.

Bu problemler yakın gelecekte çözülmüş olacak.

Le plan sera exécuté dans un proche avenir.

Yakın gelecekte plan uygulanacak.

Ton rêve se réalisera dans un avenir proche.

- Hayalin yakında gerçekleşecek.
- Hayalin yakında gerçek olacak.

C'est donc une perspective plus belle de votre avenir.

Yani, umduğundan daha pembe bir gelecek sunar.

Mais il nous faut une vision d'un avenir meilleur --

Fakat daha iyi bir gelecek vizyonuna ihtiyacımız var.

Ma mère est anxieuse à propos de mon avenir.

Annem geleceğim için endişeli.

Et d’obscurcir notre vision d'un avenir meilleur et plus prometteur.

ve daha iyi ve parlak bir gelecek görüşümüzü karartmasına izin verdik.

Que nous soyons en route vers un avenir sans travail.

gösteren bu günlerde pek çok geçerli kaygı var.

Après l'université, elle était libre de décider de son avenir.

Üniversiteden sonra, kaderini seçmekte özgürdü.

Il n'est pas étonnant que les filles s'inquiètent de leur avenir.

Yani kızların gelecekle ilgili kaygılarına şaşırmamak gerek.

Des idées qui donneront aux jeunes une chance pour leur avenir.

Gençlere gelecekleri için savaşma şansı tanıyacak fikirler.

Elles sont si enthousiastes, elles ont de l'espoir pour leur avenir.

öyle heyecanlılar ve geleceğe öyle umutla bakıyorlar ki.

J'espère commencer à apprendre votre belle langue dans un proche avenir.

Ben yakın gelecekte senin güzel dilini öğrenmeye başlamayı umuyorum.

Dans un avenir proche, vous serez largement informés sur ce sujet.

Kısa süre içerisinde, size bu konuyla ilgili açıklama yapılacak.

Je ne peux pas ne pas être concerné par ton avenir.

Senin geleceğine ilgisiz kalamam.

Car il y a plusieurs chemins entre votre présent et votre avenir.

çünkü bugününden yarınına farklı rotalar var, değil mi?

avenir qui éloignera les Emirats. Alors que les États élaborent des plans

Emirates'i çok uzağa götürecek olan gelecek. Devletler , kamu gelirini artırmak

- Mon avenir est entre vos mains.
- Mon futur est entre tes mains.

Benim geleceğim sizin ellerinizde.

Et portant presque une cape pour voler vers son avenir de super-héros.

neredeyse süper ötesi geleceğine peleriniyle uçarak süzülen bir kahraman.

Soit il obtient des informations privilégiées, soit il vient du bon avenir, disent-ils

Ya içeriden bilgi alıyor ya da dedikleri doğru gelecekten geliyor

Bel avenir pour les EAU avec Investissements étrangers importants et de plus en plus d'

ve BAE için büyük bir gelecek öngören ülkede umut verici bir ekonomik ortamla destekleniyor.

Aménagez votre avenir, car c'est là que vous allez passer le reste de votre vie.

Geleceğini düzenleyin çünkü geriye kalan yaşamınızı geçireceğiniz yer orası.

Proche avenir . Parallèlement à la diminution du nombre d'abeilles par jour et face à la menace d'

. Arı sayısının her geçen gün azalması ve iklim değişikliklerinin bir sonucu olarak nesli tükenme

- Il n'y a pas d'avenir dans les voyages dans le temps.
- Les voyages dans le temps sont sans avenir.

- Zaman yolculuğunda gelecek yoktur.
- Zaman yolculuğunda gelecek kavramı yoktur.

- Il y aura une crise énergétique dans l'avenir proche.
- Il y aura une crise de l'énergie dans un avenir proche.

Yakın gelecekte bir enerji krizi olacak.

- Je pense que Tom ira à Boston dans les années à venir.
- Selon moi, il est probable que Tom aille à Boston dans un avenir proche.

Sanırım yakın gelecekte Tom'un Boston'a gitmesi muhtemel.