Examples of using "écouté" in a sentence and their turkish translations:
Dinledim.
Neden onu dinledin?
Peki, dinler miydim?
O beni dinledi.
Hiç kimse dinlemedi.
Kimse dinlemezdi.
- Kimse beni dinlemedi
- Kimse beni dinlemedi.
Onun hikayesini dinledim.
Dinlemiyorsun.
Ve onlar da dinlediler.
Tom dikkatle dinledi.
O dinlemedi.
Dinlemedim.
O dinlemedi.
Bu TED konuşmasını dinledin mi?
Beni dinliyor musun?
Neden onu dinlemedin?
Tom ilgi ile dinledi.
Hiç kimse dinlemiyordu.
Onun mesajını dinledin mi?
Ben herkesi dinledim.
Sunumumu dinlediğin için teşekkür ederim.
O benim fikrimi dinledi.
Annenizi dinlediniz.
Onlar dinlemedi.
Neden babanı dinlemedin?
Beni uyardın ama dinlemedim.
Dün gece, radyo dinledim.
Sık sık onun İngilizce olarak konuşmasını dinledim.
Keşke sadece ebeveynlerimi dinleseydim.
Onu radyoda duydum.
Biz zilin çalışını dinledik.
Tom seni dinledi mi?
Beni dinliyor muydun?
Konuşmanızı dinlemedim.
Onlar dinlemedi.
Dün gece benim gösterimi dinledin mi?
O, dinledi ama bir şey duymadı.
O dinlemedi.
O dinlemedi.
Onun şarkılarından herhangi birini dinlemedim.
Ne yazık ki, onlar benim uyarılarımı dinlemedi.
Dün müzik dinledik.
Dün gece bazı CD'leri dinledim.
Tom dikkatlice dinledi.
Dün ben çok güzel bir şarkı dinledim.
Herkes dikkatle dinledi.
Dün gece müzik dinledin mi?
Ben bu filmi daha önce televizyonda izledim.
Beni dinlemeyeceğini biliyordum.
Sen hiç Beethoven'ın "Ninth"'ini dinledin mi?
Kimse beni dinlemedi.
O radyo dinleyerek oturdu.
Onlar en azından beni dinledi.
Hikâyemi dinledikten sonra kendi hikâyelerini anlattılar.
Bütün gündür klasik müzik dinliyorum.
yönelimci ve kaçınmacı dil olarak manipüle edilmiş
Bilginin konuşması dinlenmeye değer.
Bu onların müşterilerinin ihtiyaçlarını dinlediğini gösteriyor.
Neden beni dinlemedin?
Ben dinledim ama onların ne söylediğini çıkaramadım.
Bir tek kelime kaçırmadan büyük bir dikkatle dinledik.
Duyulmamak sessizlik için neden değildir.
Onun şarkı söylemesini duydu.
Sadece dinledim ve sessiz kaldım.
Radyoda onun konferansını dinledik.
Linda telefonda Dan'in sesini dinledikten sonra ağlamaya başladı.
Bob beni dinleseydi, tavsiyeme uysaydı, her şey daha iyi olurdu.
Tom söylediklerimi daha dikkatli dinleseydi güzel olurdu.
Ben sana sık sık görevini yapmanı söyledim, ama beni dinlemedin.
Eğer doktorunun tavsiyesini dinlediyse, o hâlâ hayatta olabilir.
İyi oldu bayadır deli zırvası dinlememiştim de gülmemiştim iyi de geldi
Tom dinlerken oturdu.
Onu radyoda duydum.
O, onun yanına oturdu ve sessizce dinledi.
Sadece beni dikkatli dinleseydin bunun hiçbiri olmazdı.
Neden seni dinlemedim!
Amerika'da kaldığı süredeki deneyimlerini bize anlatmaya başladı. Biz dikkat kesildik.
O, köpeğini beslerken, radyoda haber dinledi.
O, saatlerce müzik dinledi.
Seni dinlediğime inanamıyorum.