Examples of using "N'avez" in a sentence and their turkish translations:
Öğle yemeği yemedin mi?
Avukatınız yok.
Susamadınız mı?
Üşümüyor musun?
Dinlemiyorsun.
Bir şey demediniz.
Başka bir şeyin yok mu?
Akşam yemeğini yemedin mi?
sizin tek bir derdiniz var
Korkacak bir şeyin yok.
İyi görünmüyorsun.
- İngilizce konuşmamış mıydın?
- İngilizce konuşmamış mıydınız?
Kabul etmiş gibi görünmüyorsun.
Sen Mary'ye inanmadın.
Hiç mutlu değildiniz.
Niçin aramadın?
Daha fazla mesajınız yok.
Senin bir e-posta adresin yok mu?
İkna olmuş görünmüyorsunuz.
Senin ateşin yok.
Nedenine dair en ufak bir fikriniz bile yok
CP: Sizler bunu bilmezsiniz.
Endişelenmenize gerek yok.
Yapmak zorunda olduğun bütün şey zemini süpürmektir.
Saçmalamayı bitirmediniz mi?
Uykunuz yok mu millet?
Büyük resme bakmıyorsun.
Bize teşekkür etmek zorunda değilsin.
Umarım fazla beklemediniz.
Şimdi paraya ihtiyacınız yok.
Sen biraz solgun görünüyorsun.
- Siz pek yeterince çalışıp işlemediniz.
- Siz yeterince çalışmadınız.
Hiçbir şeyin yok.
- O, sizin poliglot olmanızı gerektirmez.
- Çok dil bilen biri olmanızı gerektirmiyor.
Tom'un söylediğini yapmak zorunda değilsin.
- Senin ateşin yok.
- Ateşin yok.
Sen Japon görünmüyorsun.
Sen çok emin görünmüyorsun.
Çok meşgul görünmüyorsun.
Çok güçlü görünmüyorsun.
Sen çok yorgun görünmüyorsun.
Temel kelime ve ifadeleri kullanırken
Artık evinize ait değilsiniz.
ingilizce bilmenize filan da gerek yok
Veya siz bu muhabbetleri yapmadınız mı?
Daha ucuz bir yayınınız var mı?
Resme niçin bakmadın?
Çok sinirli olmak zorunda değilsin.
Burada emirler verme.
- Polis gibi görünmüyorsun.
- Bir polise benzemiyorsun.
Özür dilemeye gerek yok.
Yarın gelmek zorunda değilsin.
Neden sadece yabancıları durdurdun?
Yemeğini hâlâ bitirmedin mi?
Neden bir sevgiliniz yok?
- Hatalı değilsin.
- Hatalı değilsiniz.
Benim onayıma ihtiyacın yok.
- Kırmızı bayrağı görmedin mi?
- Kırmızı bayrağı görmediniz mi?
Af istemek zorunda değilsin.
Oraya gitmeye hakkınız yok.
ama bunu hiçbir yerde okuyamazsınız.
Sizin de çevrenizde şöyle insanlar yok mu?
Siz Google'a para vermediyseniz
Onun hakkında üzülmene gerek yok.
Uykulu değil misin?
Artık acı çekmiyor musun?
Elinizde delil yok.
- Mazeretlerin tükendi.
- Başka bahanen kalmadı.
Bir şey demedin.
- Üşümüyor musun?
- Üşümüyor musunuz?
- Susamadın mı?
- Susamadınız mı?
Aç değil misin ?
Kızgın değil misin?
Tam zamanlı bir işin yok mu?
Senin şansın yok.
Parasını ödemedin.
Arkadaşların yok mu?
- Bir şey kaçırmadın.
- Bir şey kaçırmadınız.
Neden sadece gerçeği söylemedin?
Damak tadın yok.
Bu soruya cevabın yok.
Siz uzun süre evli değildiniz, değil mi?
Mutlu görünmüyorsun.
DB: O zaman tahmin ediyorum, çok fazla şey seni korkutmuyor.
Peki ya siz benim avantajlarıma sahip değilseniz?
Hayaletlerden korkmuyorsun, değil mi?
- Toplantıya katılmak için yetkili değilsiniz.
- Toplantıya katılma hakkınız yok.
Röntgene göre her şey iyi.
Bugün Tom'u görmedin, değil mi?
Sen benim mallarını gasp etmek hiçbir yasal hakka sahip değilsin.
Eğer paranız yoksa, onsuz yapmak zorundasınız.
- Yalnızca, benden üç yaş büyüksün.
- Benden yalnızca üç yaş büyüksün.
- Kilo vermedin mi? Doğru besleniyor musun?
- Kilo vermediniz mi? Doğru besleniyor musunuz?
Erkek arkadaşını gördüğünden beri ne kadar oldu?
- Neyiniz yok?
- Neyin yok?
Belki neden harekete geçmek için zaman varken
veya sonra ne kadar tutacağını bilmiyorsunuz.
ya geç gelip yada hiç gelmeyen arkadaşınız yok mu?