Examples of using "âme" in a sentence and their turkish translations:
Ruhlarımızı kurtarın.
- Ruhunuz bana ait.
- Canınız bana ait.
Ruhunu satıyorsun.
Ruhun huzur içinde yatsın.
Ruhum gökyüzünde.
Tom ve Mary ruhlarını sattılar.
Huzur içinde yatsın.
Bir ruh görmedim.
Canınız korunmalı.
Ruhun cehenneme gitmeye mahkûm.
Ona ruhumu açtım.
Lanet olası bir ruh yoktu.
Bir kitap açarsan, o senin ruhunu açar.
Şu adam ruhunu şeytana sattı.
Ölümden sonra ruhum hiçbir şeye dönüşmüyor.
Kalbinde ikinci fark edeceğiniz şey ruhunuzdur.
Biz kimseyi görmedik.
O ruhunu Tanrı'nın ellerine yerleştirir.
SOS'in anlamı "Ruhlarımızı Kurtarın"dır.
gıdıklanma ile can yanması arasında bir his yaşarız
Öldü ve ruhu cehenneme gitti.
Kitapsız bir oda, ruhsuz bir beden gibidir.
Para için ruhumu satmak istemiyorum.
Önsözsüz bir kitap ruhsuz bir vücut gibidir.
Ben kaderimin efendisiyim; Ruhumun kaptanıyım.
Gözün görebildiği kadarıyla yaşayan bir ruh yoktu.
- Görünürde kimse yoktu.
- İn cin top oynuyordu.
- Tek bir Allah'ın kulu yoktu.
- Kimsecikler yoktu.
- Etrafta hiç kimseler yoktu.
, Saragossa katedralinde ruhu için dua etmek için bir kitle düzenlendi
hasta ruhlu bir adam bu nasıl başkan seçildi aklım almıyor
Gerçekleşen bir hayata öncülük etmek gerçekten basit bir soruya geliyor: Geceleri ışıkları kapattığınızda ve kafanız yastık üzerindeyken, ne duyuyorsunuz? Ruh şarkın mı, Şeytan mı gülüyor?