Examples of using "Paix" in a sentence and their turkish translations:
- Selametle.
- Hadi selametle.
Onlar barış istiyor.
Sevgi ve Barış.
- Huzur içinde yat.
- Huzur içinde yatsın.
Güle güle git.
Huzur içinde yatsın!
Selam.
Barış hakkında konuştu.
- Onlar barış için endişeliler.
- Onlar barış için endişe duyuyorlar.
Sadece beni yalnız bırak.
Hepimiz barış diledik.
Barış seninle olsun.
- Fazla üstüme gelme.
- Fazla yüklenme bana.
- Üstüme varma.
Bize huzur ver!
- Biz barış içinde yaşarız.
- Huzur içinde yaşıyoruz.
Onlar barış içinde yaşarlar.
Bize huzur ver!
Hadi, barışalım.
Ben barıştım.
Biz barış içinde geliriz.
Barış içinde gelirim.
Bizi yalnız bırak.
Barış seninle olsun.
- Güvercin, barışın sembolüdür.
- Güvercin bir barış sembolüdür.
Bütün ulus barış istiyor.
Ruhun huzur içinde yatsın.
tadını çıkarabilirsiniz.
Biz barış yararına çalışıyoruz.
İşimi barış içinde yapmama izin verin.
- Biz barış için can atıyoruz.
- Barış burnumuzda tütüyor.
Huzur içinde yiyeyim.
Huzur içinde ölmeme izin ver.
Bana bir mola verin.
Herkes kalıcı barış istiyor.
nasıl aktif olarak besleyebiliriz?
Barışı tüm dünya arzuluyor.
Bir zeytin dalı barışı simgeler.
O, barış getirmek için çalıştı.
Huzur içinde yatsın.
Burada barış içinde yaşayabiliriz.
Allah onlara huzur versin!
"Adalet yoksa barış yok!"
Ben sadece huzur istiyorum.
Onlar barış antlaşması imzaladı.
Biz sadece barış içinde yaşamak istiyoruz.
Nur inçinde yat, canım babam!
O bizi yalnız bırakmayacak.
Barış, neşe, sevgi, şefkat, empati
bir huzur ve mutluluk kaynağı yaratıp
huzurlu pozitif bir zihin durumu için.
ve barış için birlikte çalışarak
Dünya barışının özlemini çekiyoruz.
Barışı pahası ne olursa olsun koruyacağız.
Barışın önemini vurguladı.
Tüm Dünya barışa açlık duyuyor.
Bizim ülkemiz barıştan başka bir şey istemiyor.
Güvercin bir barış sembolüdür.
Her iki ülke şimdi barış içindeler.
Artık huzurla uyuyabilirim.
- Beni yalnız bırak.
- Beni rahat bırak.
Hepimiz kalıcı dünya barışı istiyoruz.
Dünyada barış olsun.
O beni yalnız bırakmayacak.
Barıştan başka hiçbir şey dünyayı kurtaramaz.
O, barışı desteklemek için çok çalıştı.
Hiçbir şey barış kadar önemli değildir.
Savaşta terör… barış içinde süsleme…
Güvercin ünlü bir barış sembolüdür.
Onlar, her şeyden önce, barış içinde yaşamak istiyor.
Japonya komşularıyla barış içindedir.
- Barış istiyorsan savaşa hazır ol.
- Barış istiyorsanız savaşa hazır olun.
Başkan barış istiyor, değil mi?
Sadece barış içinde kahvaltımı yemek istiyorum.
O, hayatını barışa adadı.
Güvercin barışı simgeler.
Sadece beni yalnız bırak. Sen acıklısın.
Bu küçük köyde huzur buldum.
Bu, barış anlaşmasının kaba taslağıdır.
Barış görüşmeleri gelecek hafta başlayacak.
Hiç dünya barışı olacak mı?
ki bu iç huzurunuzun doğasında vardır.
içinizdeki bu huzuru gün içerisinde
Huzuru böyle bulabildim.
Orta Avrupa'da birkaç yıl barış vardı:
Üç yıllık savaşın ardından barış geri döndü.
Kısa bir barıştan sonra, savaş tekrar patlak verdi.
Her iki ülke barış görüşmelerine girdi.
Barış görüşmeleri başarısızlıkla sonuçlandı.
Barış görüşmelerine acil bir ihtiyaç var.