Examples of using "Widespread" in a sentence and their turkish translations:
Yaygın bir korku vardı.
Deprem geniş çaplı hasara yol açtı.
- Karar yaygın öfkeye neden oldu.
- Karar geniş çapta öfkeye neden oldu.
O gelenek çok yaygınlaştı.
Akraba kayırma doğu ülkelerinde yaygındır.
ulaşılabilirliğiyle birleşti
Depremden sonra yaygın bir panik vardı.
Yabancı düşmanlığı gettolarda yaygın bir tutumdur.
Bu ne kadar yaygın?
Yaygın obezite, Trump’ın askere alım hedeflerini zorlaştırıyor.
Ülkemizde bu tür bir ayrımcılık çok yaygın değildir.
Bozuk İngilizce dünyanın en yaygın dilidir.
Bu tür radyo kullanımı yaygın oldu.
Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir.
Motomot -kelime kelime çevirmek, çevirideki en yaygın hatalardan biridir.
Bazı tercümanlar Alisa yaygın bir Rus ismi olmasına rağmen Alice'in adını Sonya ya da Anya'yla değiştirdi
Bu pullu seri katilin ne kadar yaygın olduğunu kendi gözünüzle görmeden anlayamazsınız, diyor.
Başarısızlık korkusu dünyadaki en yaygın korkulardan biridir.