Translation of "Anger" in Turkish

0.024 sec.

Examples of using "Anger" in a sentence and their turkish translations:

- His anger is understandable.
- Her anger is understandable.
- Your anger is understandable.

Senin öfken anlaşılabilir.

You anger us.

Sen bizi kızdırıyorsun.

I anger easily.

Ben kolayca sinirlenirim.

Tom's anger faded.

Tom'un öfkesi düştü.

Tom's anger subsided.

Tom'un öfkesi yatıştı.

There's justifiable anger.

Haklı bir öfke var.

- Mary couldn't contain her anger.
- Mary couldn't hide her anger.

Mary öfkesini tutamadı.

- Tom couldn't restrain his anger.
- Tom couldn't contain his anger.

Tom öfkesini dizginleyemedi.

He exploded with anger.

- O çileden çıktı.
- O küplere bindi.
- O, öfkeye kapıldı.

I understand your anger.

Öfkeni anlıyorum.

Her anger was genuine.

Onun öfkesi gerçekti.

Anger is an energy.

Öfke bir enerjidir.

Tom suppressed his anger.

Tom öfkesini bastırdı.

Her anger is understandable.

Onun öfkesi anlaşılabilirdir.

I understand his anger.

Ben onun öfkesini anlıyorum.

I'm boiling with anger.

Sinirden köpürüyorum.

He suppressed his anger.

Öfkesini bastırdı.

We understand your anger.

Biz öfkeni anlıyoruz.

Tom has anger issues.

Tom'un öfke sorunları var.

His anger is understandable.

Onun kızgınlığı anlaşılabilirdir.

- I couldn't control my anger.
- I could not control my anger.

Ben öfkemi kontrol edemedim.

- My words provoked her to anger.
- Your words provoked his anger.

Sözlerin onun kızgınlığını tetikledi.

Our anger brings great discomfort,

Öfkemiz büyük bir rahatsızlık getiriyor

Tom's anger blazed out suddenly.

Tom'un öfkesi aniden alevlendi.

The old man's anger melted.

İhtiyar adamın öfkesi yatıştı.

She flared up with anger.

O öfke ile parladı.

He was prone to anger.

O öfkeye eğilimliydi.

He often shows his anger.

O sık sık öfkesini gösterir.

He is burning with anger.

O öfke ile yanıyor.

Tom couldn't contain his anger.

Tom öfkesini zaptedemedi.

She was burning with anger.

O, öfkeden yanıyordu.

I like to anger Tom.

Tom'u kızdırmayı severim.

Do you anger your parents?

Ebeveynlerini kızdırır mısın?

He went out in anger.

Öfkeyle dışarı çıktı.

Tom felt nothing except anger.

Tom öfke dışında hiçbir şey hissetmedi.

He was red with anger.

Sinirden kıpkırmızı olmuştu.

He couldn't control his anger.

Öfkesini kontrol edemedi.

Tom's anger hurt their marriage.

Tom'un öfkesi onların evliliğini yaraladı.

Anger is hard to control.

Öfkeyi kontrol etmek zordur.

She was steaming with anger.

O öfkelendi.

Try not to anger him.

Onu kızdırmamaya çalış.

I couldn't contain my anger.

Öfkemi frenleyemedim.

Your anger is completely justified.

Öfken tamamen haklı.

Her anger is completely justified.

Onun öfkesi tamamen haklıdır.

I can understand your anger.

Öfkeni anlayabiliyorum.

Tom couldn't hide his anger.

Tom öfkesini gizleyemedi.

He couldn't corral his anger.

O öfkesini kontrol edemiyordu.

Tom couldn't control his anger.

Tom öfkesini kontrol edemedi.

Tom couldn't suppress his anger.

Tom öfkesini bastıramadı.

The decision caused widespread anger.

- Karar yaygın öfkeye neden oldu.
- Karar geniş çapta öfkeye neden oldu.

Fear quickly turned into anger.

Korku hızla öfkeye dönüştü.

Anger is a defense mechanism.

Öfke bir savunma mekanizmasıdır.

Tom's eyes blazed with anger.

Tom'un gözleri öfke ile parlıyordu.

Tom didn't express any anger.

Tom hiçbir öfke göstermedi.

Sami can control his anger.

Sami öfkesini kontrol edebilir.

Tom's eyes flashed with anger.

Tom'un gözleri öfkeyle parladı.

His anger hurt their marriage.

Öfkesi evliliklerine zarar verdi.

- Tom was unable to conceal his anger.
- Tom wasn't able to conceal his anger.

Tom öfkesini gizleyemedi.

- Tom was unable to control his anger.
- Tom wasn't able to control his anger.

Tom öfkesini kontrol edemedi.

- Jim was able to hold back his anger.
- Jim managed to control his anger.

Jim öfkesine hâkim olabildi.

- Tom took out his anger on Mary.
- Tom took his anger out on Mary.

Tom öfkesini Mary'den çıkardı.

The anger that leads to protest.

tabii ki derinden hissetmişti.

And anger is incompatible with deference.

Öfke, hürmetle bağdaşmıyor.

Anger is an easy go-to,

Öfke kolay bir kurtarıcı

You have no cause for anger.

Kızmak için nedenin yok.

Her voice was shaking with anger.

Sesi öfkeden titriyordu.

He was burning with his anger.

O öfkeden köpürüyordu.

He banged the door in anger.

O, öfkeyle kapıyı çarptı.

His body was shaking in anger.

Vücudu öfkeyle sarsıldı.

He recoiled before his master's anger.

O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.

His constant insults aroused her anger.

Onun sürekli hakaretleri onun öfkesini uyandırdı.

I want to relieve his anger.

Öfkesini dindirmek istiyorum.

They anger us with their behavior.

Onlar bizi davranışlarıyla sinirlendiriyor.

His face turned red with anger.

Onun yüzü sinirden maviye döndü.

Tom tried to restrain his anger.

Tom öfkesini dizginlemeye çalıştı.

I don't wish to anger you.

Seni kızdırmak istemiyorum.

Takeda always shows his anger openly.

Tom her zaman öfkesini açıkça gösterir.

Tom could barely contain his anger.

Tom öfkesini güçlükle kontrol altına alabildi.

Tom tried to conceal his anger.

Tom öfkesini gizlemeye çalıştı.

Tom concealed his anger from Mary.

Tom öfkesini Mary'den gizledi.

Bob could not control his anger.

Bob öfkesini kontrol edemedi.

Tom managed to control his anger.

Tom öfkesini kontrol etmeyi başardı.

Anger deprived him of his reason.

Kızgınlık, gerekçesinin görülmesini engelledi.

She tried to hide her anger.

Öfkesini gizlemeye çalıştı.

Tom tried to control his anger.

Tom öfkesini kontrol etmeye çalıştı.

Tom tried to hide his anger.

Tom öfkesini saklamaya çalıştı.

Anger does not befit a philosopher.

Öfkeli olmak bir filozofa yakışmaz.

Soon, their hunger turned to anger.

Kısa sürede, açlıkları öfkeye dönüştü.

He could not control his anger.

O, öfkesini kontrol edemedi.

Tom couldn't hold back his anger.

Tom öfkesini tutamadı.

Tom kicked a chair in anger.

Tom öfkeyle bir sandalyeyi tekmeledi.

Tom's face turned red with anger.

Tom'un yüzü öfkeden kızardı.

Tom took an anger management class.

Tom bir öfke yönetimi dersi aldı.

Tom is blinded by his anger.

Tom'un öfkesinden gözü karardı.

I was just venting my anger.

Sadece öfkemi boşaltıyordum.

Fadil felt some guilt and anger.

Fadıl kendinde biraz suç ve öfke hissetti.