Translation of "Weakness" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Weakness" in a sentence and their turkish translations:

I have one weakness.

Bir zayıflığım var.

It's seen as a weakness.

Acı çekmek güçsüzlük olarak görülüyor.

Irrespective of his bodily weakness.

beyniyle bilim dünyasını değiştirdi.

Everyone has points of weakness.

Herkesin zayıf noktaları vardır.

What is your greatest weakness?

En büyük zayıflığınız nedir?

Human pride is human weakness.

Kibir insanoğlunun zayıflığıdır.

What is your biggest weakness?

En büyük zayıflığınız nedir?

You're taking advantage of her weakness.

Onun güçsüzlüğünden yararlanıyorsunuz.

Stop taking advantage of his weakness.

Onun zayıflığından yararlanmaktan vazgeç.

Ann has a weakness for chocolate.

Ann'in çikolataya zafiyeti var.

John took advantage of Bill's weakness.

John Bill'in zayıflığından istifade etti.

I have a weakness for the raptors.

Benim de raptorlarla ilgili bir zafiyetim var.

Unfair advantage was taken of Bill's weakness.

Haksız avantaj, Bill'in zayıflığındandır.

You discovered my biggest weakness: excruciating pain.

Sen en büyük zayıflığımı keşfettin: dayanılmaz ağrı.

You have to allow for human weakness.

İnsan zaafına müsamaha göstermek zorundasın.

Tom has a weakness for pretty girls.

Tom'un güzel kızlara dönük bir zayıflığı vardır.

His greatest strength became his greatest weakness.

Onun en büyük kuvveti en büyük zayıflığı hâline geldi.

You should not take advantage of others' weakness.

Başkalarının zayıflığından yararlanmamalısın.

We were in a state of incredible weakness.

Biz inanılmaz bir güçsüzlük durumundaydık.

My biggest weakness is spending money on shoes.

Benim en büyük zayıflığım ayakkabılara para harcamak.

The ability to show weakness is a strength.

Zayıflığı gösterme yeteneği bir güçtür.

Expressing your feelings is not a sign of weakness.

Duygularını ifade etmek, zayıflık belirtisi değildir.

Believing everything is weakness, and believing nothing is foolishness.

Her şeye inanmak zayıflıktır ve hiçbir şeye inanmamak aptallıktır.

Men sometimes perceive expressing emotions as a sign of weakness.

Erkekler duyguları ifade etmeyi bazen bir zayıflık işareti olarak algılarlar.

The warrior is conscious of both his strength and his weakness.

Savaşçı hem gücünün hem de zayıflığının bilincindedir.

Religion is the outcome of human weakness or the limitation of human knowledge.

Din, insan zayıflığının veya insan bilgisinin sınırlılığının sonucudur.

Tom never admits that he's wrong, because he thinks that's a sign of weakness.

Tom asla hatalı olduğunu kabul etmez, çünkü onun bir zayıflık işareti olduğunu düşünür.

His main weakness was his severe and blunt  manner which won few friends, and left some  

His main weakness was his severe and blunt manner which won few friends, and left some

It is possible to commit no mistakes and still lose. That is not a weakness; that is life.

Hiçbir hata yapmamak ve hâlâ kaybetmek mümkündür. Bu bir zayıflık değil; Bu hayattır.

It is sown in dishonour; it is raised in glory. It is sown in weakness; it is raised in power.

Düşkün olarak gömülür, görkemli olarak diriltilir. Zayıf olarak gömülür, güçlü olarak diriltilir.