Translation of "Pride" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Pride" in a sentence and their turkish translations:

The sense of pride -- pride is essential.

Gurur duymak -- gurur esastır.

Swallow your pride!

- Gururunu bir kenara bırak!
- Gururunu ayaklar altına alma!

- Pride goes before a fall.
- Pride comes before a fall.
- Pride cometh before a fall.

Gurur bir düşüşten önce gider.

- Pride comes before a fall.
- Pride cometh before a fall.

Gurur bir düşmeden önce gelir.

Can overpower a pride.

...aslan sürüsünü bastırabilir.

That's your pride talking.

O senin gurur konuşman.

You are our pride.

Sen bizim gururumuzsun.

I've got my pride.

Benim gururum var.

I swallowed my pride.

Ben gururumu yuttum.

Tom swallowed his pride.

Tom gururunu yuttu.

Human pride is human weakness.

Kibir insanoğlunun zayıflığıdır.

Whatever happened to your pride?

Gururuna ne oldu?

Pride goes before a fall.

Gurur bir düşüşten önce gider.

Her manner marks her pride.

Davranışı kibirinin göstergesidir.

Take pride in your work.

İşini layıkıyla yap.

But he also spoke with pride

Fakat aynı zamanda, destek ve güç vermek

But this pride is still struggling.

Fakat bu sürü pek başarılı değil.

We took pride in our strength.

Gücümüzle gurur duyduk.

He took pride in his dog.

Köpeğiyle gurur duydu.

It's a matter of national pride.

Bu, ulusal bir gurur meselesi.

He takes pride in his work.

O işinden gurur duymaktadır.

What do you take pride in?

Neyle gurur duyuyorsun?

Please take more pride in yourself.

Lütfen kendinizden daha fazla gurur duyun.

I had to swallow my pride.

Gururumu yutmak zorunda kaldım.

You need to swallow your pride.

Gururunu ayaklar altına alma.

Humility often achieves more than pride.

Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.

He takes pride in his son.

O, oğluyla gurur duyuyor.

Mary felt a sense of pride.

Mary bir gurur duygusu hissetti.

Sami is my pride and joy.

Sami benim gurur ve neşemdir.

- His pride would not brook such insults.
- His pride wouldn't allow him to tolerate such insults.

Onun gururu böyle hakaretlere tahammül etmesine izin vermedi.

Try to take more pride in it

onunla daha çok gurur duymuyoruz

I take pride in what I do.

Yaptığımla övünürüm.

The workers took pride in their work.

İşçiler işleriyle gurur duydular.

She takes great pride in her appearance.

O, görünüşüyle pek gurur duyuyor.

She takes pride in her sons' success.

O, oğullarının başarısıyla gurur duyar.

Many parents take pride in their children.

Birçok anne-baba çocuklarıyla gurur duyuyor.

She is the pride of her class.

O, sınıfının gururudur.

Do you take pride in your work?

İşinizle gurur duyuyor musunuz?

The old doctor takes pride in his work.

Yaşlı doktor işinde gurur duyuyor.

"A-hem!" Alice boasted, puffing up with pride.

" Ehem!"diyerek Alice böbürlendi,gururla göğsünü kabarttı.

His pride won't allow him to ask questions.

Onun gururu sorular sormasına izin vermez.

The pride of New York is its museums.

New York'un gururu onun müzeleridir.

The entire crew takes pride in its work.

Tüm ekip, çalışmalarıyla gurur duyar.

That victory became a source of national pride.

O zafer, ulusal bir gurur kaynağı oldu.

The pride of New York are its museums.

New York'un gururu, müzeleridir.

I pride myself on my problem-solving abilities.

Sorun çözme yeteneklerim için kendimle gurur duyuyorum.

She takes great pride in her stamp collection.

O, pul koleksiyonu ile gurur duyuyor.

But underneath that, this incredible pride for this animal

Ama bunun altında, buraya gelebilmek için

The new park is the pride of our city.

Yeni park şehrin gururudur.

His pride prevented him from asking others for help.

Onun gururu başkalarından yardım istemeyi önledi.

New York's museums are the pride of the city.

New York'un müzeleri şehrin gururudur.

Heroes like that are the pride of one's country.

Öyle kahramanlar birinin ülkesinin gururudur.

His work is a source of pride for him.

İşi onun için gurur kaynağıdır.

We learned to bite our tongues and swallow our pride.

aynı şekilde, dilimizi ısırıp gururumuzu yutmayı öğrendik.

The chaos created by the novice pride becomes her advantage.

Kendi acemi sürüsünün yarattığı kargaşa dişi için avantaja dönüşüyor.

His pride did not allow him to take the money.

Onun gururu onun parayı almasına izin vermedi.

Sometimes, a little bit of pride is what we need.

Bazen, birazcık gurur ihtiyacımız olan şeydir.

- You shouldn't be so prideful.
- You should suppress your pride.

Kibrini bastırmalısın.

- Tom had to swallow his pride and admit that he needed help.
- Tom had to swallow his pride and admit he needed help.

Tom gururunu yutmak ve yardıma ihtiyacı olduğunu itiraf etmek zorunda kaldı.

A lioness and her 13-strong pride are on the hunt.

Bir dişi aslan, 13 aslandan oluşan sürüsüyle ava çıkmış.

We naturally take pride in the old temples of our country.

Biz doğal olarak ülkemizin eski tapınaklarıyla gurur duyuyoruz.

I live in Belarus and I take pride in this fact.

Beyaz Rusya'da yaşıyorum ve bu durumdan gurur duyuyorum.

- Pride goes before a fall.
- Arrogance leads to a person's downfall.

Gurur bir düşüşten önce gider.

His pride wouldn't allow him to do such a mean thing.

Gururu böylesine ahlaksız bir şey yapmasına izin vermezdi.

I pride myself on my ability to think outside the box.

Alışılmışın dışında düşünme yeteneğim için kendimle gurur duyuyorum.

- She takes pride in her daughter.
- She is proud of her daughter.

O, kızıyla gurur duyar.

Hey, I may have no money, but I still have my pride.

Hey, hiç param olmayabilir ama benim hâlâ bir gururum var.

- He is proud of his son.
- He takes pride in his son.

O, oğlu ile gurur duyar.

Pride tends to develop into hubris, which is close kin to madness.

Gurur, kibre dönme eğilimindedir; ki o da deliliğin yakın akrabasıdır.

The fundamental character traits of this woman were pride, decisiveness, and courage.

Bu kadının temel karakter özellikleri gurur, kararlılık ve cesaretti.

- Tom is proud of his work.
- Tom takes pride in his work.

Tom işi ile gurur duymaktadır?

- She takes pride in her high school.
- She's proud of her high school.

O, lisesi ile gurur duyuyor.

The seven deadly sins are: pride, envy, greed, anger, lust, gluttony and sloth.

Yedi ölümcül günah şunlardır: kibir, kıskançlık, açgözlülük, öfke, şehvet düşkünlüğü, oburluk ve tembellik.

Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously.

Her ne kadar sıkça eş anlamlı olarak kullanılsalar da; kibir ve gurur farklı şeylerdir.

Thermal imaging reveals a remarkable strategy. The lioness separates herself from the disorderly pride.

Termal görüntüleme, şahane bir stratejiyi gözler önüne seriyor. Dişi aslan, intizamsız sürüden ayrılıyor.

He then reorganised his troops, and restored discipline and pride with two quick victories

vurdurdu. Daha sonra birliklerini yeniden organize etti

- The workers took pride in their work.
- The workers were proud of their work.

İşçiler işleriyle gurur duyuyorlardı.

The slave has his pride; he agrees to obey only the most vigorous despot.

Kölenin gururunu vardır; o sadece en güçlü despota itaat etmeyi kabul eder.

King Sigismund reportedly said: “We lost the battle by the pride and vanity of those French!”

Kral Sigismund şöyle dedi: Fransızların gururu ve hırsı yüzünden savaşı kaybettik.

You should have come here sooner instead of putting it off out of pride for so long.

Bunu gurur yapmadan bu kadar uzun ertelemek yerine buraya daha erken gelmeliydin.

When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.

O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.