Translation of "Human" in Turkish

0.024 sec.

Examples of using "Human" in a sentence and their turkish translations:

Human pride is human weakness.

Kibir insanoğlunun zayıflığıdır.

Our human.

- bizim insanımızı -

human spirit --

insani değerler --

And Human

ve insan hakları

We're human.

Biz insanlarız.

Seeing human beings

İnsanoğlunu; bizler ve onlar,

Join "Team Human."

İnsan Ekibine katılın.

Unfortunately human again

yine insan malesef

Just like human

tıpkı insan gibi

I am human.

Ben insanım.

You're a human.

Sen bir insansın.

It's human nature.

İnsanın doğasında var.

I'm a human.

Ben bir insanım.

He is human.

O, insandır.

Understanding human language.

İnsan dilini anlamak.

I'm only human.

Ben sadece insanım.

They're just human.

Onlar sadece insan.

You're only human.

Sadece bir insansın.

We're all human.

Hepimiz insanız.

We're human beings.

Biz insanız.

We are human.

Biz insanız.

- A cat is not human.
- Cats are not human.

Kediler insan değildir.

- I am a human being.
- I'm a human being.

Ben bir insanım.

- To err is human.
- To err is to be human.

Yanılmak insana mahsustur.

We crave human connection.

İnsanlarla bağ kurmaya ihtiyaç duyarız.

human related drug errors.

İnsan kaynaklı ilaç verme hataları üzerine.

Like your human relationships.

ilgilenecek hiç enerjiniz kalmaz.

It's a human endeavor.

Bir insan çabası.

human killer smuggler robber

insan öldüren kaçakçı soyguncu

As a human being

insanoğlu olarak

Gendarmes are human, too.

Jandarmalar da insan.

What makes us human?

Ne bizi insan yapıyor?

To err is human.

Yanılmak insana mahsustur.

Human stupidity is international.

İnsan aptallığı uluslararasıdır.

Human life is sacred.

İnsan hayatı kutsaldır.

They are almost human.

Onlar neredeyse insan.

Bush respects human rights.

Bush insan haklarına saygı duyar.

Human rights are universal.

İnsan hakları evrenseldir.

Human relationships are complex.

İnsan ilişkileri karmaşıktır.

Parrots imitate human speech.

Papağanlar insan konuşmasını taklit eder.

What is human nature?

İnsan doğası nedir?

Sami is a human.

Sami insandır.

Human life is short.

İnsan ömrü kısadır.

Are those bones human?

Bunlar insan kemiği mi?

Human rights? Send human rights to hell, where they belong. That's what the neocons think about human rights.

İnsan hakları mı? İnsan haklarını cehenneme gönderin, ait oldukları yere. Neokonların insan hakları hakkında düşündükleri şey budur.

- A cat is not human.
- A cat is not a human being!

- Kedi insan değildir.
- Bir kedi insan değildir.

I am human, and I think nothing human is alien to me.

Ben insanım ve sanırım hiçbir insan bana yabancı değildir.

Capturing decades of human emissions.

karbonun yüzde 30'unu toplayabileceğini gördük.

human dignity and public safety.

insanlar ile de ilgileniyoruz.

OK, I'm on "Team Human."

Tamam, ben ''İnsan Ekibi''ndeyim.

Human beings are creative beings.

İnsanoğlu, yaratıcı yaratıklardır.

Inaudible to the human ear.

İnsanlar bunu duyamaz.

Looks... Whole human skeletal arm!

Bu sanki... Bir insan iskeletinin kolu!

But we, as human beings --

Ama bizler, insanlar olarak,

Event that rewrites human history

insanlık tarihini yeniden yazdıran olay

And completely rewrites human history

ve tamamen insanlık tarihini yeniden yazdırıyor

Three quarters of human water

İnsanın dörtte üçü su

Human beings evolved their intelligence.

İnsan, zekasını geliştirdi.

Psychology deals with human emotions.

Psikoloji insan duygularıyla ilgilenir.

This dog is almost human.

Bu köpek neredeyse bir insan.

A cat is not human.

Bir kedi insan değildir.

Women's rights are human rights.

Kadın hakları, insan haklarıdır.

Gendarmes are also human beings.

Jandarmalar da insandırlar.

They formed a human chain.

Onlar bir insan zinciri oluşturdular.

Mary is defending human rights.

Mary insan haklarını savunuyor.

It's a fundamental human desire.

O temel bir insan arzusudur.

It's a basic human right.

Bu temel bir insan hakkıdır.

Let's not forget human rights.

İnsan haklarını unutmayalım.

The cat is not human.

Kedi insan değildir.

You're a wonderful human being.

Harika bir insansın.

Mary works in human resources.

Mary insan kaynaklarında çalışır.

Gravity stresses the human body.

Yerçekimi insan vücuduna baskı yapıyor.

When will human greed end?

İnsanın açgözlülüğü ne zaman son bulacak?

Is a human being mortal?

İnsan ölümlü müdür?

This is a human tragedy.

Bu bir insan trajedi.

Human beings are social creatures.

İnsanlar sosyal yaratıklardır.

The human mind is magnificent.

İnsan aklı muhteşemdir.

Human trafficking is a crime.

İnsan kaçakçılığı bir suçtur.

What do you seek, human?

Ne arıyorsun, insan?

Sympathy is a human emotion.

Sempati insani bir duygudur.

Human stupidity is without limits.

İnsan aptallığı sınırsızdır.

Human stupidity knows no limits.

İnsan aptallığı sınır tanımıyor.

Parrots often imitate human speech.

Papağanlar çoğunlukla insan konuşmasını taklit eder.

- He is human.
- He's compassionate.

O insandır.

Tom is a human skeleton.

Tom bir insan iskeletidir.

Human beings are social animals.

İnsanlar sosyal hayvanlardır.

Laughter is a human trait.

Kahkaha bir insan özelliğidir.

These aren't for human consumption.

Bunlar insan tüketimi için değildir.

Soldiers are human beings, too.

Askerler de insanlardır.

You're a horrible human being.

Sen korkunç bir insansın.

This a human rights violation.

Bu bir insan hakları ihlalidir.

I'm glad baboons aren't human.

Babunlar insan olmadıkları için mutluyum.

Religion is the outcome of human weakness or the limitation of human knowledge.

Din, insan zayıflığının veya insan bilgisinin sınırlılığının sonucudur.

- To err is human, to forgive divine.
- To err is human; to forgive, divine.

Hata yapmak insanidir, affetmek tanrısal.

- Every person is unique.
- Every human being is unique.
- Each human being is unique.

Her insan biriciktir.

Skilled, healthy and productive human beings.

Yetenekli, sağlıklı ve üretken insanlar.

Can make human decision-making easier.

insanların karar vermesini nasıl kolaylaştırabildiğini görebiliyorum.