Examples of using "To " in a sentence and their turkish translations:
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
Seninle konuşmak zor.
Görmek, hissetmek, düşünmek, sevmek, nefret etmek; bütün bunlar algılamaktan başka bir şey değildir.
- Ben işe gitmeliyim.
- İşe gitmek zorundayım.
- İşe gitmeliyim.
- İşe gitmeye ihtiyacım var.
- İşe gitmem gerek.
Çalışmaya başlamak zorundayım.
Konuşacak birisine ihtiyacım var.
Tom'la konuşmak isteyeceğiz.
Tom'la konuşmak isteyeceğim.
Tom'la konuşmak zorunda kalacağım.
Konuşacak birine sahip olmak güzel.
Üniversiteye gitmek için Boston'a geldim.
Tom seninle konuşmak istiyor gibi görünüyor.
- Ne yapacağına karar vermek sana kalmıştır.
- Ne yapacağına karar vermek size kalmış.
- Ne yapacağına karar vermek sana kalmış.
Boston'a gitmek istiyorum.
Avustralya'ya gitmek istiyorum.
- Seninle konuşmam lâzım.
- Seninle konuşmam gerek.
Onunla konuşmak zorundayım.
Onunla konuşmalısın.
Hastaneye gitmek zorundayım.
Onunla konuşmak zorundasın.
Onlarla konuşmalısın.
İşe gitmek zorundayım.
Ben konuşacak birini istiyorum.
Üniversiteye gitmek istiyorum.
Sizinle konuşmak istiyorum.
Yiyecek bir şey kapmak için mutfağa gideceğim.
Boston'a gitmek istiyorum.
İşe gitmeliyim.
Londra'ya gitmek isterim.
John'la konuşmak istiyorum.
Uyumam lazım.
- Boston'a gitmeliyim.
- Boston'a gitmek zorundayım.
- Boston'a gitmem gerekiyor.
Biriyle konuşmalıyım.
Tom'la konuşacağım.
Sınıfa gitmeliyim.
İngiltere'ye gitmek istiyorum.
Benimle konuşmak zorundasın.
Bizim Tom'la konuşmamız gerek.
Onunla konuşmak istiyorum.
Ben uyumak istiyorum.
İyileştirmek değiştirmektir; mükemmel olmak sık sık değiştirmektir.
Biriyle konuşmalıyım.
Tom Mary ile konuşmak için geldi.
Onunla konuşma zorundayız.
- Onunla konuşmalıyız.
- Onunla konuşmamız gerekiyor.
Onunla konuşmak istiyorum.
Tom Mary ile konuşmak için durdu.
Boston'a taşınmayı planlıyorum.
Tom'la konuşmak zor.
- Herkes Boston'a gitmek istedi.
- Herkes Boston'a gitmek istiyordu.
Tom'la konuşmak ilginç.
Herkes Avustralya'ya gitmek istedi.
Hastaneye gitmek zorundayım.
Boston'a dönmek istiyorum.
Onunla konuşmanı istiyorum.
Ayrılmanızı istemek zorunda kalacağım.
Tom Boston'a geri dönmek istedi.
- Hastaneye gitmek zorundayım.
- Hastaneye gitmeliyim.
Hastaneye gitmek zorundayım.
Boston'a geri dönmeyi planlıyorum.
Seninle konuşmak istiyoruz.
Onlarla konuşmak zorundayız.
sürdüremiyorlar.
Boston'a dönmek zorundayım.
İşe geri dönmek zorundayız.
Onunla tekrar konuşmak istiyorum.
Sevilmek, tüketilmektir. Sevmek tükenmez yağ ile ışık vermektir. Sevilmek, varlığı durdurmak, sevmek katlanmaktır.
üstlenmesi için İspanya'ya geri gönderdi .
Yaşamak, acı çekmektir.
Seninle konuşmak kolay.
Görmek inanmaktır.
Olmak yapmaktır.
- Konuşmak için birini bul.
- Konuşacak birini bul.
Sevmek acı çekmektir.
Yaşamak savaşmak demektir.
Düşünmek kıyaslamaktır.
Seninle konuşmak eğlenceli.
Yaşamak hissetmektir.
Çalışmak ibadettir.
- Yatma zamanı.
- Yatma vakti geldi.
ilişki kurabilmeyi bilmek gerektiğine inanıyordu.
işin kötü yanlarını, gerçeği dışa vurmak?
Takeshi İngilizce öğrenmek için Londra'ya gitmeyi umut ediyor.
Okula gitmek neredeyse imkansız.
Uyumaya git.
Ne yapacağını bilmek istiyor gibi görünüyorsun.
Tavsiyemizi dinlemeyi öğrenmen gerekiyor.
Tom'un banyoya gitmesi gerekiyor gibi görünüyor.
Çalışmak için o kütüphaneye giderdim.
Tom'u yardım etmesi için ikna etmeye çalışmam gerekiyor.