Translation of "Shared" in Turkish

0.032 sec.

Examples of using "Shared" in a sentence and their turkish translations:

We shared everything.

Biz her şeyi paylaştık.

We shared ideas.

Biz fikirleri paylaştık.

They shared feelings.

Onlar duygularını paylaştılar.

Tom shared Mary's pain.

Tom, Mary'nin acısını paylaştı.

They shared the money.

Onlar parayı paylaştı.

They often shared identical characteristics,

genellikle aynı özellikleri paylaştılar,

We shared the benefit together.

Yararı beraber paylaştık.

She shared her husband's fate.

Kocasıyla aynı akıbeti paylaştı.

He shared in my happiness.

O benim mutluluğumu paylaştı.

There is a shared language.

Paylaşılan bir dil vardır.

They shared an unusual connection.

Onlar alışılmadık bir bağlantıyı paylaştılar.

Sami shared his powerful story.

Sami güçlü hikayesini paylaştı.

Games are like a shared campfire.

Oyunlar, kamp ateşi gibidir.

LA: And I shared with Caitlin

LA: Ben de Caitlin'a

I shared a room with him.

Odamı onunla paylaştım.

Happiness is real only when shared.

Mutluluk sadece paylaşıldığında gerçektir.

Tom and Mary shared a room.

Tom ve Mary bir odayı paylaştılar.

We shared happy and important moments.

Mutlu ve önemli anlarımızı paylaştık.

He shared his soup with me.

O, çorbasını benimle paylaştı.

She shared everything with her sister.

O, kız kardeşiyle her şeyi paylaştı.

Tom shared his sandwich with Mary.

Tom sandvicini Mary ile paylaştı.

Tom shared his dessert with Mary.

Tom tatlısını Mary'yle paylaştı.

Tom shared his food with Mary.

Tom yemeğini Mary'yle paylaştı.

Tom and Mary shared a dessert.

Tom ve Mary bir tatlıyı paylaştı.

Tom and Mary shared a table.

Tom ve Mary bir masayı paylaştı.

Dan and Linda shared a cigarette.

Dan ve Linda bir sigarayı paylaştılar.

Dan shared personal information with Linda.

Dan kişisel bilgiyi Linda'yla paylaştı.

Tom shared his lunch with me.

Tom öğle yemeğini benimle paylaştı.

Tom shared his sandwich with me.

Tom sandviçini benimle paylaştı.

Tom shared his soup with me.

Tom çorbasını benimle paylaştı.

Not all Americans shared Wilson's opinion.

Bütün Amerikalılar Wilson'un görüşünü paylaşmadı.

Tom shared his lunch with Mary.

Tom Mary ile öğle yemeğini paylaştı.

I shared my room with sysko.

Ben odamı sysko ile paylaştım.

Tom and Mary shared the cost.

Tom ve Mary maliyeti paylaştı.

We have shared values and interests.

Biz değerleri ve çıkarları paylaştık.

I shared my doubts with Tom.

Şüphelerimi Tom'la paylaştım.

Tom and Mary shared many secrets.

Tom ve Mary birçok sırları paylaştı.

Tom and I shared a bedroom.

Tom ve ben bir yatak odası paylaştık.

This view is shared by Tom.

Bu görünüm Tom tarafından paylaşılıyor.

Mary shared her lunch with Tom.

Mary öğle yemeğini Tom ile paylaştı.

Tom and I shared the cost.

Tom ve ben masrafları paylaştık.

Tom and I shared a room.

Tom ve ben bir odayı paylaştık.

Mary shared her sandwich with Tom.

Mary sandviçini Tom'la paylaştı.

Mary shared her food with Tom.

Mary yemeğini Tom'la paylaştı.

Sami shared a bed with Layla.

Sami bir yatağı Leyla ile paylaştı.

Sami and Layla shared a room.

Sami ve Leyla bir odayı paylaştılar.

And then shared for free among people

ve daha sonra atfettikleri daha yüksek gücü onurlandırmak için

To their adherence to Europe's shared values.

maddi yardım ve politikalar yapacak ve yapmalı da.

We shared the profit among us all.

Kazancı hepimizin arasında paylaştık.

She shared the apartment with her friends.

Daireyi arkadaşlarıyla paylaştı.

She shared her book with her neighbor.

Kitabını komşusuyla paylaştı.

My brother and I shared the room.

Erkek kardeşim ve ben odayı paylaştık.

A problem shared is a problem halved.

- Acı paylaşılarak azalır.
- Mutluluk paylaşılarak büyür.

We shared the cost of the meal.

Biz yemeğin maliyetini paylaştık.

- They shared glances.
- They exchanged a look.

Bakıştılar.

Tom shared all his secrets with Mary.

Tom bütün sırlarını Mary ile paylaştı.

The children shared a pizza after school.

Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.

Soldiers shared their food with the Indians.

Askerler gıdalarını Hintliler ile paylaştı.

Tom shared a well with his neighbor.

Tom komşusuyla bir kuyuyu paylaştı.

Tom shared a room with his brother.

Tom bir odayı erkek kardeşi ile paylaştı.

Tom shared a news story on Facebook.

Tom, Facebook'ta bir haber hikayesi paylaştı

Fadil and Layla shared the same profession.

Fadıl ve Leyla aynı mesleği paylaştılar.

Layla shared this information with the police.

Leyla bu bilgiyi polisle paylaştı.

Sami and Layla shared the same profession.

Sami ve Leyla aynı mesleği paylaşıyorlardı.

Sami and Layla shared the same room.

Sami ve Leyla aynı odayı paylaştılar.

Sami and Layla shared a strong bond.

Sami ve Leyla güçlü bir bağı paylaşıyordu.

He shared a well with his neighbor.

Komşusuyla bir kuyuyu ortaklaşa kullanıyordu.

Does Nigeria still think it has shared values

Nijerya, hala Milletler Topluluğu ülkeleriyle

They hold our shared future in their hands.

Bizim geleceğimiz onların elinde.

Ken shared the room with his older brother.

Ken ağabeyi ile odasını paylaştı.

Tom shared his chocolate bar with his friend.

Tom çikolatasını arkadaşıyla paylaştı.

She shared the room with two other sisters.

O, odayı diğer iki kız kardeşiyle paylaştı.

I shared the recipe for gluten-free bread.

Ben glutensiz ekmek için tarifeyi paylaştım.

She shared her piece of cake with me.

O, kek parçasını benimle paylaştı.

Tom shared his bucket of popcorn with Mary.

Tom patlamış mısır kovasını Mary ile paylaştı.

Tom shared a fake news story on Facebook.

Tom Facebook'ta sahte bir haber paylaştı.

Tom shared his bedroom with his younger brother.

Tom yatak odasını küçük erkek kardeşiyle paylaştı.

Mary shared her bedroom with her older sister.

Mary yatak odasını ablasıyla paylaştı.

Tom shared his piece of cake with Mary.

Tom kek parçasını Mary ile paylaştı.

Tom shared his bedroom with his older brother.

Tom, yatak odasını ağabeyiyle paylaştı.

Sami and Layla shared a passion for firearms.

Sami ve Leyla ateşli silahlar için olan bir tutkuyu paylaşıyorlardı.

Sami and Farid shared the same prison cell.

Sami ve Ferit aynı hapishane hücresini paylaştılar.

Sami shared his own special secret with Layla.

Sami kendi özel sırrını Leyla ile paylaştı.

- We shared the money evenly amongst the three of us.
- We shared the money evenly among the three of us.

Biz parayı üçümüz arasında eşit olarak paylaştık.

This one I think of as creating shared heirlooms.

Bu aracı, ortak hatıralar olarak düşünüyorum.

Or the shared land for growing fruit and vegetables

veya sebze meyve yetiştiriciliği için paylaşılan araziyi,

The girl screamed with fear, which we all shared.

Kız hepimizin paylaştığı korkuyla bağırdı.

Tom shared a room with his younger sister Mary.

Tom genç kız kardeşi Mary ile bir odayı paylaştı.

Tom shared his mother's oatmeal cookie recipe with Mary.

Tom annesinin yulaf ezmeli kurabiye tarifini Mary ile paylaştı.

There are no common properties shared by all games.

Tüm oyunlar tarafından paylaşılan ortak özellikler yoktur.

Tom's love of the outdoors isn't shared by Mary.

Tom'un dışarı ile ilgili sevgisi Mary tarafından paylaşılmaz.

Tom's love of classical music isn't shared by Mary.

Tom'un klasik müzik sevgisi Mary tarafından paylaşılmaz.

Sami and Layla shared custody of their six children.

Sami ve Leyla altı çocuklarının velayetini paylaştılar.

Sami shared the post with a couple of friends.

Sami yazıyı iki arkadaşla paylaştı.

They paid attention to me when I shared an idea.

Bir fikir paylaştığımda beni ciddiye aldılar.

That is not the only logo with a shared identity.

Paylaşılan kimliğe sahip tek logo bu değil.

We shared news together in the town square in person,

şehir merkezinde haberleri birlikte öğrendik

Tom and Mary shared stories about their life in Boston.

Tom ve Mary Boston'daki hayatları hakkındaki hikayeleri paylaştı.

And creates positive shared experiences that bring people closer together.

ve insanları birbirine daha da yaklaştıran olumlu ortak deneyimler oluşturur.

Tom shared a large number of ideas with the committee.

Tom çok sayıda fikri komite ile paylaştı.