Translation of "Often" in Turkish

- I travel often.
- I often travel.

Sık sık seyahat ederim.

- Doraemon often smiles.
- Doraemon smiles often.

Doraemon çoğunlukla gülümser.

- Tom often cuts class.
- Tom often cuts classes.
- Tom often skips class.
- Tom often skips classes.
- Tom often skips school.

Tom çoğunlukla derse gelmez.

- I am often mistaken.
- I'm often mistaken.

Ben sık sık yanılırım.

- I'm often half-asleep.
- I'm often half asleep.

Ben sık sık yarı uykuluyum.

- I feel depressed often.
- I often feel depressed.

Ben sık sık depresif hissediyorum.

- He often comes late.
- She often comes late.

O çoğunlukla geç gelir.

- That doesn't happen often.
- This doesn't happen often.

Bu sık sık olmaz.

- I play volleyball often.
- I often play volleyball.

Sık sık voleybol oynarım.

- My sibling often cries.
- My brother often cries.

Kardeşim sık sık ağlar.

- Tom often catches colds.
- Tom catches colds often.

Tom sık sık hasta olur.

Doraemon often smiles.

- Doraemon sık sık gülümser.
- Doraemon çoğunlukla gülümser.

I often exercise.

Ben sık sık egzersiz yaparım.

Weather changes often.

Hava sık sık değişir.

I often read.

Sık sık okurum.

I'm often here.

Ben sık sık buradayım.

I go often.

Ben sık sık giderim.

I often ski.

- Ben sık sık kayak yaparım.
- Sık sık kayak yaparım.

I often hiccup.

Sık sık hıçkırırım.

Tom often smiles.

Tom sık sık gülümser.

You're often confused.

Sen sık sık şaşkınsın.

I'm often wrong.

Sık sık yanılıyorum.

I often sing.

Ben sık sık şarkı söylerim.

Tom often wins.

Tom sık sık kazanır.

Tom often exaggerates.

Tom çoğu zaman abartır.

Sami complained often.

- Sami sık sık şikayet etti.
- Sami sık sık yakınıyordu.

- I have often been there.
- I've often been there.

Sık sık orada bulundum.

- I often have nightmares.
- I often have bad dreams.

Sık sık kötü rüyalar görürüm.

- I have often been here.
- I've often been here.

Sık sık burada bulundum.

- Tom is not often wrong.
- Tom isn't often wrong.

Tom sık sık hatalı değil.

- He often plays the guitar.
- He often plays guitar.

- O, sık sık gitar çalar.
- O sık sık gitar çalar.

- Tom often wears blue.
- Tom often wears blue clothes.

Tom sık sık mavi giyer.

- I think about you often.
- I often think about you.
- I think of you often.

- Sık sık seni düşünüyorum.
- Seni sık sık düşünüyorum.

- Do you eat out often?
- Do you often eat out?

Sık sık dışarıda yer misin?

- Does Tom often come here?
- Does Tom come here often?

Tom sık sık buraya gelir mi?

- Carol often watches horror movies.
- Carol often watches horror films.

Carol genellikle korku filmleri izler.

- I see Tom quite often.
- I see Tom pretty often.

Tom'u oldukça sık görüyorum.

- We often skip school.
- We often play hookey from school.

- Biz sık sık okuldan kaçarız.
- Sık sık okulu ekeriz.

- He often changes his mind.
- She often changes her mind.

O, dengesiz.

- Tom often comes to see me.
- Tom often visits me.

Tom sık sık beni görmeye gelir.

- I see them quite often.
- I see them pretty often.

Onları oldukça sık görürüm.

- I see him quite often.
- I see him pretty often.

Onu oldukça sık görürüm.

- I see her quite often.
- I see her pretty often.

Onu oldukça sık görürüm.

- Do you see him often?
- Do you see her often?

Onu sık sık görüyor musun?

- I often eat breakfast here.
- I often have breakfast here.

Sıklıkla burada kahvaltı ederim.

- I don't often drink wine.
- I don't drink wine often.

Ben sık sık şarap içmem.

- I don't often drink beer.
- I don't drink beer often.

Ben genellikle bira içmem.

- Tom gets sick quite often.
- Tom quite often gets sick.

Tom çok sık hastalanır.

- This question has often arisen.
- This question has often come up.
- This question has often been raised.

Bu soru genelde akla gelir.

You often stay stuck.

aynı yerde takılır kalırsın.

Often when we're sick

Hasta olduğumuz zaman

So far too often,

Çoğunlukla,

You're not often wrong.

Sen sık sık hatalı değilsin.

Fear often exaggerates danger.

Korku sık sık tehlikeyi abartır.

I often get conjunctivitis.

Ben sık sık göz nezlesi olurum.

They often invent stories.

- Onlar genellikle hikayeler icat ederler.
- Onlar genellikle hikayeler uydururlar.

He often gets sick.

O sık sık hastalanır.

He often skipped meals.

O, sık sık öğünleri atladı.

He is often wild.

O, çoğunlukla vahşidir.

His moods often change.

Onun ruh hali sık sık değişir.

It often snows here.

Burada sık sık kar yağar.

Tom often has headaches.

Tom'un sık sık başı ağrır.

I often make mistakes.

- Sık sık hata yaparım.
- Ben sık sık hatalar yaparım.

He often dates Mary.

O, Mary ile sık sık buluşur.

I'm often half-asleep.

Ben çoğunlukla yarı uykudayım.

My sister often cries.

Kız kardeşim sık sık ağlar.

Carelessness often causes accidents.

Dikkatsizlik çoğunlukla kazalara neden olur.

I often eat apples.

Ben sık sık elmalar yerim.

He often plays piano.

O sık sık piyano çalar.

I often have nightmares.

Sık sık kabus görürüm.

I was often there.

Ben sık sık oradaydım.

Do you cry often?

Sık sık ağlar mısın?

Children often hate spinach.

- Çocuklar sıklıkla ıspanaktan nefret ederler.
- Çocuklar çoğu kez ıspanaktan nefret eder.

I often eat chicken.

Sık sık tavuk eti yerim.

It rains here often.

Burada sık sık yağmur yağar.

Tom often skips classes.

Tom sık sık derslere gitmez.

He often plays guitar.

O sık sık gitar çalar.

I often read books.

Ben sık sık kitap okurum.

Do you go often?

Sık sık gider misiniz?

I often play volleyball.

Sık sık voleybol oynarım.

She often wears corduroys.

O sık sık fitilli pantolon giyer.

Children often make mistakes.

Çocuklar sık sık hata yapar.

Tom often comes late.

Tom sık sık geç gelir.

I often feel homesick.

Sık sık vatan hasreti çekerim.

Tom often skips meetings.

Tom sık sık toplantılara gitmez.

Tom doesn't often beg.

Tom sık sık yalvarmaz.

I often skip breakfast.

Sık sık kahvaltıyı atlarım.

He often helps others.

Sık sık başkalarına yardım eder.

He often paints landscapes.

O, sıklıkla manzara resmi yapar.

We often play chess.

Biz sık sık satranç oynarız.

We often make mistakes.

Biz sık sık hatalar yaparız.

I'm often in trouble.

Çoğunlukla başım belada.