Translation of "Rates" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Rates" in a sentence and their turkish translations:

Vastly higher suicide rates;

çok daha yüksek intihar oranı,

Higher rates of homelessness;

daha yüksek oranda evsizlik,

High rates of depression,

yüksek depresyon oranları var

How are rates determined?

Oranlar nasıl belirleniyor?

Near equal domestic abuse rates;

aile içi şiddete uğramada yakın oranlar,

Interest rates are going up.

Faiz oranları artıyor.

Interest rates are still low.

Faiz oranları hâlâ düşük.

Our rates are now lower!

Fiyatlarımız şimdi daha düşük!

About rates of change in data.

anlamaya hazırlıklı değil.

Car; and very important growth rates.

araba; ve çok önemli büyüme oranları.

The Federal Reserve slashed interest rates.

FED faiz oranlarını indirdi.

Interest rates have seesawed all year.

Faiz oranları bütün yıl aşağı yukarı oynatıldı.

Interest rates and inflation were high.

Faiz oranları ve enflasyon yüksekti.

Long-term interest rates have surged.

Uzun vadeli faiz oranları yükseldi.

Obesity rates around the world are rising.

Dünya çapındaki obezite oranları artıyor.

Interest rates have been fixed at 5%.

Faiz oranları %5'te sabitlendi.

Falling interest rates have stimulated the automobile market.

Düşen faiz oranları otomobil pazarını canlandırdı.

Most importantly, the borrowing rates are going up.

En önemlisi, faizler tırmanıyor.

The Amazon rainforest is burning at record rates.

Amazon yağmur ormanları rekor seviyede yanıyor.

Show me a list of your rates, please.

Bana ücretlerinin bir listesini göster, lütfen.

Including higher rates of school dropout; of mental health;

Bunlar arasında; okulu bırakma ve akıl hastalıklarında daha yüksek oran,

Some studies even indicate that it affects mortality rates,

Bazı çalışmalar ölüm oranını bile etkilediğini gösteriyor,

Bus rates have stayed the same for two years.

Otobüs ücretleri iki yıl aynı kaldı.

Nobody anticipated such a sharp decline in interest rates.

Hiç kimse faiz oranlarında böylesine keskin bir düşüş beklemiyordu.

The rates cover all the meals at the hotel.

Fiyat listesi, oteldeki tüm yemekleri kapsar.

Owners of red sports cars pay higher insurance rates.

Kırmızı spor arabalarının sahipleri daha yüksek sigorta oranları öder.

I have to pay high rates to the boarding.

Pansiyona yüksek ücretler ödemek zorundayım.

German and Japanese government bonds offer negative interest rates.

Alman ve Japon devlet tahvilleri negatif faiz oranları sunuyor.

Crime rates are the lowest they've been in decades.

Suç oranı yıllardır bu kadar düşük olmamıştı.

Soils around the world are experiencing unprecedented rates of degradation

Dünya genelindeki ormanlarda,

Union members railed against proposals to cut weekend penalty rates.

Birlik üyeleri, hafta sonu ceza oranlarını azaltmak için tekliflere sövüp saydılar.

Crime rates have gone down significantly over the past decade.

Suç oranları son on yıl içinde önemli ölçüde düştü.

The US Federal Reserve has raised interest rates to 1%.

US Federal Reserve faiz oranlarını %1'e yükseltti.

The report notes the highest hunger rates are in Africa.

Rapor en yüksek açlık oranlarının Afrika’da olduğunu belirtiyor.

Well, of course, that’s in exchange for higher rates of return.

Pekala, tabi ki, bu yatırımın yüksek kar marjlı geri dönüşü var.

Forced them to lower the interest rates and start printing money.

... onları faiz oranını düşürmeye zorlayıp para bastırdı.

Brazil has one of the highest crime rates in the world.

Brezilya dünyadaki en yüksek suç oranlarından birine sahiptir.

Crime rates have been consistently decreasing over the past few decades.

Suç oranları son birkaç on yılda sürekli olarak düşüyor.

He had to have no preconceptions, he didn't know the error rates,

Hiçbir ön yargısı yoktu, hata yapma oranlarını bilmiyordu,

So, thanks to all that effort, China has had high investment rates.

Bu çaba sayesinde, Çin yüksek yatırım oranları gördü.

Price increases explain the difference between the real and nominal growth rates.

Fiyat artışları reel ve nominal büyüme oranları arasındaki farkı açıklar.

The Dominican Republic has achieved one of the highest growth rates in Latin America

Dominik Cumhuriyeti birini başardı Latin Amerika'daki en yüksek büyüme oranları

The authorities lowered interest rates and banks gave money loans to everyone who asked

Otoriteler, faiz oranlarını düşürdü ve para isteyen herkese

I know that interest rates are fixed in accordance to the borrower's business risk.

Faiz oranlarının ödünç alanların iş riskine uygun olarak tespit edildiğini biliyorum.

- Show me a list of your rates, please.
- Please show me your price list.

Lütfen bana fiyat listeni göster.

He made women's education compulsory, he made literacy rates rise, he made schools opened everyone,

Kızların eğitimini zorunlu hale getirdi, okuma yazma oranlarını yükseltti, okullar açtı,

As a measure to prevent another period of inflation, our government has jacked up interest rates.

Enflasyonun başka dönemini önlemek için bir önlem olarak, bizim hükümet faiz oranlarını yükseltti.

In order to compensate for the country's aging population, the government has decided to take steps to significantly increase birth and immigration rates.

Ülkenin yaşlanan nüfusunu telafi etmek için, hükümet doğum ve göç oranlarını önemli ölçüde artırmak için adımlar atmaya karar verdi.

Inside the magnetosphere, the density of the space plasma—charged particles, like electrons and ions—is much lower than the plasma outside, where the solar wind prevails. The boundary, called the magnetopause, becomes unstable when the two different density regions move at different rates.

Manyetosferin içinde, uzay plazmasının yoğunluğu (elektronlar ve iyonlar gibi yüklü parçacıklar), güneş rüzgarının hüküm sürdüğü dışarıdaki plazmadan çok daha düşüktür. Manyetopoz adı verilen sınır, iki farklı yoğunluk bölgesi farklı hızlarda hareket ettiğinde kararsız hale gelir.

Factors contributing to increased depression and suicide rates for Gen Z include social media use, issues that play negatively in the news such as climate change, immigration and mass shootings, and a greater willingness of families and officials to acknowledge suicide as a cause of death.

Z kuşağında depresyon ve intihar oranlarının artışında etkili olan faktörler arasında sosyal medya kullanımı, haberlerde iklim değişikliği, göç ve toplu katliamlar gibi negatif olayların başrol oynaması ve ailelerin ve yetkililerin ölüm için intiharın bir seçenek olması yönündeki hoşgörüsü yer alıyor.