Translation of "Mobile" in Turkish

These are mobile

bunlar hareketli

He called her mobile.

Onun cep telefonunu aradı.

Or mobile phone service people.

veya cep telefonu servis personeli olabiliyorlar.

I love this mobile phone.

Bu cep telefonunu severim.

My mobile has been stolen.

Cep telefonumu çaldırdım.

His mobile has been stolen.

Cep telefonu çalındı.

He has four mobile phones.

Onun dört adet telefonu var.

I lost my mobile phone.

Cep telefonumu kaybettim.

He's always losing his mobile.

O, cep telefonunu hep kaybediyor.

Do you have mobile phones?

Sizin cep telefonunuz var mı?

I'm calling from my mobile.

Benim cep telefonumdan arıyorum.

I have three mobile phones.

Üç tane cep telefonum var.

Dan didn't use a mobile.

Dan bir cep telefonu kullanmadı.

Tom isn't answering his mobile.

Tom cep telefonunu yanıtlamıyor.

Tom bought a mobile phone.

Tom bir cep telefonu aldı.

My mobile phone is broken.

Benim cep telefonum bozuldu.

This is a mobile phone.

Bu bir cep telefonudur.

Caesar had no mobile phone.

Sezar'ın hiç cep telefonu yoktu.

This is my mobile phone.

Bu benim cep telefonum.

Tom has three mobile phones.

Tom'un üç tane cep telefonu var.

Is this website mobile-friendly?

- Bu site mobil uyumlu mu?
- Bu web sitesi mobil cihazlarla uyumlu mu?

Most young people have mobile phones.

Çoğu genç insanın cep telefonu vardır.

The mobile phone belongs to you?

Bu cep telefonu sana mı ait?

Do you have a mobile, Tom?

- Bir cep telefonun var mı, Tom?
- Cep telefonun var mı Tom?

Ah, I forgot my mobile phone.

Öf ya, cep telefonumu unuttum.

Nowadays mobile phones are very popular.

Günümüzde cep telefonları çok popülerdir.

Can I borrow your mobile phone?

Cep telefonunu ödünç alabilir miyim?

I'm calling from Tom's mobile phone.

Tom'un cep telefonundan arıyorum.

Tom pulled out his mobile phone.

Tom cep telefonunu çıkardı.

Can I have your mobile number?

- Cep telefonu numaranı alabilir miyim?
- Cep telefonu numaranızı alabilir miyim?

Tom lives in a mobile home.

Tom taşınabilir bir evde yaşıyor.

Tom called me on my mobile.

Tom cep telefonumdan beni aradı.

Sami stayed in this mobile home.

Sami bu mobil evde kaldı.

This type of mobile phone sells well.

Bu tür cep telefonu iyi satar.

Most young people have a mobile phone.

Çoğu genç bir cep telefonuna sahip.

Tom showed off his new mobile phone.

Tom yeni cep telefonunu gösterdi.

I have to charge my mobile phone.

Cep telefonumu şarj etmek zorundayım.

What've you done with my mobile phone?

Cep telefonumla ne yaptın?

How many mobile phones do you have?

Kaç tane mobil telefonun var?

You should turn off the mobile phone.

Cep telefonunu kapatmalısın.

You can open it with your mobile.

Onu cep telefonunla açabilirsin.

They do not understand how mobile phones work.

Onlar cep telefonlarının nasıl çalıştığını anlamıyorlar.

I'm going to buy a mobile phone tomorrow!

Yarın bir cep telefonu satın alacağım.

It's fashionable to have a mobile phone nowadays.

Bugünlerde bir cep telefonuna sahip olmak modadır.

They will need credit for their mobile phones.

Onların kendi cep telefonları için köntöre ihtiyaçları olacak.

Why is there no mobile version of Tatoeba?

Niçin Tatoeba'nın mobil versiyonu yok?

I'm planning to buy a mobile phone tomorrow.

Yarın bir cep telefonu satın almayı planlıyorum.

Do you have more than one mobile phone?

Birden fazla cep telefonun var mı?

Tom and Mary live in a mobile home.

Tom ve Mary bir seyyar evde yaşıyorlar.

Ninety-eight percent of them are active on mobile.

Çin'in kullanıcılarının %98'i mobilde aktif.

Jamie dropped his mobile, but a girl found it.

Jamie cep telefonunu düşürdü fakat bir kız onu buldu.

Did you charge the battery of your mobile phone?

Cep telefonunun pilini şarj ettin mi?

Mary accidentally put Tom's mobile phone through the wash.

Meryem, Tom'un cep telefonunu kazara çamaşır makinesine atmış.

There was a call from your mobile phone company.

Cep telefon şirketinizden bir telefon geldi.

Because that thing that we all talk about, mobile payment,

çünkü bugün konuştuğumuz mobil ödeme,

Please don't look at your mobile phone while we're eating.

Lütfen yemek yerken cep telefonuna bakma.

- I can't find my mobile.
- I can't find my phone.

- Cep telefonumu bulamıyorum.
- Telefonumu bulamıyorum.

- Do you have a cellphone?
- Have you got a mobile phone?
- Do you have a mobile phone?
- Do you have a cell phone?

- Senin cep telefonun var mı?
- Cep telefonunuz var mı?
- Cep telefonun var mı?

Within 40 years, your mobile phones and radars cannot be produced.

Elinizdeki cep telefonları, radarlar üretilemeyecek 40 yıl içinde.

His mobile phone produced radio emissions that interfered with other phones.

Onun cep telefonu, diğer telefonları engelleyen radyo emisyonu üretti.

- I'm looking for my mobile phone.
- I'm looking for my cellphone.

Cep telefonumu arıyorum.

Advertisements for discounts and sales constantly arrive on Tom's mobile phone.

İndirimler ve satışlarla ilgili ilanlar sürekli olarak Tom'un cep telefonuna geliyor.

- This cellphone is really expensive.
- This mobile phone is really expensive.

Bu cep telefonu gerçekten pahalı.

Tom's mobile slaughterhouse was quickly shut down by the local authorities.

Tom'un mobil mezbahası yerel yetkililer tarafından hızla kapatıldı.

- I'm calling from Tom's cell phone.
- I'm calling from Tom's mobile phone.

Ben Tom'un cep telefonundan arıyorum.

Mary overheard Tom talking intimately to another woman on his mobile phone.

Mary, Tom'un cep telefonuyla başka bir kadınla yakından konuşmasına kulak misafiri oldu.

- Do you have a cellphone?
- Have you got a mobile phone?
- Do you have a mobile phone?
- Do you have a cell phone?
- Do you have a smartphone?

Senin cep telefonun var mı?

- I need to charge my mobile.
- I need to charge my cell phone.

Telefonumu şarj etmem gerekiyor.

Korea”. You’ve probably heard of this country because it is where your mobile phone,

Bu ülkeyi muhtemelen duymuşsunuzdur. Çünkü cep telefonunuzun

Launched OLED mobile phones, with a smaller display. This way, they took advantage of

cep telefonları daha küçük ekranlarla çıkardılar. Bu şekilde, elinde

All of those Chinese mobile phones sold in the UK travel through this area.

İngiltere'de satılan tüm o Çinli cep telefonları buradan geçiyor.

- My cell phone is handy.
- My mobile phone is handy.
- My phone is handy.

Benim telefonum kullanışlıdır.

There are big fines for talking on a hand-held mobile phone while driving.

Sürüş sırasında elde tutulan bir cep telefonu ile konuşmanın büyük cezaları vardır.

A fierce bloody-static melee develops, unlike the usual mobile cavalry encounters of the time.

Zamanın normal mobil süvari çarpışmalarının aksine sert, kanlı bir yakın dövüş gerçekleşiyordu.

Do you remember ALCATEL phones? When the mobile phones started becoming a thing, Alcatel was

ALCATEL telefonlarını hatırlıyor musunuz? Cep telefonları önemli olmaya başlayınca, Alcatel önüne geleni süpüren

Well, think about it… your Mobile phone has been manufactured in more than 20 different

Yani, düşünün... kendi Cep telefonunuz en az 20 farklı ülkede

- I'm gonna get a cell phone tomorrow!
- I'm planning to buy a mobile phone tomorrow.

Yarın bir cep telefonu satın almayı planlıyorum.

A tablet is a mobile computer with display, circuitry and battery in a single unit.

Bir tablet, tek bir ünitede ekran devresi ve pili olan bir mobil bilgisayardır.

For example, LG is famous for their TVs and their mobile phones... But in South Korea,

Örneğin, LG TV'leri ve cep telefonlarıyla meşhur. Ancak Güney Kore'de

Firm leads the sales on mobile phones in the entire world. However, they make almost no

tüm dünyaya cep telefonu satışların başını çekiyor. Ancak, neredeyse hiç gelir

Entire GDP. Just 15 years ago, the whole world was buying Renault cars or Alcatel mobile

Sadece 15 yıl önce tüm dünya Renault arabaları ya da Alcatel telefonları

Tom and Mary lived in a mobile home their first three years after they got married.

Tom ve Mary evlendikten sonraki ilk üç yıllarında bir karavanda yaşadılar.

- Do you have a cellphone?
- Do you have a mobile phone?
- Do you have a cell phone?

- Cep telefonunuz var mı?
- Cep telefonun var mı?

Professor Hiroshi Ishiguro of Osaka University invented a telenoid which could replace mobile phones in the future.

Osaka Üniversitesi'nden Profesör Hiroshi Ishiguro, gelecekte cep telefonlarının yerini alabilecek bir telenoid icat etti.

- Tom's mobile phone fell out of his pocket into the pool when he leant over to check the water level.
- Tom's mobile phone fell out of his pocket into the pool when he leaned over to check the water level.

Suyun seviyesini kontrol etmek için eğildiğinde Tom'un cep telefonu cebinden havuza düştü.

- I need to charge my mobile.
- I need to charge my cellphone.
- I need to charge my cell phone.

Cep telefonumu şarj etmem gerekir.

The mobile phone you have dialed is either switched off or outside the coverage area. Please try again later.

Aradığınız telefon ya kapalı ya da kapsama alanı dışında, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.

- Could you please tell me what your cell phone number is?
- Could you tell me your mobile number please?

Lütfen cep telefonu numaranın ne olduğunu bana söyler misin?

The first item on Tom's list of things to take with him on his trip is his mobile phone recharger.

Tom'un yolculuğu sırasında yanına alacağı şeylerin listesinde ilk nesne cep telefonu şarjıydı.

In Europe, you can call the emergency telephone number 112 on a mobile phone without a SIM card or credit.

Avrupa'da 112 numaralı acil telefon numarasını bir SIM kart veya kontör olmaksızın bir cep telefonundan arayabilirsiniz.

- This cellular phone is really expensive.
- This cellphone is really expensive.
- This mobile phone is really expensive.
- This cellphone really costs a lot.

Bu cep telefonu gerçekten pahalı.

- I'm going to buy a cell phone tomorrow.
- I'm going to buy a mobile phone tomorrow!
- I'm gonna get a cell phone tomorrow!

- Yarın bir cep telefonu alacağım.
- Yarın bir cep telefonu satın alacağım.