Translation of "Always" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Always" in a sentence and their turkish translations:

Always.

- Her zaman.
- Daima.

- You're always hungry.
- You're always hungry!

Sen her zaman açsın.

- I'm always careful.
- I'm always cautious.

Ben her zaman ihtiyatlıyım.

Almost always.

Neredeyse her zaman.

- You are always complaining.
- You're always complaining.

Her zaman şikâyet ediyorsun.

- He is always punctual.
- He's always punctual.

O her zaman dakiktir.

- He is always joking.
- He's always joking.

O her zaman şaka yapıyor.

- I always feel hungry.
- I'm always hungry.

Ben her zaman aç hissediyorum.

- They are always quarreling.
- They're always fighting.

Onlar her zaman tartışıyorlar.

- We're always hungry.
- We are always hungry.

Biz her zaman açız.

- She is always smoking.
- He's always smoking.

O her zaman sigara içiyor.

- He is always happy.
- You're always happy.

- Daima mutlusun.
- Her zaman mutlusun.

- Tom is always smiling.
- Tom always smiles.

Tom her zaman gülümsüyor.

- He is always smoking.
- He's always smoking.

O sürekli sigara içiyor.

- You are always late.
- You're always late.

Her zaman geç kalıyorsun.

- You are always wrong.
- You're always wrong.

Hep hatalısın.

- He's always busy.
- He is always busy.

O her zaman meşgul.

- They are always complaining.
- They're always complaining.

Onlar her zaman şikâyet ediyorlar.

- She is always smiling.
- He's always smiling.

O her zaman gülümsüyor.

- Tom is always busy.
- Tom's always busy.

Tom her zaman meşgul.

- There's always hope.
- One can always hope.

Her zaman umut var.

- He is always complaining.
- He's always complaining.

O her zaman şikâyet ediyor.

- You are always late.
- You're always late.
- You are always too late.

Her zaman geç kalıyorsun.

- Tom is always doing that.
- Tom always does that.
- Tom always does this.

Tom her zaman onu yapıyor.

- I will always love you.
- I'll always love you.
- I'll love you always.

Seni her zaman seveceğim.

- You're always criticizing me!
- You're always criticizing me.

Her zaman beni eleştiriyorsun.

- Mike always stays cool.
- Mike always remains calm.

Mike her zaman sakin kalır.

- You're always making mistakes.
- You always make mistakes.

Hep hata yapıyorsun.

- He always learns things.
- He's always learning something.

- O her zaman öğrenir.
- O her zaman bir şeyler öğrenir.

- I've always liked Tom.
- I always liked Tom.

Tom'u her zaman sevdim.

- You always say that.
- You're always saying that.

Her zaman onu söylüyorsun.

- She's always like that.
- You're always like this.

O sürekli böyle.

- I've always known it.
- I've always known that.

Onu her zaman biliyorum.

- It's not always easy.
- It isn't always easy.

Bu her zaman kolay değil.

- Tom is always candid.
- Tom is always friendly.

Tom her zaman samimi.

- Tom is always here.
- Tom is always present.

Tom her zaman burada.

- I've always liked her.
- I always liked her.

Onu her zaman sevdim.

- It isn't always summer.
- It's not always summer.

Her zaman yaz değil.

- Tom is always polite.
- Tom is always courteous.

Tom her zaman kibar.

- We aren't always right.
- We're not always right.

Biz her zaman haklı değiliz.

- Winning is always hard.
- Winning is always difficult.

Kazanmak her zaman zor.

- Change is always hard.
- Change is always difficult.

Değişim her zaman zordur.

- Tom always arrives early.
- Tom is always early.

Tom her zaman erken gelir.

- Tom is always sick.
- Tom is always ill.

Tom her zaman hasta.

- It wasn't always this way.
- It wasn't always like that.
- It wasn't always so.

Bu her zaman öyle değildi.

always feels jarring.

beni her defasında sarsıyor.

We always knew,

Her zaman biliyorduk ki

Not always easy.

Her zaman kolay değil.

I always say

Ya ben her zaman derim ki

He's always complaining.

O her zaman şikâyet ediyor.

I always walk.

Ben her zaman yürürüm.

I'm always thirsty.

- Ben her zaman susarım.
- Her zaman susarım.

Evil always wins.

Kötülük her zaman kazanır.

Incentives always help.

Teşvikler her zaman yardımcı olur.

That always helps.

Onun her zaman yararı olur.

You always fight!

Sen hep kavga ediyorsun!

There's always tomorrow.

Her zaman yarın vardır.

You're always singing.

Her zaman şarkı söylüyorsun.

We're always complaining.

Biz hep şikayet ediyoruz.

They're always together.

Onlar her zaman birlikteler.

I'm always happy.

Ben her zaman mutluyum.

I'm always careful.

Ben her zaman dikkatliyim.

They're always careful.

Onlar her zaman dikkatli.

They're always there.

Onlar her zaman orada.

You're always tired.

Sen her zaman yorgunsun.

She's always grumbling.

O hep homurdanıyor.

You're always complaining!

Devamlı yakınıyorsun.

Always be careful.

Her zaman dikkatli olun.

I'm always ready.

- Her zaman hazırım.
- Ben her zaman hazırım.

They always complain.

- Mütemadiyen şikâyet etme hâlindeler.
- Yakınmaları sonsuza dek sürecek gibi.

He's always dissatisfied.

O her zaman tatminsiz.

They're always fighting.

Onlar her zaman kavga ediyorlar.

I always lose.

Ben hep kaybederim.

God always measures.

Tanrı her zaman ölçer.

I'm always tired.

Ben her zaman yorgunum.

Good, as always.

İyi, her zaman olduğu gibi.

Tom always exaggerates.

- Tom her zaman abartır.
- Tom hep abartır.

That's always fun.

Bu her zaman eğlenceli.

I'm always optimistic.

Ben her zaman iyimserim.

You're always working.

Sen her zaman çalışıyorsun.

You're always busy.

Sen her zaman meşgulsün.

You're always careful.

Sen her zaman dikkatlisin.

You're always dissatisfied.

Sen her zaman hoşnutsuzsun.

You're always drunk.

Sen her zaman sarhoşsun

You're always good.

Sen her zaman iyisin.

You're always grumbling.

Sen her zaman homurdanıyorsun.

You're always right.

Sen her zaman haklısın.

You're always smiling.

Hep gülümsüyorsun.

You're always staring.

Her zaman bakıyorsun.