Translation of "Loss" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Loss" in a sentence and their turkish translations:

And loss.

Kaybetme.

- This is a huge loss.
- It's a huge loss.
- That's a big loss.

Bu büyük bir kayıp.

That's your loss.

O senin kaybın.

What a loss!

Ne kayıp ama!

It's your loss.

Bu sizin kaybınız.

There is no graver loss than the loss of time.

Zaman kaybından daha vahim kayıp yoktur.

For example, financial loss:

Örneğin, maddi kayıp:

Because of vision loss.

tam olarak göremiyordu.

Announces $ 188 million loss

188 milyon dolar zarar açıkladı

Sorry for your loss.

Kaybın için üzgünüm.

What a huge loss.

Ne büyük bir kayıp.

That's a bad loss.

Bu kötü bir kayıp.

That's a big loss.

Bu büyük bir kayıp.

Every loss is difficult.

Her kayıp zordur.

Sami felt the loss.

Sami kaybı hissetti.

Sami suffered excessive loss.

Sami aşırı kayıp yaşadı.

Who will understand the loss?

Kim kaybı anlayacak?

Amnesia means "loss of memory".

Amnezi, "hafıza kaybı" anlamına gelir.

The loss amounted to $2,000,000.

Kayıp 2,000,000 dolara ulaştı.

We're sorry for your loss.

Biz kaybın için üzgünüz.

I'm sorry about your loss.

Kaybınız için üzgünüm.

I'm sorry for your loss.

Kaybın için üzgünüm.

This is a huge loss.

Bu büyük bir kayıp.

The loss was a disappointment.

Kayıp hayal kırıklığıydı.

It was a disappointing loss.

Bu bir hayal kırıklığı kaybıydı.

We feel for your loss.

Kaybın için üzülüyoruz.

It wasn't a total loss.

- Bu tam hasar değildi.
- Bu toplam zarar değildi.

Their loss is our gain.

Onların kaybı bizim kazancımızdır.

It was a great loss.

Bu büyük bir kayıptı.

We suffered a devastating loss.

Çok büyük bir acı çektik.

He deeply regretted this loss.

O, bu kayba son derece üzüldü.

We're upset about this loss.

- Bu kayıptan dolayı üzgündük.
- Bu zarardan dolayı üzgünüz.

It's your loss, not mine.

Bu senin kaybın, benim değil.

- We will make up for the loss.
- We'll make up for the loss.

O, kaybı telafi edecek.

- I'm at a loss for words.
- I am at a loss for words.

Ne söyleyeceğimi şaşırdım.

But this loss can be overcome

Ancak bu kayıp buzul havzasından gelen

Who will compensate for the loss?

Kaybı kim telafi edecek?

The company suffered a great loss.

Şirket büyük bir zarar yaşadı.

I have to cover his loss.

Onun kaybını karşılamak zorundayım.

The loss amounted to 100 dollars.

Kayıp 100 dolara ulaştı.

Who's taking responsibility for the loss?

Kim kayıp için sorumluluk alıyor?

His death is a great loss.

Onun ölümü büyük bir kayıptır.

We suffered a pretty big loss.

Biz oldukça büyük bir kayba maruz kaldık.

Tom was at loss for words.

- Tom ne diyeceğini bilemiyordu.
- Tom söyleyecek söz bulamıyordu.

I'm so sorry for your loss.

Ben senin kaybın için çok üzgünüm.

We're very sorry for your loss.

Kaybın için çok üzgünüz.

I'm very sorry for your loss.

Zararın için çok üzgünüm.

The loss adds up to $1,000,000.

Kayıp 1,000,000 dolara ulaştı.

Tom's diet resulted in weight loss.

Tom'un diyeti kilo kaybıyla sonuçlandı.

We're so sorry for your loss.

Biz kaybınız için çok üzgünüz.

Leaf-blowers can cause hearing loss.

Yaprak üfleyiciler işitme kaybına neden olabilir.

I'm at a loss for words.

Ne söylemem gerektiğini bilmiyorum.

The loss reached three million yen.

Zarar üç milyon yene ulaştı.

We're deeply saddened by this loss.

Bu kayıp bizi derinden üzüyor.

Her diet resulted in weight loss.

Yaptığı diyetle kilo verdi.

- I am at a loss what to do.
- I'm at a loss what to do.

Ne yapacağımı hiç bilmiyorum.

- Money cannot pay for the loss of happiness.
- Money can't pay for the loss of happiness.

Para mutluluğun kaybını ödeyemez.

Of a lack or loss of companionship.

arkadaşlık eksikliği veya kaybında oluşur.

We must make up for the loss.

Kaybı telafi etmeliyiz.

I was at a loss for words.

Ne söyleyeceğimi şaşırdım.

I must make up for the loss.

Kaybı telafi etmeliyim.

Bill took the blame for the loss.

Bill kayıp için suçlamayı kabul etti.

The loss amounts to ten million dollars.

Kayıp on milyon dolara varıyor.

She was at a loss for words.

O, ne söyleyeceğini bilemedi.

Tom was at a loss for words.

- Tom söyleyecek söz bulamadı.
- Tom ne diyeceğini şaşırdı.
- Tom ne diyeceğini bilemedi.

It was a great loss for me.

O benim için büyük bir kayıptı.

One man's gain is another man's loss.

Birinin kazancı diğerinin kaybıdır.

One man's loss is another man's gain.

- Birinin kaybı bir başkasının kazancıdır.
- Sen kaybedersen başkası kazanır.

The loss amounts to a million dollars.

Kayıp bir milyon doları buluyor.

I'm selling my car at a loss.

Arabamı zararına satıyorum.

We suffered a loss of 10,000 dollars.

10,000 dolarlık bir kaybımız oldu.

Today's loss is not merely a waste.

Bugünün kaybı sadece bir israf değil.

I will compensate you for your loss.

Kaybın için seni tazmin edeceğim.

He is suffering from loss of memory.

Hafıza kaybından muzdarip.

Tom passed out from loss of blood.

Tom kan kaybından öldü.

Alopecia is also known as hair loss.

- Alopesi saç dökülmesi olarak da bilinir.
- Kellik saç kaybı olarak da bilinir.

Tom is suffering from loss of memory.

Tom hafıza kaybı yaşıyor.

What was your biggest loss in life?

Hayatta en büyük kaybın ne oldu?

The pain, the loss, the guilt, the shame -

Izdırap, kayıplar, suçluluk ve utanç-

When you've suffered a loss or a trauma,

Bir kayıp verdiyseniz veya travma yaşadıysanız,

To the possibilities of new love, new loss.

yeni aşk ve yeni kayıp olasılıklarına.

I'm at a loss for what to say.

Ne söyleyeceğime kararsızım.

I am accountable to him for the loss.

Ben kaybı için ona karşı sorumlu değilim.

She was at a loss for an answer.

O, bir cevap için ne diyeceğini bilemedi.

He was at a loss what to do.

O ne yapacağını şaşırmıştı.

A loss in third-quarter revenues was predicted.

Üçüncü çeyrek gelirlerinde bir kayıp öngörülüyordu.

He estimated the loss at five million yen.

5,000,000 yen kayıp tahmin etti.

I worked hard to compensate for the loss.

Kaybı telafi etmek için çok çalıştım.

I'd be taking a loss at that price.

Bu fiyata zarar ediyorum.

I was quite at a loss for words.

- Söyleyecek söz bulamadım.
- Ben ne diyeceğimi şaşırdım.

The loss of their mother affected them greatly.

Annelerinin kaybı onları çok etkiledi.

Tom is never at a loss for words.

Tom'un her zaman söyleyecek bir sözü vardır.

Tom is suffering from a loss of memory.

Tom hafıza kaybı çekiyor.

I'm at a loss to explain Tom's absence.

Tom'un yokluğunu açıklamak için ne yapacağımı bilemez haldeydim.

You must make up the loss next week.

Kaybı gelecek hafta telafi etmelisin.

He was weak from the loss of blood.

Kan kaybından zayıf düşmüştü.

I was at a loss what to say.

Ne diyeceğimi bilemedim.

She was at a loss what to do.

Ne yapacağını bilmiyordu.

I had to make up for the loss.

Kaybı telafi etmek zorundaydım.