Translation of "Example" in Turkish

Another example.

Başka bir örnek,

For example,

Örneğin,

- Here is an example.
- Here's an example.

İşte bir örnek.

For example, let me give you an example

mesela size bir örnek vereyim

- Quote me an example.
- Give me an example.

Bana bir örnek ver.

So, for example,

Yani, örneğin,

Another good example

Başka güzel bir örnek de

Food, for example.

Örneğin, yemek.

Want an example?

Şöyle bir örnek verelim.

Here’s an example.

İşte bir örnek.

Follow his example.

- Onun örneğini izleyin.
- Onun örneğini takip edin.

- Give me another example.
- Give me a different example.

Bana farklı bir örnek ver.

- It's evidently a bad example.
- It's obviously a bad example.

Açıkçası o kötü bir örnek.

- It's an evidently bad example.
- It's an obviously bad example.

Bu açıkça kötü bir örnek.

- Follow the example of your sister.
- Follow your sister's example.

Kardeşinin izinden git.

Take handwashing, for example.

Mesela, el yıkamayı örnek alalım.

For example, he says,

mesela,

Take "Lượm" for example.

Örneğin "Lượm" ifadesi.

For example, Julio Castro,

Örneğin Julio Castro, kendisi bir doktor

For example, financial loss:

Örneğin, maddi kayıp:

In a different example,

Farklı bir örnekte şöyle

The next example? Empathy.

Diğer örnek? Empati.

Give me an example.

Bana bir örnek ver.

Give me another example.

Bana bir örnek daha ver.

Show me an example.

Bana bir örnek göster.

Show me another example.

Bana bir örnek daha göster.

Quote me an example.

Bana bir örnek ver.

Please give an example.

Lütfen bir örnek ver.

Children learn by example.

- Çocuklar taklit ederek öğrenirler.
- Çocuklar örnek alarak öğrenirler.

I followed Tom's example.

Tom'un örneğini takip ettim.

Don't follow his example.

Onun örneğini takip etme.

Don't follow her example.

- Onun izinden gitme.
- Ona uyma.
- Onu kendine örnek alma.

Don't follow Tom's example.

Tom'un örneğine uyma.

Give us an example.

Bize bir örnek ver.

I lead by example.

- Davranışlarımla örnek oluyorum.
- Örnek bir hayat yaşıyorum.

Take England for example.

Örneğin İngiltere'yi al.

It's a commercial example.

Bu bir ticari örnek.

It's a bad example.

Bu kötü bir örnek.

That's just one example.

O sadece bir örnek.

Australia is an example.

Avustralya bir örnektir.

Tom led by example.

- Tom örnek oluşturdu.
- Tom örnek oldu.

- "Tatoeba" means "for example" in Japanese.
- 'Tatoeba' means 'for example' in Japanese.

"Tatoeba" Japoncada "mesela" demektir.

They just need one example.

Bir örneğe ihtiyaçları vardır.

When writing, for example, scriptwriting,

Yazarlık yaparken örneğin, senaryo yazarlığı,

In Ancient Greece, for example --

Antik Yunanistan'da mesela

The sound "kh" for example.

"Kh" sesi örneğin.

Take math as an example.

Matematik örneğini düşünün.

You've set a bad example.

Sen kötü bir örnek oldun.

We should follow his example.

- Biz onun dersini izlemeliyiz.
- Onun örneğini takip etmeliyiz.

I followed my mother's example.

- Ben annemin örneğini izledim.
- Ben, annemin izinden gittim.

You should follow Tom's example.

Tom'un örneğini takip etmelisin.

That's not the best example.

O en iyi örnek değil.

This is the perfect example.

Bu, harika bir örnek.

He gave me an example.

O, bana bir örnek verdi.

Example is the best precept.

Örnek en iyi kuraldır.

This is an example sentence.

Bu örnek bir cümledir.

I'll give you an example.

Sana bir örnek vereyim.

It's an evidently bad example.

Bu açıkçası kötü bir örnek.

This example sentence was deleted.

Bu örnek cümle silindi.

I follow my mom's example.

Annemin izinden gidiyorum.

It's evidently a bad example.

Bu açıkça kötü bir örnek.

Could you give an example?

- Bana bir örnek verebilir misin?
- Bir örnek verebilir misiniz?

See the example given above.

Yukarıda verilen örneğe bak.

It was just an example.

Sadece bir örnekti.

It was a good example.

İyi bir örnekti.

You gave a bad example.

Kötü bir örnek verdin.

Please show me another example.

- Lütfen bana başka bir örnek gösterin.
- Bana başka bir örnek gösterin lütfen.

This is just one example.

Bu sadece bir örnek.

Let's consider a concrete example.

Somut bir örnek düşünelim.

Can you provide an example?

Bir örnek verebilir misin?

We should lead by example.

Örnek olarak liderlik etmeliyiz.

This dictionary has example sentences.

Bu sözlüğün örnek cümleleri var.

Can you give an example?

- Bir örnek verebilir misin?
- Bir misal verebilir misin?

We have an interesting example.

İlginç bir örneğimiz var.

Please give me an example.

Lütfen bana bir örnek ver.

Sami should follow Layla's example.

Sami; Leyla'nın örneğini takip etmeli.

Let me give you an example.

Bir örnek vereyim.

Take the stock market for example.

Borsaya bakalım mesela.

And this may explain, for example,

Bu olay, örneğin

Larry Page, for example, Jeff Bezos --

Larry Page, örneğin, Jeff Bezos--

For example, how heavy is it?

Örneğin ağırlığı ne?

Here are two example simulated universes

İşte iki farklı karanlık madde türü içeren

For example, for a few years.

, örneğin Ptlt yılları.

Here is an example: western movies.

İşte bir örnek: Western filmleri.

Compare your composition with the example.

Kompozisyonunuzu örnekle karşılaştırın.

Do not delete this example sentence.

Bu cümle örneğini silmeyin.