Translation of "Big" in Turkish

0.030 sec.

Examples of using "Big" in a sentence and their turkish translations:

- You are big.
- You're big.

Sen büyüksün.

- It's really big.
- That's real big.
- He's really big.
- She is really big.

- O çok büyük.
- Gerçekten büyük.

- It's so big!
- It's so big.

Çok büyük.

- He's so big!
- She's so big!

O çok iri!

- It isn't big.
- It's not big.

Bu büyük değil.

That's big!

Bu büyük!

Big deal!

- N'olacak yani!
- Ee, n'olmuş!

I'm big.

Ben büyüğüm.

How big?

Ne kadar büyük?

- How big he is!
- It's so big!

O ne kadar büyük!

- Tom is big-headed.
- Tom's big-headed.

- Tom kendini beğenmiş.
- Tom kendini bir şey sanıyor.

- That's very big.
- This is very big.

Şu çok büyük.

- They're too big.
- They are too big.

Onlar çok büyük.

- You are too big.
- You're too big.

Çok büyüksün.

Space is big, really, really, really big.

Uzay büyük, gerçekten, gerçekten, gerçekten büyük.

A big ship needs a big sea.

Büyük bir geminin büyük bir denize ihtiyacı var.

- It's very big.
- That's huge.
- It's huge.
- He's very big.
- She's very big.

O çok büyük.

- Those apples are big.
- These apples are big.

Bu elmalar büyük.

- What's the big hurry?
- What's the big rush?

Acele ne?

- It's a big step.
- That's a big step.

Bu büyük bir adım.

How big is too big for a phone?

Bir telefon için ne kadar büyük çok fazla büyüktür?

"I want a big, happy family." "How big?"

"Büyük, mutlu bir aile istiyorum." "Ne kadar büyük?"

- His nose is big.
- Her nose is big.

Onun burnu büyük.

- This dog is big.
- That dog is big.

- Bu köpek büyük.
- O köpek büyük.

- My house is big.
- My home is big.

Benim evim büyük.

- Mary has big breasts.
- Mary has big boobs.

Mary'nin büyük göğüsleri var.

- It's not big enough.
- It isn't big enough.

Yeterince büyük değil.

- I've got big hands.
- I have big hands.

Büyük ellerim var.

Feasting. Big feasting.

Ziyafet vererek. Büyük ziyafetler vererek.

Yahu big teacher

yahu koskoca öğretmen

big brother came

ağabey fenalık geldi

big time catastrophe.

Büyük bir felaket.

-INDIA’S BIG TROUBLES-

HİNDİSTAN'IN ANA SORUNLARI

He's really big.

gerçekten çok iri.

Russia is big.

Rusya büyüktür.

It's too big.

- O çok büyük.
- Çok büyük.

It's really big.

Gerçekten büyük.

Tom is big.

Tom büyüktür.

Are they big?

Onlar büyük mü?

That was big.

O büyüktü.

It was big.

O büyüktü.

You're so big.

Çok büyüksün.

Tom was big.

Tom büyüktü.

They're really big.

Onlar gerçekten büyük.

Is Tom big?

Tom büyük mü?

This is big.

Bu büyük.

Big fucking deal!

Kim takar!

He's so big!

O çok iri!

John talks big.

John büyük konuşur.

They are big.

Onlar büyük.

That's big enough.

O yeterince büyük.

That's pretty big.

Bu oldukça büyük.

Tom talks big.

- Tom büyük konuşur.
- Tom mangalda kül bırakmaz.

That's real big.

O gerçekten büyük.

It wasn't big.

O büyük değildi.

Is it big?

Bu büyük mü?

- There is one big difference.
- There's one big difference.

Bir büyük fark var.

- Tom's very big-headed.
- Tom is very big-headed.

Tom çok kendini beğenmiş.

- Tom's a big coward.
- Tom is a big coward.

Tom büyük bir korkak.

- It is a big responsibility.
- It's a big responsibility.

Bu büyük bir sorumluluk.

- It's not a big deal.
- It's no big deal.

- O çok önemli değil.
- O önemli değil.

- It's a big dog.
- This is a big dog.

Bu büyük bir köpek.

- I dislike big cities.
- I don't like big cities.

Ben büyük şehirleri sevmem.

- Big men are not always strong.
- Big people aren't always strong.
- Big men aren't always strong.

Cüsseli erkekler her zaman güçlü değildir.

It's a big one today, as big as they get.

Bugün olabildiğince önemli bir konu var.

- They are very big apples.
- These are very big apples.

Onlar çok büyük elmalar.

- Molly has a big clock.
- Molly has a big watch.

Molly'nin büyük bir saati var.

- I've got a big dick!
- I've got a big cock!

Koca bir yarağım var!

- I owe you big time!
- I owe you big time.

- Sana çok şey borçluyum.
- Sana büyük zaman borçluyum.

- The world is a big place.
- The world is big.

Dünya büyük.

- It's not a big thing.
- It isn't a big thing.

Bu büyük bir şey değil.

- That's a really big apple.
- It's a very big apple.

O gerçekten büyük bir elma.

- Tomorrow is a big day.
- Tomorrow is the big day.

Yarın büyük bir gündür.

- It makes a big difference.
- That makes a big difference.

- Bu büyük bir fark yaratıyor.
- O büyük bir fark yaratıyor.

- Tom's house is very big.
- Tom's house is really big.

Tom'un evi çok büyük.

- We have a big problem.
- We've got a big problem.

Büyük bir sorunumuz var.

You have to risk big in order to win big.

Fazla kazanmak için fazla risk almak zorundasın.

- That was a big difference.
- It was a big difference.

O büyük bir farktı.

- Tom was a big man.
- Tom was a big guy.

Tom büyük bir adamdı.

It's a big cohort.

büyük destekçiler.

That's a big deal.

Yani mevzu çok büyüktü.

However big or small,

küçük ya da büyük olsun,

And a big park.

ve büyük bir park.