Examples of using "Entire" in a sentence and their turkish translations:
Tüm vücudunu gevşet.
Tom bütün konuşmayı duydu.
Bill bütün evi araştırdı.
Ben tüm ailemi kaybettim.
Tüm kitabı okudum.
Onlar tüm töreni filme çektiler.
Tüm hikaye bu değil.
O bütün gece ağladı.
Hapishanenin tamamı karantinaya alındı.
Tüm programın reforma ihtiyacı var.
Bütün ülke şoktaydı.
Tüm aile şoke oldu.
Tom tüm mirasını boşa harcadı.
Bütün dünya pervasızlıktan nefret eder.
Bütün ailemden özür dile.
Tom bütün evi aradı.
- Tom hep ağladı.
- Tom sürekli ağladı.
Tom tüm tasarruflarını kaybetti.
Sami bütün ailesini terk etti.
Tom şiirin tamamını ezberledi.
Sami'nin bütün dairesi berbat kokuyordu.
Sami filmin tamamını seyretti.
Seyahat süresince yağmur yağdı.
Tüm operasyonu riske atabilirdin.
O, tüm ülkeyi seyahat etmeyi planlıyor.
kariyerlerinden, toptan hayatlarından
bütün zihninizi ve bedeninizi sardığını hayal edip buna inanabilirsiniz.
tüm yörüngeyi anlamaya koyuldular.
tüm ailem palindromik isimlere sahip.
tüm gezegen önünde sonunda acı çeker.
yüksek nitelikli karakteristik özelliklere göre
Bütün gökyüzünü ışık kapladı.
- Film tüm seyircileri heyecanlandırdı.
- Film bütün seyircileri etkiledi.
Dün tüm öğleden sonra yağmur yağdı.
- Bela bütün şehri mahvetti.
- Veba bütün şehri mahvetti.
O hayatı boyunca burada yaşadı.
O tüm hayatı boyunca burada yaşadı.
Ben hayatım boyunca burada yaşadım.
Bugün ben bütün dünyayı seviyorum.
Bütün öğleden sonra neredeydin?
Tom film boyunca uyudu.
- Film boyunca uyumuşum.
- Film boyunca uyudum.
Sen tüm yaşamını boşa harcıyorsun.
Bütün şehir tehlikede.
Bütün şehir elektriksizdi.
- Tom bütün geceyi konuşarak geçirdi.
- Tom bütün gece sohbet etti.
Tüm evi aradın mı?
Biz bütün gün poker oynadık.
Onlar bütün türleri sildi.
Ben tüm yaşamım boyunca sıkı çalıştım.
Ben hemen hemen bütün şeyi anladım!
Benim bütün okulum maça katılıyor.
Tom tüm zaman konuşuyordu.
Tüm banyo paslanmaz çelikti.
Tüm kasaba su altındaydı.
O bir saat boyunca konuştu.
Olanlar Tom'un bütün hayatını değiştirdi.
Bu, tüm hayatınızı değiştirecek.
Onlar bütün gün araba sürüyorlardı.
Bütün makaleyi okudunuz mu?
Tom tüm konser boyunca uyudu.
Tom tüm günü internette geçirdi.
- Tam bir hafta boyunca yağmur yağdı.
- Hava bütün hafta yağışlıydı.
- Hafta boyunca yağmur yağdı.
Tüm varlığı düşünüyor, hissediyor, keşfediyor.
Silâhlı kuvvetler tüm bölgeyi işgâl etti.
Tüm dünya barış istiyor.
Gelecek Cumartesi bütün ofisi temizleyelim.
Tom bir paket nachos cipsinin hepsini yedi.
Bütün ders boyunca sinekleri saydı.
Tom bütün öğleden sonrayı Mary ile geçirdi.
Tom Mary'ye tüm gerçeği söylemedi.
O, tüm ülkede bilinir.
Tom tüm aile için bir şeyi vardır.
O, tüm ülkeyi seyahat etmeyi planlıyor.
Bütün hayatını insanlara yardım ederek geçirdi.
Tom bütün hayatını insanlara yardım ederek geçirdi.
Tom bütün konuşmayı duyduğunu söylüyor.
Bütün zaman burada mıydın?
Yağmur bütün gün boyunca dinmedi.
O bütün gün onu görmezden geldi.
Bu kocaman masa tüm odayı işgal ediyor.
Tam bir şişe süt içti.
Tom bütün servetini hayır için bağışladı.
Bütün dağ sonbaharda renk değiştirir.
Tüm kitap elle yazılmış.
Tom bütün mirasını size bıraktı.
Neredeyse tüm sınıf ellerini kaldırdı.
Tüm şehir zombiler tarafından işgal edilir.
Bir hafta boyunca gitmiş olacağım.
Tüm finansal sistem yakında çökecek mi?
Bütün sabahı yatakta geçirdim.
- Tom bütün zaman boyunca benim yanımdaydı.
- Tom bütün zaman boyunca benim birlikteydi.
Tom bütün zaman boyunca benim yanımda değildi.
Thomas bütün gece kusuyordu.
Tom bütün günü bunu yaparak geçirdi.
Tom tüm zaman bizimle birlikteydi.
Sürekli Tom'la olacağım.
Sami tüm servetini hayır kurumuna bıraktı.