Translation of "Dominant" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Dominant" in a sentence and their turkish translations:

Women like dominant men.

- Kadınlar dominant erkeklerden hoşlanır.
- Kadınlar baskın erkekleri sever.

Elephants are dominant by day.

Filler gündüzleri üstündür.

That dominant community was Turks

işte o baskın yapılan topluluk Türklerdi

She has a dominant personality.

Onun baskın bir kişiliği var.

Europe is dominant in global agriculture.

Avrupa küresel tarımda dominant halde.

I want to be more dominant.

Daha baskın olmak istiyorum.

When its economy was the dominant one.

dünyaya egemen olduğu zamanlardaki gibi.

When you have a dominant mental state, like relaxation,

Dinlenmek gibi daha yoğun bir ruh hali içindeyken

Monetary value is the dominant value in American society.

Parasal değer Amerikan toplumunda egemen değerdir.

But in most people, those are not our dominant values.

ama çoğu insanda, bunlar baskın değerler.

The union has a dominant influence on the conservative party.

Sendikanın muhafazakâr bir parti üzerinde baskın bir etkisi var.

But still, the woman in the house is a bit more dominant.

Ama yinede evin içerisinde kadın biraz daha hakim konuya

In some species of animals, the female is dominant over the male.

Bazı hayvan türlerinde dişi erkek üzerinde egemendir.

“Bloody riots broke out, pitting ethnic Uighur Muslims against the dominant Han Chinese.”

“Kanlı ayaklanmalar patlak verdi ve Uygur Müslümanları baskın Han Çinlilere karşı ayaklandı."

A midnight feast could be how this young male avoids bumping into more dominant orangutans.

Gece yarısı ziyafeti bu genç erkeğin daha dominant orangutanlardan kaçınma yöntemi olabilir.

Especially during times of economic crisis, price becomes a dominant factor in deciding whether to buy any product.

Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde, herhangi bir ürünü alıp almayacağımıza karar verirken fiyat baskın faktör haline gelir.

[Stephen] He knows exactly how to hunt and how to be dominant in that environment. He can do whatever he wants to, really.

Kendi ortamında avlanmayı ve üstün olmayı çok iyi biliyor. Ne isterse yapar kısacası.

In order to learn an indigenous or minority language, it is often necessary to learn the dominant language of the region or country.

Yerli veya azınlık dilini öğrenmek için, genellikle bölgenin veya ülkenin baskın dilini öğrenmek gereklidir.

Economists predict that around the year 2060, the so-called "Western world", composed of Europe and North America, will lose their dominant position in the global economy.

Ekonomistler 2060 yılı civarında, Avrupa ve Kuzey Amerika'dan oluşan sözde "Batı dünyası"nın küresel ekonomideki egemen konumunu kaybedeceğini tahmin ediyorlar.