Examples of using "More" in a sentence and their turkish translations:
Daha çok, daha, daha, daha, daha çok, evet!
Evet, daha, daha, daha fazla
Daha, daha, daha ve şimdi...
Daha daha, kollar.
Daha fazla, daha fazla, daha fazla Tüm vücudunuzu sallayın
daha.
daha yaratıcı, daha optimistik,
Daha fazlası var.
Kalp pilleri ve insülin pompaları gibi
Daha başarı odaklı, daha basiretsiz.
Ne kadar tehlike, o kadar onur.
O gittikçe ünlü oldu.
Hayat gittikçe pahalılaşıyor.
Gittikçe daha fazla Amerikalı yurt dışına gidiyor.
- Bundan her geçen gün daha çok hoşlanıyorum.
- Bunu gün geçtikçe daha çok seviyorum.
- Bunu gitgide daha çok seviyorum.
Daha yavaş konuşun!
Daha fazla bisküvi yok!
Gittikçe daha fazla cümle var.
Ekoturizm gittikçe daha popüler.
Gittikçe sinirlendiler.
O gittikçe daha yüksek sesle konuştu.
Bir kere daha!
Tom gittikçe daha fazla rahatsız oldu.
Yasalar ne kadar çoksa, suçlular da o kadar çoktur.
Tom gittikçe daha sinirli hale geldi.
Fadıl giderek daha fazla izole edildi.
Sami gittikçe daha çok sahiplenici oluyor.
- Sana olan sevgim gittikçe artıyor.
- Sana olan aşkım gittikçe şiddetleniyor.
Seni her gün gittikçe daha çok seviyorum.
Hanımlar, daha!
Artık yeter.
Daha muzaffer.
Daha kasıntı.
yahu yok artık
Yok artık ya!
daha fazla kültür demek...
- Daha fazla tasarruf edin.
- Daha fazla koruyun.
Biraz daha çay ister misiniz?
Dahası var.
Bir kez daha!
Gittikçe daha fazla kırlangıç görebiliriz.
Her zaman değil, ama gittikçe daha sık.
Gittikçe daha fazla insan yardım etmeyi teklif etti.
Oyun gittikçe daha heyecan verici oldu.
Hikaye gittikçe daha ilginç oldu.
Saçım gittikçe grileşiyor.
Tom'un gittikçe daha çok kafası karışmaya devam etti.
Hikaye gittikçe heyecan verici oldu.
O gittikçe güzelleşti.
Gittikçe ikna edici bir şekilde konuştu.
- Tom çok ama çok korkmuş bir hale geliyordu.
- Tom gittikçe daha çok korkuyordu.
Nefes almak giderek zorlaşıyor.
her bir sandviçin fiyatı 3.19 dolardı, bir dolardan daha fazla.
Servet gittikçe daha konsantre oluyor.
Tom daha fazla istiyor.
Arttıkça gittikçe daha fazla yabancı görüyoruz.
Her şey gittikçe daha karmaşıklaşıyor.
Gittikçe daha fazla insan portakal suyu içiyor.
Gittikçe daha fazla öğrenci Çince öğreniyor.
Bu spor gitgide popülerleşiyor.
Rus askerleri gittikçe daha fazla umut kaybetti.
Gittikçe daha fazla öğrenci protesto etmeye başladı.
Gittikçe daha fazla insan sığır yetiştirmeye başladı.
Bir kez daha lütfen.
Gittikçe daha fazla insan yardımlarını teklif etti.
Tom'un giderek artan sayıda gri saçları var.
Daha fazla öğreniyoruz, daha fazla öğrenmeliyiz.
Daha yavaş konuşun lütfen!
O yaşlanırken gittikçe daha inatçı oluyor.
Kıvrımlı modeller büyük beden terimini
Daha çok toplulukta, dünyanın daha çok yerinde
Daha boş, daha uçarı, daha yüzeysel biri olurdum.
Artık beslenme veya avlanma yoktu.
Ne kadar çok sahip olursak, o kadar çok isteriz.
Ne kadar çok kazanırsan, o kadar çok harcarsın.
İki kız kardeş gittikçe daha ünlü oldular.
Onun hikayesi gittikçe ilginç olacaktır.
- Bak bu iyi işte!
- Hah işte bu olmalı!
Bu daha önemli!
Lütfen daha yavaş konuşun.
O yaşlanırken gittikçe daha inatçı oluyor.
Her gün gittikçe güzelleşiyorsun.
Ondan daha fazla istiyorum.
Ne kadar çok alırsan o kadar çok istersin.
Onun daha çok kitabı var.
Ne kadar çok çalışırsanız, o kadar çok öğrenirsiniz.
Lütfen daha yavaş konuş.
Dünya gitgide artan bir hızla değişiyor.
Bu spor gittikçe daha popüler oluyor.
Gittikçe artan sayıda evli çift ev işlerini paylaşıyor.
Dersler gittikçe zorlaşıyor.
Ne kadar çok çalışırsan o kadar çok kazanırsın.
Ne kadar çok alırsam o kadar çok isterim.
Ne kadar çok olursa, o kadar iyi.
Ne kadar çok gezersen, o kadar çok öğrenirsin.
Düşman gittikçe daha güçlü oluyor.
Giderek daha çok insan doğal tedaviden umut ediyor.