Examples of using "Disadvantage" in a sentence and their turkish translations:
Her avantajın dezavantajı vardır.
Burada bir dezavantajımız var.
Her dezavantajın avantajı vardır.
Dezavantajlı olma konusunda ne bilirim?
Veya burada sosyo ekonomik ve eğitim dezavantajı olanlara.
Uzun boylu olmamak bir dezavantaj değil.
- Çirkin olmak bir handikap.
- Çirkinlik bir dezavantajdır.
ekonomik, politik ve sosyal sistemleri desteklemek için bir araç.
Me too hareketi, ücret eşitsizliği görünmez duvarlar
Bunun bir dezavantaj olduğuna inanmıyorum,
Fakat en kötü dez avantajı ise kullandığı yöntemdi
Kötü olan sağlığı onun en büyük dezavatajıdır.
Onun için boşanma tek dezavantajla iyi bir buluş: ilk önce evlenmek zorundasın.
Serbest çalışmanın avantajı zamanını özgürce bölebilmendir. Dezavantajı ise gerçekten gün boyunca çalışmak zorunda olmandır.
Avrupa Birliği'nin 24 resmi dili vardır. Ancak önemli metinler çoğu kez yalnızca şu üç dilde mevcuttur: İngilizce, Fransızca ve Almanca. Bu durum, bu dillere aşina olmayanlar için bir dezavantaj teşkil etmektedir. Ortak ve tarafsız bir köprü dil üzerinde çalışmanın zamanı çoktan gelmiştir.