Translation of "Every" in Turkish

Every flaw, every unforeseen setback

Her bir kusur, her bir yenilgi

My fingers pronounce every word, every pause and every accent.

Benim parmaklarım her sözcüğü telâffuz eder, her aralık ve her aksan.

Every month.

Her ay.

every minute.

bir ülkede.

Every boy and every girl was delighted.

Her oğlan ve her kız memnundu.

Almost available in every faith in every society

Her toplumda her inanışta neredeyse mevcuttur

- Walk every day.
- Take a walk every day.

Her gün yürü.

- I jog every morning.
- I run every morning.

Ben her sabah koşarım.

I'm in pain every minute of every day.

Günün her dakikasında ağrı çekiyorum.

- This works every time.
- It works every time.

Bu her zaman çalışır.

- Tony runs every day.
- Tony jogs every day.

- Tony her gün koşar.
- Tony her gün hafif koşu yapar.

Sami texted Layla every hour of every day.

Sami, her günün her saatinde Leyla'ya mesaj attı.

every single year.

yeni şirket kuruldu.

Every person counts.

Her insan sayar.

Exercise every day.

Her gün egzersiz yapınız.

Every penny counts.

Kaybedecek kuruşumuz yok.

Every dollar helps.

Her dolar yardım eder.

Search every room.

Her odayı arayın.

Every vote counts.

Her oy sayılır.

Every word matters.

Her söz önemlidir.

Every minute counts.

Her dakika sayılır.

Every minute counted.

Her dakika sayıldı.

Every dollar counts.

Her dolar sayılır.

Every detail matters.

Her detay önemli.

This is the reality every farmer faces every year.

Bu gerçekle her çiftçi her yıl yüzleşiyor.

- Does Tony run every day?
- Tony runs every day.

Tony her gün koşar mı?

I feed my cat every morning and every evening.

- Ben kedimi her sabah ve her akşam beslerim.
- Kedimi her sabah ve her gece besliyorum.

- I swim every day.
- I go swimming every day.

- Ben her gün yüzerim.
- Her gün yüzmeye giderim.

- Tom shaves every morning.
- Tom does shave every morning.

Tom her sabah tıraş olur.

- We play football every Saturday.
- We play soccer every Saturday.
- Every Saturday we play football.

- Her cumartesi futbol oynarız.
- Her cumartesi futbol oynuyoruz.

- Every rose has its thorn.
- Every rose has its thorns.

Her gülün dikeni vardır.

- He goes abroad every year.
- He goes overseas every year.

Her yıl denizaşırı ülkelere gider.

- Do you run every day?
- Do you study every day?

Her gün çalışır mısın?

- She showers every morning.
- She takes a shower every morning.

O her sabah duş alır.

- I have breakfast every morning.
- I eat breakfast every morning.

- Her sabah kahvaltı yaparım.
- Ben her sabah kahvaltı yaparım.

- Tom takes a shower every morning.
- Tom showers every morning.

Tom her sabah duş alır.

- Every dog has his day.
- Every dog has its day.

Şans bir gün bize de güler.

- We play soccer every Saturday.
- Every Saturday we play football.

Her cumartesi futbol oynarız.

- I play soccer every day.
- I play football every day.

Her gün futbol oynarım.

- We play football every Saturday.
- Every Saturday we play football.

- Her cumartesi futbol oynarız.
- Her cumartesi futbol oynuyoruz.

- I have a bath every day.
- I bathe every day.

Her gün banyo yaparım.

- I see him every day.
- I see it every day.

Onu her gün görürüm.

- We play football every Saturday.
- We play soccer every Saturday.

Her cumartesi futbol oynuyoruz.

I worked every weekend.

Hafta sonları çalışıyordum.

At every single level,

Her bir seviyede,

In every interaction, think:

Her etkileşimde düşünün:

Every little bit helps.

Her küçük parça yardım eder.

They worship every Sunday.

Onlar her Pazar ibadet ederler.

Tom jogs every morning.

Tom her sabah koşar.

I go every year.

- Ben her yıl giderim.
- Her yıl giderim.

I walk every day.

Ben her gün yürürüm.

Every seat was full.

Her koltuk doluydu.

Every member must attend.

Her üye katılmalı.

Every bus is full.

Her otobüs doludur.

Every drop is important.

Her damla önemli.

I bathe every day.

Her gün banyo yaparım.

It's worth every penny.

Her kuruşuna değer.

Tony runs every day.

Tony her gün koşar.

They attend every class.

Onlar her derse devam eder.

This works every time.

Bu her zaman işe yarar.

I swim every day.

Ben her gün yüzerim.

I'm here every night.

Her gece buradayım.

They attend every meeting.

Onlar her toplantıya katılır.

He shaves every day.

O her gün tıraş olur.

Every word is significant.

- Her söz anlamlıdır.
- Her sözcük anlamlıdır.

We took every precaution.

- Biz her önlemi aldık.
- Biz her tedbiri aldık.

Every rule has exceptions.

Her kuralın istisnaları vardır.

We'll take every precaution.

Her tedbiri alacağız.

I shave every morning.

- Her sabah tıraş olurum.
- Ben her sabah tıraş olurum.

I run every day.

- Her gün koşarım.
- Her gün çalışırım.

Study English every day.

Her gün İngilizce çalış.

For every single word.

bir sayı dizisi oluşturabiliyoruz.

I heard every word.

Her sözü duydum.

People lie every day.

İnsanlar her gün yalan söylerler.

Tom calls every night.

Tom her gece arar.

Tom swims every day.

Tom her gün yüzer.

Every family has one.

Her ailenin bir tane var.

I shower every day.

Her gün duş alırım.

Every person is different.

Her insan farklıdır.

Coincidences happen every day.

Tesadüfler her gün olur.

Tragedies happen every day.

Trajediler her gün olur.

Every religion prohibits murder.

Her din cinayeti yasaklar.

This happens every day.

Bu her gün olur.

This happened every winter.

Bu her kış oldu.

Every client has rights.

Her müşterinin hakları vardır.

Every win fails eventually.

Her kazanan sonunda başarısız olur.

Every man must die.

Her insan ölmelidir.

Every person must die.

Her insan ölmek zorunda.

This happened every fall.

Bu, her sonbaharda oldu.

That happens every day.

O her gün olur.

Kati drinks every day.

Kati her gün içer.

Every woman is different.

Her kadın farklıdır.

Every day is different.

Her gün farklıdır.

Hundreds die every day.

Her gün yüzlercesi ölür.

Every day was exhausting.

Her gün yorucuydu.

I pray every night.

Ben her gece dua ederim.

Every situation is different.

Her durum farklıdır.