Examples of using "Clash" in a sentence and their turkish translations:
Bu renkler uyuşmuyor.
İki toplantı çakışıyor.
Onun ilgi alanları benimki ile çatışıyor.
Birkaç ay sonra bir çatışma daha vardı.
Onlar ara sıra farkları üzerinde tartışırlar.
Çeneler ve pençelerin kapışmasıyla turnuvamız devam ediyor.
Bizim çıkarlarımız onlarınki ile çatışıyor.
İki lider arasında şiddetli bir fikir çatışması vardı.
Bu sorun, idollerin ve takıntılı hayran egolarının çatışmasıdır.
Hannibal'in hafif piyadeleri, uzak menzil birlikleri ve Galya ağır piyadeleri Roma merkezine çöküyor.
Washington'un yeni muhafazakarları onların kazanacakları bir "medeniyetler çatışması" olduğuna inanıyor.