Examples of using "Beyond" in a sentence and their turkish translations:
Ona yardım edilemez.
Mantığa aykırı.
O beni aşar.
Yardım edilemez durumdayım.
Bu beni aşıyor.
O, kazandığından çok para harcıyor.
Ama gözyaşlarımın ötesinde
ötelerine uzanıyor.
O umutsuzdur.
Ona yardım edilemez.
- Bu şüphesiz.
- Bu hiç şüphe götürmez.
Tom yardım edilemez durumda.
O benim gücümün ötesinde.
- Bu gülünç ötesinde.
- Komik ötesi bir durum.
- Bu ihtilaf ötesi.
- Bu su götürmez bir şey.
Bu sinir bozucunun ötesinde.
Tom onun ötesine gitti.
Zalimin ötesindeydiler.
Tamiri imkânsız.
Vücut yanarak tanınmaz hale gelmiş.
Ufkun ötesine bak
Fakat Porto Riko hükümetinin ötesinde ...
Barbara'nın başarısı kuşkusuz.
Bu benim gücümü aşar.
Güzellik tanımın ötesindedir.
Manzara kelimelerle tanımlanamıyordu.
Onun güzelliği açıklama ötesinde idi.
Bu iş beni aşar.
O, gelirinin ötesinde yaşıyor.
Bu sorun beni aşar.
Onlar kazandıklarından çok para harcıyorlar.
Tom kazandığından çok para harcıyor.
Onun dürüstlüğü şüphe götürmez.
- Bu benim yetkimi aşıyor.
- Bu benim yetkimi aşar.
- Bu benim yetkimin ötesinde.
Onun dürüstlüğü şüphe götürmez.
Onun işi mukayese edilemez.
Beklentilerimin ötesinde başarılı oldum.
Hiçbir şey senin gücünün ötesinde değildir.
Tom gelirinin ötesinde yaşıyor.
O benim anlamamın ötesinde bir şeydi.
O, kazandığından çok para harcıyor.
Güzelliğin beden ölçülerinin ötesinde olduğuna inanıyorum
ve kâr dışındaki şeyleri de temsil eden bir kitaba.
üreme biyolojisinin ötesine geçerdi.
bunların ötesine nasıl geçebiliriz?
.
Hız sınırını aşmayın.
Sorun benim gücümün ötesinde.
Sözcüklerin ötesinde manzara çok güzel.
Gemi ufkun ötesinde kayboldu.
Açıklama benim anlayışımın ötesinde.
Sahne açıklama ötesinde güzeldi.
Prenses kelimelerle tarif edilemeyecek kadar güzeldi.
Otel kelimelerle ifade edilemeyecek kadar gösterişliydi.
Onun eseri bütün övgülerin ötesinde.
Evim o köprünün ötesindedir.
Onun ötesinde Tom'a bir şey söylemedim.
Tom'un dürüstlüğü sorunun ötesinde bir şey.
Ben öteki hayata inanıyorum.
Sorun benim kavramamın ötesinde.
Ötede küçük bir ada gördük.
Köy o ağaçların ötesinde.
Bu şekiller insan anlayışının ötesindedir.
Böyle bir savurganlık beni aşar.
Bu sorun benim güçlerimin ötesinde.
Bu iş benim kavramamın ötesindedir.
Onun ötesinde çok az şey biliyorum.
Onun ötesine geçeceğiz.
- Onun bir adım ötesine geçeceğim.
- Onun bir adım ötesine gideceğim.
Bu kapının ötesine geçemezsin.
uzaktan sensörlü verilerin ötesinde bir şeye ihtiyacımız var:
Köprünün ötesinde bir kır evi var.
- Hasta ümitsiz bir hasta.
- Hastanın iyileşme umudu yok.
Tom ve Mary gelirlerinin üstünde yaşıyor.
İmkanlarının ötesinde yaşamamalısın.
Bu kitabı anlamak benim becerilerimi aşar.
Tom umudun ötesinde.
Güneş sisteminin ötesinde hayat var mı?
O benim gücümün ötesinde.
Mutludan öteyim.
Bizim dostluğumuz o küçük yanlış anlamaların ötesindedir.
Tom olanaklarının ötesinde iyi yaşıyordu.
Söz konusu sorular ekonominin çok ötesine geçiyor.
Benimkinden daha uzak altı evde yaşar.
Onun modernizasyonu beklentilerimin çok ötesindeydi.
O iyileşme şansı dışındadır.
İş, Sami'nin vahşi hayallerinin ötesinde idi.
Kimlik politikasının ötesine geçmemiz gerek.
İnsanlar diğer insanları hoş karşılamak
Cinsiyetle iklimin bağlantısı negatif etkilerin ve güçlü çözümlerin
Hayatın gizemi insan anlayışının dışındadır.
Onun niçin öyle yaptığı benim anlamamın ötesinde.
Manzaranın güzelliği kelimelerle tarif edilemezdir.
O ülkenin güzelliği tarifin ötesindedir.