Translation of "Anne" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Anne" in a sentence and their turkish translations:

Anne has many admirers.

Anne'nin pek çok hayranı var.

Anne accepted Henry's proposal.

- Anne Henry'nin önerisini kabul etti.
- Anne Henry'nin teklifini kabul etti.

Don't be foolish, Anne.

Aptal olma, Anne.

Anne will not accomplish anything.

Anne bir şey başarmayacak.

Anne steadfastly refused to confess.

Anne itiraf etmeyi kararlılıkla reddetti.

Anne worked hard and steadily.

Anne sıkı ve istikrarlı bir şekilde çalıştı.

Anne dashed into the kitchen.

Anne mutfağa daldı.

- Anne will not come to our party.
- Anne won't be coming to our party.

Anne partimize gelmeyecektir.

I wonder when Anne will come.

Anne'nin ne zaman geleceğini merak ediyorum.

Anne Shirley, what's the matter now?

Anne Shirley, şimdi ne oldu?

You'd better make one too, Anne.

Sen de bir tane yapsan iyi olur anne.

Anne Bonny was a female pirate.

Anne Bonny dişi bir korsandı.

Anne won't be coming to our party.

Annne partimize geliyor olmayacak.

Jim has asked Anne out several times.

Jim Anne'e birkaç kez çıkma teklif etti.

Kate is not as tall as Anne.

- Kate Anne kadar uzun değil.
- Kate Anne kadar uzun değildir.

There's no use reasoning with Anne now.

Anne'yi şimdi ikna etmeye çalışmanın yararı yok.

"Then I'm Conservative too," said Anne decidedly.

"O zaman ben de Muhafazakarım" dedi Anne kararlı bir şekilde.

"Oh, I'm so sorry," said Anne penitently.

Anne pişman bir şekilde "Ah, çok üzgünüm" dedi.

As non-profit leader Anne Marks once observed,

Gönüllü lider Anne Marks'ın gözlemi şu şekilde,

Look for the key to this trunk, Anne.

Anahtar için bu sandığa bak, Anne.

Ally loves playing with her twin sister Anne.

Ally ikiz kız kardeşi Anne ile oynamayı seviyor.

"Oh, Anne, do come quick," implored Diana nervously.

Diana "Oh, Anne, çabuk gel" diye gergin biçimde yalvardı.

I think you ought to let Anne go.

Sanırım Anne'in gitmesine izin vermelisin.

Anne thought that the morning would never come.

Anne sabahın asla gelmeyeceğini düşünüyordu.

"You mustn't sell Green Gables," said Anne resolutely.

Anne kararlı bir şekilde "Green Gables'ı satmamalısın" dedi.

Anne had red hair and a fiery temper.

Anne'in kızıl saçları ve ateşli bir öfkesi vardı.

Bob tried to speak to Anne, but he couldn't.

Bob Anne ile konuşmaya çalıştı, ama yapamadı.

Anne told me that my hair was too long.

Anne bana saçımın çok uzun olduğunu söyledi.

"I shall never forgive Gilbert Blythe," said Anne firmly.

Anne kararlı bir şekilde "Gilbert Blythe'ı asla affetmeyeceğim" dedi.

Which book did you pick out to send to Anne?

Anne'ye göndermek için hangi kitabı seçtin?

I hope you'll try to control your temper now, Anne.

Umarım öfkeni kontrol etmeye çalışırsın, Anne.

I'd like to know why you didn't obey me, Anne.

Bana neden itaat etmediğini bilmek isterim, Anne.

"What a splendid day!" said Anne, drawing a long breath.

Anne uzun bir nefes çekerek "Ne muhteşem bir gün!" dedi.

"That's a Christmas present for you, Anne," said Matthew shyly.

Matthew utanarak "Bu senin için bir Noel hediyesi, Anne" dedi.

Anne was the victim of an overwhelming attack of stage fright.

Anne ezici bir sahne korkusu saldırısının kurbanıydı.

Anne, go to your room and stay there until I come up.

Anne odana git ve ben gelene kadar orada kal.

"Oh," said Anne, "Diana, this is too much. I must be dreaming."

"Ah" dedi Anne "Diana, bu çok fazla. Rüya görüyor olmalıyım."

Anne Shirley, what have you done to your hair? Why, it's green!

Anne Shirley, saçlarına ne yaptın? Neden, yeşil!

Anne was just about to leave the house when the phone began ringing.

Telefon çalmaya başladığında, Anne evden ayrılmak üzere idi.

You'll go to no picnic today, Anne Shirley. That shall be your punishment.

Bugün piknik yapmayacaksın, Anne Shirley. Bu cezanız olacak.

- Anne will not come to our party.
- Ann will not come to our party.

Anne partimize gelmeyecektir.

Anne Boleyn was the first queen to be executed at the Tower of London.

Anne Boleyn, Londra Kulesinde idam edilen ilk kraliçeydi.

"Will you explain what the trouble is?" asked Anne, in her most dignified manner.

Anne, en onurlu tavrıyla "Sorunun ne olduğunu açıklar mısın?" diye sordu.

"I believe you are telling me a falsehood, Anne," she said sharply. "I know you are."

"Bana bir yalan söylüyor olduğuna inanıyorum, Anne" dedi keskin bir biçimde. "Senin yalan söylediğini biliyorum."

Queen Anne knighted Newton in 1705. He was the first scientist to be knighted for his work.

Kraliçe Anne 1705'te Newton'u şovalye ilan etti. O, işi için şovalyö ilan edilen ilk bilim adamıydı.