Translation of "Steadily" in Turkish

0.034 sec.

Examples of using "Steadily" in a sentence and their turkish translations:

Technology progresses steadily.

Teknoloji sürekli bir şekilde ilerliyor.

Crime is increasing steadily.

- Suç oranı sürekli olarak artıyor.
- Cürüm nispeti mütemadiyen fazlalaşıyor.

Everything is steadily deteriorating.

Her şey sürekli kötüye gidiyor.

We're steadily moving forward.

- Durmadan ileriye gidiyoruz.
- İstikrarlı bir şekilde ilerliyoruz.

The economy steadily worsened.

Ekonomi giderek kötüleşti.

The patient is steadily recovering.

Hasta sürekli iyileşiyor.

The work is progressing steadily.

İş istikrarlı bir şekilde ilerliyor.

Prices have been rising steadily.

Fiyatlar sürekli artmaktadır.

Prices have been climbing steadily.

Fiyatlar sürekli tırmanmaktadır.

Anne worked hard and steadily.

Anne sıkı ve istikrarlı bir şekilde çalıştı.

The crime rate is rising steadily.

Suç oranı sürekli olarak artıyor.

Her health is becoming steadily better.

Onun sağlığı giderek daha iyi hale gelmektedir.

Tom's French is steadily getting better.

Tom'un Fransızcası sürekli daha iyi oluyor.

Her studies are improving slowly but steadily.

Onun çalışmaları yavaş ama sürekli gelişiyor.

People are now steadily creeping into wild spaces,

insanlar artık adım adım vahşi alanlara girmeye başladı.

Prices have risen steadily during the past decade.

Fiyatlar son on yıl boyunca sürekli arttı.

It's going to get steadily hotter from now.

Bundan sonra giderek daha sıcak olacak.

He has been drinking steadily since his divorce.

O boşanmasından beri sürekli içiyor.

Snow has been falling steadily since this morning.

Kar bu sabahtan beri sürekli yağıyor.

But the overall situation in Spain was deteriorating steadily.

Ancak İspanya'daki genel durum giderek kötüleşiyordu.

I believe steadily that a new beginning is possible.

Yeni bir başlangıcın mümkün olduğuna sürekli inanıyorum.

The number of refugees in the world increases steadily.

Dünyada mülteci sayısı giderek artmaktadır.

Trade between the two countries has been steadily growing.

İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor.

The university's endowment has decreased steadily over the last ten years.

Üniversitenin bağışı son on yılda giderek azalmıştır.

In the recent years, the reputation of serving as a soldier has steadily been lowered.

Son yıllarda, bir asker olarak hizmet etmenin itibarı sürekli düşürüldü.

The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.

Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.