Examples of using "Above" in a sentence and their turkish translations:
Yukarıya bakın.
Yukarıya bakın.
Her şeyden önce görev.
O benim üst katımda yaşıyor.
Ondan şüphe edilemez.
- Sağlık zenginliğin üstündedir.
- En büyük servet sağlıktır.
Bir kuş yukarıda süzüldü.
Her şeyden önce, sabırlı olun.
Ben yalan söylemeyi aştım.
Tom üst katımda yaşıyor.
O tam senin üzerinde.
Her şeyden önce, panik yok!
Bu beni aşar.
- Bu çizginin üstünü imzalayın.
- Bu satırın üstüne imza atınız.
- Bu satırın üstüne imza atın.
- Tom şüphe götürmez.
- Tom şüphe edilmez.
Tom eleştiri götürmez.
Uçaklar üzerimizde uçar.
Biz bulutların üstünde uçuyoruz.
Herkes kendini ortalamanın üzerinde görür.
olası büyüklük 7 ve üzeri
18 yaşından büyük insanlar araba kullanabilir.
İmkanlarımın üstünde yaşıyorum.
O sağlığa zenginliğin üzerinde değer verir.
Onun davranışı şüphe üzerinedir.
Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.
Onun yatak odası tam yukarıda.
O, yüzmeyi her şeyden çok sever.
Sen hukukun üstünde değilsin.
Yukarıdan bir kaya düştü.
Beş rubleden fazla ödeme yapmayınız.
Tom ortalama boyun üzerinde.
Tüm bilgelik yukarıdan geliyor.
Benim notlarım ortalamanın üzerindedir.
Ders beni aşıyordu.
O yüksek sesle konuştu.
Yukarıda verilen örneğe bak.
Her şeyden önce, Tom'a söyleme.
Bu kitap beni aşar.
Lütfen yukarıdaki yorumlarımı önemseme.
Hepsinden öte, çocuklar sevgiye muhtaçtır.
Ben bulutların üzerinde uçtum.
O kesinlikle kırkın yukarısındadır.
O doğrudan benim üstümdedir.
Hiç kimse şüphe edilemez değildir.
Helikopter yukarıda dolaşıyor.
Tom kendisinden daha yüksek statüde biriyle evlendi.
Uçak bulutların üzerinden uçtu.
Adacık su üstünde çıkıntı yapıyor.
ve kâr dışındaki şeyleri de temsil eden bir kitaba.
Köprü bir mil yukarıda.
Yukarıdan bir çığlık duyduk.
Her şeyden önce sağlıklı olmalıyız.
Her şeyden önce kendine iyi bak.
Bu kitabı her şeyden fazla seviyorum.
Ay, ufkun üzerindeydi.
Yaşlı adam doksanın üzerindedir.
Zirve bulutların üstüne kadar yükseliyor.
- Kasaba, Londra'nın hemen yukarısında yer alır.
- Kasaba, Londra'nın hemen kuzeyinde yer alır.
O, onura her şeyden daha çok değer verir.
Binbaşı yüzbaşının üstündedir.
Hız limitinin üzerinde gitme.
Her şeyden önce, yalan söyleme.
Bir yüzbaşı bir astsubayın üstündedir.
Benim derecem ortalamanın üstündedir.
Ellerini masanın üstünde tut.
Mermi dizin üzerine girdi.
Maymunlar zeka olarak köpeklerden üstündür.
- Hiç kimse hukukun üstünde değil.
- Kimse yasalardan üstün değildir.
Tüm iyi şeyler yukarıdan gelir.
Her şeyden önce, mantık kesin tanımlar gerektirir.
Elbisesi diz üstünde.
Saat şöminenin üzerindedir.
Ellerini başının üstüne koy.
Ay bulutların üzerinde kaldı.
John kafasını suyun üzerinde tuttu.
Bugün sıcaklık donma noktasının üzerinde.
Onu kafalarının üstüne kaldırdılar.
- Akbabalar ölü beden üzerinde çember şeklinde hareket ettiler.
- Akbabalar leşin üzerinde daire çiziyordu.
Fakat o hukukun üstünde değil mi?
Fuji Dağı bulutların üzerindeydi.
Yıldızlar gökyüzünde parıldıyorlar.
Tom ortalamanın üzerinde bir öğrenci.
Sıcaklık sadece donma noktasının üzerinde.
Onlar yukarıdaki katta yaşıyor.
Bu kitap benim anlayışımın üzerindedir.
Bu kitap beni oldukça aşar.
Bu kitap benim çok üzerimde.
Bu teknik dergi benim üzerimdedir.
Gökyüzü dünyanın üstündedir.
Dağın üstünde bulutlar gördük.